Cumhuriyet O'nu az daha öldürüyordu!

Tam 98 yıl önce bugündü…

Cumhuriyet ilan edilmiş…

Ulu Önder Atatürk, ilk Cumhurbaşkanı seçilmişti…

Tarih Baba…

O günü '29 Ekim 1923 / Pazartesi' olarak kaydetti…

Genç Türkiye'nin Büyük Millet Meclisi'nde…

Tarihi bir akşam yaşanıyordu…

Cumhuriyet'in ilanı…

Başkent Ankara'dan…

101 pare top atışı ile duyuruldu…

En büyük bayram sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü…

***

Doğrusunu söylemek gerekirse…

Latife Hanım…

Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesine bi'türlü sevinememişti…

Evet; İzmirli Latife Hanım dominant bir kadındı…

Gelgelelim…

Gazi Mustafa Kemal'e…

Masallardaki gibi derin bir 'aşk' ile bağlıydı…

Oysa…

Cumhuriyet'in kurulmasına ilişkin süreç…

Büyük Önder'i çok yoruyor ve…

Bunu en derinden hisseden de…

O'na herkesten yakın Latife Hanım oluyordu…

Nitekim…

Tarih, Latife Hanım'ı haklı çıkardı…

Cumhuriyet'in ilanından sadece 12 gün sonra…

Üst üste gelen iki kalp krizi…

Henüz 42 yaşındaki Gazi Mustafa Kemal'i neredeyse öldürüyordu…

***

Peki…

İki gün arayla gelen kalp krizleri, neden herkesten gizli tutuldu?

Krizlerinin sebebi…

Cumhuriyet fikrine karşı çıkanlar hilafet yanlıları mıydı?

Kalbinin teklemesi Atatürk'ün hayatını nasıl etkiledi?

O günlerin hikayesi ilginçtir…

Bugün, Cumhuriyet'in 98'inci yaşını kutlarken…

Türk halkından gizlenen o kalp krizlerinin…

Hangi şart ve ortamlarda geldiğini bilmekte yarar var…

***

Tarih: 11 Kasım 1923…

Yer: Çankaya Köşkü…

Atatürk, öğle yemeğinde çok sevdiği etsiz kuru fasulye yerken…

Birden göğsünün arka tarafından sol kolunun dirseğine kadar yayılan çok şiddetli bir ağrı hissediyor; terden vücudu sırılsıklam oluyor… Ağrı o kadar şiddetli geliyor ki; başı masaya düşüyor… Herkes panik yaşıyor… Allah'tan, öğle yemeği konukları arasında Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam da var… İlk müdahaleyi o yapıyor… Atatürk, odasına yatırılıyor… Teşhis kesin; Gazi kalp krizi geçirmişti…

***

Oysa…

O sırada henüz 42 yaşındaydı…

Ama, bünyesi sağlam değildi…

Ömrü savaş cephelerinde geçmişti…

Trablusgarp Savaşı'nda gözlerinden rahatsızlanmış…

Birinci Dünya Savaşı'nda böbrekleri iflas etmiş…

Sakarya Savaşı'nda ise attan düşüp kaburga kemiklerini kırmıştı…

Ancak, ilk kez kalp krizi geçiriyordu…

Çünkü…

Cumhuriyet'in ilanı sancılı olmuştu…

İstanbul gazetelerinde sürekli eleştiri yazıları çıkıyor…

Hilafeti savunanlar dikkati çekiyordu...

Tamam…

Atatürk, Cumhuriyeti ilan etmiş; cumhurbaşkanı seçilmişti ama…

Yaşananlar sağlığına mal olmuştu…

İlk krizi atlatmıştı ancak bu son olmayacaktı…

***

İki gün sonra...

Tarih: 13 Kasım 1923…

Yer: Yine Çankaya Köşkü...
Atatürk, öğle zamanı Köşk'ün bahçesinde yürüyüşe çıkıyor…

Köpeği ile oynuyor…

Bir ara yorulduğunu hissediyor; masaya geçiyor ve kahve istiyor…

Daha kahvesinden ilk yudumu alırken, sandalyeden düşüyor…

Kalbi ikinci kez tekliyor…

Özel doktorunun teşhisi yine kalp krizi…

Sebebi, o günkü adıyla 'Elemi Asabi'

Bugünkü adıyla, çok çalışmaktan kaynaklanan 'Stres'

Mutlak dinlenme, kesin perhiz…

İçki yok, kahve yok, sigara yasak…

***

Atatürk'ün kalp krizi geçirmesi, basından gizli tutuluyor…

Ancak böylesi bir olay ne kadar gizli kalabilirdi ki?

Dedikodu çarkları dönmeye başlamıştı bile…

Cumhuriyet karşıtları…

Anında…

Atatürk'ün ülkeyi yönetemeyecek kadar hasta olduğu dedikodusunu yaymaya başladılar…

Düşünün artık…

O sırada Cumhuriyet daha bir aylık bile değil!

***

Bu da yetmezmiş gibi…

Atatürk'ün durumunun ağır olduğu söylentilerine inanan bazı çevreler, Atatürk'ün yerine Latife Hanım'ın cumhurbaşkanı olması gerektiği gibi 'akıl almaz' bir öneriyi fikirler ortaya atıyorlardı…

Kim bilir?

Belki de Latife Hanım…

Bir ay sonra yaşanacakları hissetmiş…

Atatürk'ün Cumhurbaşkanı olmasına yeterince sevinememişti…

Bu detay hep kanıtlanmaya muhtaç kaldı…

Latife Hanım, bunu hala 'sır' olan hatırlarında dile getirdi mi, o da bilinmiyor…

Çünkü…

1975'te vefat edince…

Latife Hanım'ın Ailesi, o defterleri Türk Tarih Kurumu'na verdi…

Kurum, aileyi 1980 yılında çağırdı, 'Bunlar birinci elden kaynaklar ama bazı insanlarla ilgili bilgiler var' dedi… Sonunda ailenin isteğiyle o hatıralara 30 yıl yayın yasağı kondu… Yasak hala devam ediyor…

***

Bitiriyoruz…

Ulu Önder, 'Cumhuriyet' için bile bile ölüme koşmuştu!

Cumhuriyet'i yaşatmak birinci görevimiz…

Nokta…

Sonsöz: 'Benim naçiz (değersiz) vücudum elbet bir gün toprak olacaktır… Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet (sonsuza kadar) payidar kalacaktır…' / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'