Politika

Dağ’dan CHP’ye 'körfez' tepkisi: Kamera önünde başka, arkasında başka!

Karabağlar ilçe kongresinde konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Esasında son dönemde körfezle ilgili yaşadığımız tartışmalar, yıllardır görev yapan milletvekilleri olarak hep yaşadığımız durumu ortaya koyuyor. Hizmet ettirilmeme süreci… Ben buradan CHP’li bugünkü ve önceki dönemin siyasetçilerini İzmirli hemşehrilerimize şikayet ediyorum. İzmir’de temsil yetkisini verdiğiniz vekiller ve belediye başkanları, kamera önünde ayrı, kamera arkasında ayrı konuşmaktadırlar. Kamera önünde hep yaşadığımız şeyler” dedi

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Mahalle delege seçimlerini tamamlayan AK Parti İzmir'de ilçe kongre maratonu Karabağlar ile start aldı.

Karabağlar Halk Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen kongre tek adaylı olarak gerçekleştirilirken, mevcut başkan ilçe başkanı adayı Hüseyin Uzun'un yer aldığı toplantıda ayrıca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, Ege Bölge Koordinatörü Ahmet Sami Ceylan, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, MKYK Üyesi Dilek Yıldız Büyükdağ, İl Kadın Kolları Başkanı Emel Dalkıran ve teşkilat mensupları katıldı. Divan Kurulu Başkanlığına Ege Bölge Koordinatörü Ahmet Sami Ceylan seçildi.

