Cumhuriyet’in bireyi olmak…

Cumhuriyetimiz, 101 yaşında.

İnsan ömrü olarak baktığımız zaman, yüz yıl büyük bir zaman gibi görülebilir; ancak devletlerin tarihi açısından bakıldığında Cumhuriyetimizin henüz çok genç olduğunu söyleyebiliriz.

Bu geçen yüz yıl içinde neler yaptık?

Cumhuriyetle önümüze konulan büyük hedeflere ne kadar ulaşabildik?

Bunlar her biri üzerinde tek tek durulması gereken konular. Kuşkusuz çok ileri gittiğimiz alanlar oldu; ama genel olarak baktığımızda yine de bir çok eksikliklerimiz olduğunu görebilir ve bu eksikliklere bakarak önümüzdeki yüz yılı nasıl şekillendirmemiz gerektiği öngörülerinde bulunabiliriz.

Bir örnek verelim; ulus devlet… Ulus devlet konusunda Cumhuriyet'in öngördüğü hedeflere ulaşabildiğimizi söyleyebilir miyiz? Bence hayır; hatta bırakalım ulus devleti, ulusu yaratan bireyin evrensel değerler ve çağdaş ölçülerle birey olabildiğini bile söylememizin önünde bir çok olumsuz etken var. Oysa bu o kadar önemli bir konu ki; özgürlük kadar, ekmek kadar, su kadar gerekli ve belki onlardan da değerlidir. Tersine ve birbiriyle ilgili kavramlar üzerinden bakacaksak, bugün için en önemli sonunun demokratikleşme olduğunu hemen her kes söyleyebilir; iktidarından muhalefetine ve hatta sokaktaki yurttaşına kadar bir çok kişi ve kurum 'Demokratikleşme' ya da 'daha çok demokrasiye ulaşma', demokratik kriterleri en ileri düzeyde yakalama gibi kimi ereklerden söz edebilir; ediyorlar da.

Ancak demokrasiyi bireye ve ulusa verecek olan devlettir; ya da devlet ulus ve ulusu oluşturan bireyler tarafından öylesine demokratik ilkelere göre biçimlendirebilir ki o devlet, demokratik bir devlet olsun; ulus da demokrasiyi böylece bütün özgün yönleriyle yaşayabilsin!

Devleti bu düzeye taşıyacak olan; ulusun demokratik eğilimleri, bu yönde aldığı eğitim ve içselleştirebildiği tutum, tavır ve alışkanlıklardır; yani bunu sağlayacak olan demokratik bir eğitim ve çağdaş ilkelerdir.

Ulus bireylerden oluştuğuna göre; ulusun egemenliğinden Cumhuriyet yaratıldığına ve demokrasiyi de en çağdaş anlamda cumhuriyet rejimlerinde yaşanabildiğine göre; bilmiyorum bireyden demokratik devlete ve bu devleti yaratabilmede cumhuriyetin önemine ilgilerimizi yoğuşturabiliyor muyuz?

Gerçekte süreç çok açıktır; bireyi çağdaş değerlerde en mutlu kılacak rejim demokrasidir; demokrasiyi en iyi cumhuriyet rejiminde yaşayabiliriz; cumhuriyeti ulus ve onun egemenliği yaratır; ulus ise gerçek anlamda bireyselleşmiş ve ulusun egemenliğini içselleştirmiş; daha da ötesi bu içselleştirilmiş egemenliğin insanın bireysel özgürlüğü ile ilgisini bilen, anlayan ve bunun ne denli önemli olduğunun ayırdına varan bireylerden oluşur. Kısacası her şeyin başı insandır; ama bireyselliğin siyasal ve kültürel anlamda önemini kavramış insandan söz ediyoruz.

Bu noktaya gelince sorun; şunu kolaylıkla söyleyebiliriz: Bugün Türkiye'nin önündeki devasa sorunların en önemli nedeni; insanımızın yeterince bireyselleşememiş olmasıdır. Bireyselleşemeyen toplumlarda birey; kollektif bir davranışla ve hatta bir sürü ruhuyla bir siyasal ya da dinsel bir otoritenin hegomanyasına girer; onlara bilime ve sorgulamaya açık olmayan bir düşünce tarzı ya da ideoloii dayatılır ve sonunda bakmışsınız ki, demokrasiyi besleyecek en önemli kaynak olması gereken birey demokrasinin düşmanı olacak eyemlerin içinde rol olabilir. Bunun en somut örneği 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde yaşanan Fethullahçı darbe girişimidir. Bugün de devlet olanaklarıyla beslenen kimi dinsel grupların ya da oluşumların devlet içine sızma çabaları aynı tehlikenin önümüzde olduğunu gösteren en somut kanıtıdır…

***

İşi özetleyelim: Beyler; bizler eğitim sistemimizi tümüyle gözden geçirmek ve insanımızı çağdaş ölçüler içinde gerçek anlamda birey kılabilmek için çabalamalıyız. İnsan yetiştirme düzenimizi baştan aşağı ele almalı; ana kucağından ölüm eşiğine kadar eğitim öyle ya da böyle işleyen bir süreç olduğuna göre, bu süreçte insanın kutsallığına, bireyselleşmenin önemine; bireyselleşmiş insanların ulusu yaratabildiğine; ulusun egemenliğinin en yüce değer olduğuna; bunun ise cumhuriyet rejimini beslediğine; demokratik toplum düzeyine ulaşmanın en önemli merhalesinin de cumhuriyet rejimi olduğunu inanan bireyler yaratmayı amaçlayan bir eğitim sistemimize gereksinim vardır. Cumhuriyetin temel felsefesine karşı olan bir duruşla o ya da bu nedenle sözünü ettiğimiz süreci baltalayan yığınla olumsuz kararlar ve bu kararlar doğrultusunda atılmış yanlış adımlar; bugün kendisi ve toplum ile ilgili en yaşamsal konuları düşünemeyen bireyler yaratmıştır. Temel sorunumuz insan yetiştirme düzenimizdir.

Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatmayı bir amaç ve bunu bir tarihsel sorumluluk olarak görüyorsak, hiç sağa sola çekmeyelim; insanımızı ta ana kucağından başlayan sağlıklı; akılcı ve bilimsel bir eğitim düzeni içinde eğitmekle işe başlamalıyız.

Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk öğretmenlere seslenirken; 'Cumhuriyet sizden, fikri hür, irfanı hür, irfanı hür nesiller ister' derken, bu gerçeğin altını çizmişti.

Bizim özgürce düşünen, sorgulayan ve çağdaş bilimsel ve akılcı kaynaklardan kesintisiz olarak beslenen, toplumsal sorumluluk duygusu yüksek nesillere gereksinimimiz var.

Ne dersiniz; yanlış mı düşünüyoruz?