Cumhuriyet uğruna az daha ölüyordu!

Takvimlerin…

Tam da…

'29 Ekim 1923 Pazartesi' olarak kaydettiği gün…

Genç Türkiye'nin…

Cumhuriyet'e attığı imzanın henüz mürekkebi kuramamış…

Başkent Ankara'nın tepelerinden…

101 pare top atışı kalplerde ve dillerde…

'Yaşasın Cumhuriyet…'

Nidalarına karışıyor…

'En büyük bayram'

İşte o akşam tarihe 'iz' bırakıyor!

Bugünden yarına…

'10 gün sonra'

29 Ekim Salı kapımızı çaldığında…

Kısmetse…

Ulusça…

Cumhuriyet'in '101'inci yaşını' kutlayacağız…

***

Aslında…

101 yıl önceki o gece…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün…

Cumhurbaşkanı seçilmesine bi'türlü 'sevinmeyen' biri vardı…

O da İzmirli hayat arkadaşı Latife Hanım'dı…

Dominant (*) bir kadındı Latife ama…

Gazi Mustafa Kemal'e…

Masallardaki gibi derin bir aşk ile bağlıydı…

Bilirsiniz…

Seven kadının duyguları hiç şaşmaz…

Nitekim…

Haklı çıktı Latife Hanım…

Cumhuriyet'in ilanını takip eden 12 gün sonra…

Arka arkaya gelen 'iki kalp krizi'

O sırada…

Henüz 42 yaşındaki Atatürk'ü…

Neredeyse öldürüyordu!

Ve…

Herkesi şaşırtan bir gelişme yaşandı o günlerde…

İki gün arayla gelen kalp krizleri…

Türk milletinden gizli tutuldu?

***

Kuşku istemediğiniz kadar o günlerde…

Krizlerin olası nedenleri…

Neden herkesten gizli tutuldu?

Yoksa…

Cumhuriyet fikrine karşı çıkanlar ve hilafet yakınları mı?

Büyük kurtarıcıyı…

Ölümün sınırına kadar taşımışlardı?

O kalp krizlerinin…

Hangi koşullarda geldiğini bilmek herkesin hakkı…

***

Tarih: 11 Kasım 1923

Yer: Çankaya Köşkü

Öğle saatleri…

Atatürk, çok sevdiği kuru fasulye yerken…

Birden göğsünün arka tarafından sol kolunun dirseğine kadar yayılan…

Çok şiddetli bir ağrı hissediyor…

Bi'anda terden vücudu sırılsıklam oluyor…

Ağrı o kadar şiddetli geliyor ki…

Başa masaya düşüyor…

Herkes panik içinde…

Allah'tan…

Öğle yemeği konukları arasında Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam da var…

İlk müdahaleyi o yapıyor…

Atatürk, odasına götürülüyor…

Teşhis kesin; 'Gazi kalp krizi geçirmişti'

***

Oysa…

O sırada henüz 42 yaşındaydı ama…

Bünyesi sağlam değildi…

Ömrü savaş meydanlarında geçmişti…

Trablusgarp Savaşı'nda neredeyse kör oluyordu…

Birinci Dünya Savaşı'nda böbrekleri iflas etmişti…

Sakarya Savaşı'nda ise…

Attan düşmüş ve kaburga kemikleri kırılmıştı…

Ne var ki…

İlk kez kalp krizi geçiriyordu…

Çünkü…

'Cumhuriyet'in ilanı sancılı olmuştu…'

Özellikle…

O günlerde hilafeti savunanlar dikkati çekiyordu...

***

Aradan sadece iki gün geçti…

Tarih: 13 Kasım 1923…

Yer: Yine Çankaya Köşkü...

Atatürk, öğle saatlerinde bahçede yürüyüş yapıyor…

Bir ara yorulduğunu hissediyor…

Masaya geçiyor ve kahve istiyor…

Daha kahvesinden ilk yudumu alırken, sandalyeden düşüyor…

Özel doktorunun teşhisi yine kalp krizi…

Sebebi, o günkü adıyla 'Elemi Asabi'

Bugünkü karşılığı ise, Allah'ın cezası 'Stres'

Mutlak dinlenme, kesin perhiz…

Ve…

Anladığınız gibi…

İçki yok, kahve yok, sigara yasak…

***

Yaşanan kalp krizleri kadar korkutucu bir detay daha var:

'Dedikodu'

Atatürk'ün kalp krizi geçirmesi…

Gazetelerden saklanıyor…

Ne var ki…

Dudaktan kulağa bi'anda Türkiye'ye yayılıyor!

Dolayısıyla…

Dedikodu çarkı dönmeye başlıyor…

Atatürk'ün ülkeyi yönetemeyecek kadar hasta olduğu…

Dedikodusu bi'anda her köşeye yayılıyor…

O sırada Cumhuriyet 'bir aylık' bile değil…

***

Bitiriyoruz…

İnanılacak gibi değil ama gerçek!

Atatürk'ün durumunun…

Ağır olduğu söylentilerine inanan bazı çevreler…

Gazi'nin yerine Latife Hanım'ın…

Cumhurbaşkanı olması gerektiği gibi 'akıl almaz' bir öneriyi…

Ortaya atıyorlar…

Kim bilir?

Belki de Latife Hanım…

Bir ay sonra yaşanacakları hissetmiş gibi…

Atatürk'ün Cumhurbaşkanı olmasına yeterince sevinememişti…

Ne var ki…

Mutlaka o günlerdeki duygularını kaleme almıştı ama…

1975'te vefat edince…

Latife Hanım'ın o defterleri…

Türk Tarih Kurumu'na emanet edildi…

İzmirli Latife'nin yazdığı anılar…

Tarih Kurumu'na göre…

'Bunlar birinci elden kaynaklardı ama bazı insanlarla ilgili bilgiler vardı…'

O bilgiler hala 'karanlık'ta…

En az 30 yıl daha…

Karanlıkta kalacak…

(*) Dominant: 'Baskın ve Egemen…'

Nokta…

Sonsöz: 'Benim naçiz (değersiz) vücudum elbet bir gün toprak olacaktır… Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet (sonsuza kadar) payidar kalacaktır…' / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'