İZMİR'İN VERDİĞİ MESAJ AYRI
Toplantıda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, 'Geçen 23 yılda AK Parti samimiyet, güven, umut ve gelecek oldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın çizdiği yol haritası ile 2000'li yılların başında karamsarlığa sürüklenen milletimiz umudun adı oldu. AK Parti umudun adıdır. Çünkü milletimizin karşılaştığı her zorluğu yine AK Parti ve Erdoğan ile aşabileceğini düşünmektedir. AK Parti, siyasetin sığ tartışmalarıyla zaman kaybetmek yerine her zaman gelişmeyi önceler. Bir yerel seçimi geride bıraktık. Her yerel seçim sonrası bir hesaplaşma yapıyoruz. Kongrelerimiz bizim için aslında bir nevi hesaplaşma, yenilenme, tazelenme, bugünü konuşma, yarınla ilgili şehrimiz ve ülkemiz ile ilgili değerli işler yapma günüdür. Kongre, sadece burada ilçe başkanı belirlediğimiz bir organizasyondan ibaret değildir. Bir yerel seçim geçirdik. Sağ olun, sizlerin güçlü desteği ile İzmir Büyükşehir Belediyesi adayı olarak görev yaptım. AK Parti teşkilatlarının tamamına beni İzBB adayı onurunu yaşattığı için çok ama çok teşekkür ediyorum. Büyükşehir seçimini kazanmamış olsak da 2024 seçiminde AK Parti'nin İzBB adayı olmak, ömrüm boyunca benim onurla taşıyacağım bir şeref madalyasıdır. Yaptığımız bu çalışma, evlatlarımıza bırakacağımız çok güzel bir mirastır. 30 ilçemizle, mahallemizle, teşkilatımla öyle bir çalışma yaptık ki kente söz vermiştik ve bunu yerine getirdik. Cumhurbaşkanımız bize görev tebliğ ettiğinde ben kendilerine, 'İzmir'i biliyorum, tanıyorum, işimizin zor olduğunu da biliyorum. Size çok iddialı sözler söylemeyeceğim; ancak size bir şey söyleyeceğim. İzmir'den öyle bir ses duyacaksınız ki bu ses ülkenin her yerinden duyulacak' dedim. Duyurduk mu? Hamd olsun, duyurduk. Öyle bir çalışma yaptık ki, hep birlikte burayı kendi kalesi gibi gören bir önceki belediye başkanının 'odun koysak kazanırız' dediği şehirde, genel başkanları, tüm teşkilat, herkes panik içinde belediyeyi kaybetmemek için canhıraş bir şekilde çalışmaya başladılar. Sadece çalışma yapsalar sorun yok. Ancak yalan ve dezenformasyona da başvurdular. Bizim bulunduğumuz vaatlerin üstünde vaatler bulmaya çalıştılar; ancak çoğu da unutulsun diye bekliyorlar. İlk defa hizmet, icraat konuşmak zorunda kaldılar. Seçim üzerinden 6 aylık bir dönem geçti ve 6 ayda 180 günlük eylem planları vardı, sözüm ona. Bunlarda 1 adım dahi atmış değiller. Biz olsak ne yapacaktık? Ne olacaktı? En acı olaylardan biri… Bu şehirde yaşıyoruz. Türkiye'nin 3. büyük şehrinde yaşıyoruz. İzmir'de, Alsancak gibi en merkezi bir yerde yağmur yağdığında 2 insanımızı kaybettik. Herkesin üzüleceği bir olay. Mevcut büyükşehir kadroları da üzülmüştür. Ancak beni daha da üzen şu: Her gün haber yapan gazeteciler, baktım, konuşmadım, yutkundum. Konuşmam lazım dedim; belki doğruyu bulurlar diye. Suçu başkasına atmak için uğraşmak nedir? Bu vicdan ve insanlığa sığar mı? Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığına talip değilim, şehri emanet almaya talibim dedim. Biz bir şehrin emini olduysak, Kiraz'da bir koyunu kurt kapsa gelir, Hamza Dağ'dan o hesabı sorardık. Ancak Alsancak'ta bu olay olduğunda suçu başkasına atmaya çalışmak, belediye bürokratlarını alkışlarla adliye önünde karşılamak, insanlığa, vicdana sığmaz. 4,5 yıl ne yaparsınız diye bakmaya bile gerek yok. 6 ay geri kaldı. Bu sürede 180 günlük işler yürümedi. İzmir'in gündem olan konularına bakıyoruz… Ya memur eylemleri, ya işçi eylemleri, ya sokaklardaki çöpler… Trafik ile ilgili atılmış hiçbir adım yok. Şu güne kadar biz olsak en az 4 adet köprülü kavşağı, battı-çıktıyı hayata geçirmiş olacaktık. Bu yaz tatil yapmak, yazı tatilde geçirmek yok. Millet tatile geçirecek, biz bu trafik sorununu çözeceğiz dedik. Bunu yapacak güçte irade de bizde vardı. Halen var. Bu dert bitecek değil. Bu sevda da bitecek değil. 2024 seçim sonuçlarına bir bakın. Karabağlar'a bakın. 119 bin CHP oy almış, Büyükşehir'de 112 bin biz almışız. İlçede 120 bin onlar almış, 105 bin biz almışız. Belediye meclisinde 120 bin onlar almış, 101 bin biz almışız. 300 bin seçmenin olduğu bir şehirde, kale diye gördükleri şehirde aramızdaki fark 7 bin. Aradaki fark yüzde 2. Belki Karşıyaka açığını kapatmak kolay olmuyor; ancak Buca'da Büyükşehir oyunu ilçede alsak seçimi kazanıyorduk… Nerede hata yapıyoruz? Kendi seçmenimizi takip edin. Eğer sandığa götürmüş olsak, şu an çok farklı bir pozisyon ile karşı karşıyaydık. Bazen ben değil, insanlar söylesin diyorum. Ancak hasetlik hepimizin içinde var. Put bulma derdi başlıyor. Görünen tabloyu herkes görüp takdir ediyor. Eksikliklerimizi de hepimiz görüyoruz. Bu eksikliklerimizi tamamlayacağız. Burada mesaj çok nettir. Türkiye'de ve İzmir'deki mesaj nettir. İlk defa İzmir, Türkiye'deki mesajdan ayrılmıştır. Türkiye'de mesajı biz genel merkez ile görüşüyoruz. İzmir'deki mesajı ekibimiz görüşüyor mu? Görüşmüyorlar. Bu da bizim için avantaj' dedi.

