Cumhuriyet Devrimi’ne karşı olmak

Cumhuriyet’in ve Türk kimliğinin getirdiklerine saldırmak, Batılı efendilere sadakat bildirmenin en etkili yoludur.

Kürt milliyetçiliğine dayalı demokratik siyaset, Cumhuriyet Devrimi’ne tam buradan saldırır.

İslamcıların laik Cumhuriyet Devrimi’ne düşmanlığı ise dindarlıklarının amentüsüdür. İslam eşliğinde şark zihniyetini ve Arap kültürünü dayatmak, misyonlarının gereğidir.

Hal böyle olunca, Cumhuriyet devrimine yönelik eleştirinin dayandığı ideolojik sığlık tahammülleri fena halde zorluyor.

Mesela, DEM Parti ileri gelenleri, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözlerini her fırsatta eleştiriyor.             

Neymiş, Atatürk’ün derdi barış değil, Batı’ya teslimiyet mesajı vermekmiş... Kanıtı da “Misak-ı Milli”den verilen tavizmiş...  İslamcı zihniyet de benzer suçlamalarla Cumhuriyet Devrimi’ni yargılıyor.

Evet, Osmanlı bakiyesinden yeni bir devlet zuhur etti. Ancak o devletin kuruluşuna giden yolun en az 200 yıllık geçmişi var.

Atatürk, Sovyetik sistemi değil, Batı kapitalizmini tercih etti. Bu bir sır değil. Nedenleri de izah edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kapitalist sisteme entegrasyonu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son denemesinin (1908-1922) devamı gibidir. Ve sermaye birikimi yetersizliği nedeniyle sistemin finans yapısına entegrasyon için karma ekonomi tercih edilmiştir. Kamucu tercihlere dayalı kendine yetme politikası...

Atatürk’ün sözlerinde teslimiyet aramak abesle iştigal. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nı yaşamış onurlu bir asker ve devlet adamının söylemesi gerekenleri söylemiş, hepsi bu.

Yüzyıllık avansa gelince, gene en ucuzdan laf ebeliği…  Sanayi devrimiyle açılan çağda, sanayileşme sürecinin öncü ülkeleri yeryüzünü paylaşmak için otuz yıl arayla iki dünya savaşı çıkardı.  Yüzyıllık avansmış… Sadece, alamadıkları tavizler için tehdit ettiler. Bunu “avans” olarak nitelendirmek, Batı yalakalığıdır.

Cehennemin orta yerinde, değişimi doğru okuyarak endüstri devrimi koşullarında ulus devlet inşasına girişen Atatürk ve arkadaşları, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmayı başardı.

Ne ki yüzyıldır varlığını sürdüren Türkiye Cumhuriyeti’nden rahatsızlık duyan ve Türkiye karşıtı Batı politikalarını destekleyen örtülü ittifak, “Laik Türkiye Cumhuriyeti” düşmanlığını kışkırtarak misyonunun gereğini yerine getiriyor.

Mesela, “Siz de artık Selanik’e geri dönün!” demek şimdilerde moda oldu. Aptallığın ve cehaletin zirvelerini zorluyorlar.

Efendilerinin arzusu üzerine, “Yüzyıllık avans bitti” diyenler, Ortadoğu’nun dizayn sürecinde Batılı emperyal güçlere biat edenlerdir.

Kurulmakta olan yeni Dünya düzeninin getirdikleri umurlarında değil.

Yeter ki Cumhuriyet Devrimi son bulsun!