Cumhuriyetin aydınlık kızları

Bizim iki oğlumuz var. Onlara en iyi eğitimi vermeye, çağdaş değerler ve vatan sevgisiyle donatmaya çalıştık. Şükürler olsun ki yüzümüzü kara çıkarmadılar. Eşimin ve benim en büyük zenginliğimiz, gurur kaynağımızdır onlar. Ülkemizin tüm gençleri gibi onlara da hayat yolunda başarılar temenni ediyorum.

Pek tabii ki bir kız evladımız da olsun isterdik. Ama nasıl bir kız evlat?Oğullarımız gibi bizi mutlu edecek, yüzümüzü ağartacak, göğsümüzü kabartacak bir kız evlat’…

İşte bu düşünceler bana hemen, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan’’ı hatırlatıyor. Sakin, aydınlık, bilgili, çağdaş, ülkesini seven ve kendine güven duyan bir Cumhuriyet kızı’…

Siz hepimizin hayalindeki kız evlatsınız hanımefendi. Varlığınız bize, tehlikedeki Cumhuriyet değerlerine daha bir sıkı sarılma arzusu veriyor.
Sizin bu çalışmalarınızı görmesine rağmen, kenarda oturup kendi ülkesinin göz göre göre uçuruma gitmesini seyreden kadın-erkek bilim insanlarımız biraz olsun utanıyorlar mı acaba?

Ya, kendisine partililerinin ’“Genel Başkanlık’” , milletin ’“Başbakanlık’” verdiği, fakat onun o yüce makamı, ihale oyunlarıyla, ABD’’de servet biriktirmeyle, Kuşadası’’ndaki çiftlikle kirletip, Tayyip Bey ve Barzani işbirliğine dahil olup ’“evet’” oyu için çalışmasına ne demeli? Bu hemcinsiniz, sizi televizyonlarda izlerken birazcık olsun utanıp, sıkılıyor mudur dersiniz?

Sayın Tarhan’’ın ADD Kemer Şubesinde düzenlenen ’“12 Eylül Anayasası ve Kuşatılmış Hukuk’” konulu konferansta söylediklerini aktarıyorum.

Sayın Tarhan, Türkiye’’nin rutin dışı hukuksuzluğa alıştırılmaya, hukukun, kendi hukukunu egemen kılmaya çalışanlarla kuşatılmaya gayret edildiğini söyleyerek, yargının sürekli olarak temel yasalarda yapılan değişikliklerle işlevsiz bırakıldığının altını çizmiştir. Tarhan, Anayasa değişiklik paketinin tuzaklarla dolu olduğunu, yapılmak istenenin Cumhuriyetle hesaplaşmak olduğunu söylemiştir.

Bu hesaplaşmaya engel olan her şey ve herkes yok edilmeliydi. Bir daha kapatma davasıyla karşılaşılmamalıydı. Karşılaşırsa da bugünden atadığı kendi yargıçlarınız sizi yargılamalıydı. İşte Erzurum olayı bu zihniyet için bardağın taştığı noktaydı diyen Tarhan, demokrasinin sadece yargının koruyabileceği bir şey olmadığını, halkın, sivil toplumun demokrasi inancıyla demokrasinin korunabileceğini vurguladı. Demokrasi’’yi, laikliği bizden başka kim koruyabilir bu ülkede? Yarsav olarak mücadele ediyoruz ancak başkaları da mücadele etmeli, dedi.
Yargı bir partiye bağlanınca, bir partinin yargısı olunca davalar daha mı hızlı görülecek, bunu mu bekliyorlar acaba diye merak ediyorum, diyen Tarhan; Bugün yapılan, bağımsız Türk Yargısı üzerinden Türk demokrasisi ile oynamak, bağımsız yargıyı yok ederek aslında 87 yıllık Cumhuriyetle 8 yılda hesaplaşmak, Ulus devletle 8 yılda hesaplaşmak aceleciliğidir. Yapılan, yargının korumakla yükümlü olduğu, devletin kurucu değerlerini yıkmaya çalışmaktır. Yargının bir siyasi partiye bağlanmasının tehlikeli olduğunu, iktidarın başkanlık sistemi hayali kurduğunu belirten Tarhan, iktidarın parası var, silahı var, adamı var. Peki yargı iktidara bağlanınca halk nereye gidecek, tabii ki partiye gidecek, biat edilecek. İstenen budur. Tarhan anayasa değişikliği ile yargıçları seçmesi düşünülen milletvekilleri hakkında 600 suç dosyası olduğunu belirterek, bu milletvekilleri, yargıçları seçmeyi düşünüyorlar, cüret ediyorlar. Kriminal insanlar yargıç seçecekler!...
Sayın Tarhan, her cümlenizin altına ben de imzamı atıyor ve sizinle gurur duyuyorum.