İZMİRLİ HEMŞEHİRLERİMİZE ŞİKAYET EDİYORUM
Körfez konusunda eleştirilerini yönelten Dağ, 'Körfez ile ilgili konu… Bizim vaatlerimizden biriydi körfez. Açık açık proje tanıtım toplantısında net bir şekilde söylediğimi hatırlıyorum. 6 ayda bu yapılabilir miydi? 6 ayda en azından Çiğli Arıtma Tesisi'nde bile… 700 bin metreküp arıtılacak su geliyor ve kapasitesi 600 bin metreküp. Biz oranın fazlasını tamamlamak istemiştik; ancak Soyer önünde bitiremedi. Bunun için her gün 100 bin metreküp körfeze deşarj yapıyorsunuz. Atıksu ile yağmur suyunu ayırmak için Dünya Bankası'ndan kredi çıkardık, bunların ihalesini bile yapamadınız. 'Önce kirletmeyi durdurun' dedim, CHP'liler rahatsız olmuş. Bize cahil demişler. Dar görüşlü demişler. Bunu milletimiz takdir eder. Esasında son dönemde körfezle ilgili yaşadığımız tartışmalar, yıllardır görev yapan milletvekilleri olarak hep yaşadığımız durumu ortaya koyuyor. Hizmet ettirilmeme süreci… Ben buradan CHP'li bugünkü ve önceki dönemin siyasetçilerini İzmirli hemşehrilerimize şikayet ediyorum. İzmir'de temsil yetkisini verdiğiniz vekiller ve belediye başkanları, kamera önünde ayrı, kamera arkasında ayrı konuşmaktadırlar. Kamera önünde hep yaşadığımız şeyler. Elimi havaya kaldırıyorum, hadi bu ele boş kalmayalım deriz; ancak Büyükşehir belediye başkanı yurt dışına çıkar. Arkasından 'ayıp ettik, görüşelim' derler; gelinir, görüşülür. Sonra bilim kurulu raporu ortaya çıkınca bunu imzalamaktan imtina ederler. 'İmzalarken aleyhlerine olacaksa şerh koyup imzalayalım' gibi bir takım şeyler söylerler. Biz bunu körfeze halen deşarj devam ediyor. Bilim kurulu raporunda madde madde bahsedilenlerde ilk olan bu. Biz bunu yıllardır yaşıyoruz' diye konuştu.

İZMİR'İ TESLİM ALANLAR BELLİ
Genel sekreter atamasına dikkat çeken Dağ, 'Yıllardır AK Parti iktidar partisinin İzmir'deki zorluğu, CHP'li İzmir siyasetçilerinin çalışmayı sevmemelerindendir. Çeşme'deki ve Urla'daki konutlarında hayatlarından memnun olduklarından, İzmirli vatandaşların her durumda kendilerine oy verdiğini, hizmet olmadığında bunu hükümete atma konforuna yansıdıkları için bundan vazgeçmiyorlar. Bu kısır döngü yıllardır devam edip gidiyor. 'Hizmeti getirin' diyorlar; getirmeye çalışınca bel altı vurmaya kadar her şeyi yapıyorlar. CHP'nin İzmir'de siyaset yapanları… İzmirli vatandaşlar size sarı kart göstermiştir. Kırmızı kart da az kalmıştır; bu böyle biline. Biz bu açıklamayı yapınca CHP Genel Başkan Yardımcısı 'AKP İzmir'i teslim almak istiyor' demiş. Çok talihsiz bir konuşma. İzmir 9 Eylül'de teslim alındı, bundan sonra da Müslüman Türk yurdu olarak kalmaya devam edecek. Ancak kastettiği siyasi olarak teslim almaksa, yıllardır İzmir'i siyasi olarak teslim alanlara bakıyorum… Kimler bunlar? Aziz Kocaoğlu yıllarda belediye başkanlığı yaptı. Diğer en yakın rakibi Alaattin Yüksel, sonra Tunç Soyer, Deniz Yücel, Cemil Tugay, Murat Bakan… Siyaseten teslim alanlar bunlar. Son dönemde atamalara bakıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı'nın son atamalarına baktığımızda İzmir'in İstanbul'a teslim edildiğini görüyorum. İzmir'i İstanbul'un 40. ilçesi yapmak konusunda adımlar atılıyor. Para kuleleri ile meşhur olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, oradaki rantı bitirip İzmir'e mi atama yapmaya karar vermiş durumda? Şunu iyi bilin: Biz, İzmir'in İstanbul'un rant alanı yapılmasına ve teslim edilmesine karşı duracağız. Karşınızda sonuna kadar bizi ve bana oy veren kentliler bulacaksınız. Son günlerde yaşananlara baktığımızdan 2 ay önceye baktığımızda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yakın çalışma ekibinde yer alan kişi genel sekreter yapılıyorsa, ekibi ile buraya geliyorsa CHP'nin il başkanı İstanbul'a ziyarete gidiyorsa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu diyorsa bunların hepsinde biz bir şeyler olduğunu anlar ve sonuna kadar mücadele yaparız' dedi.