'Lafla peynir gemisi yürümez' diye bir güzel atasözümüz var.
Her kese her işe ve her zamana uyarlanabilir.
Örnek mi?
Yunanistan'dan.
Pazar günü seçimler oldu...
O abartılarak takdim edilen Çipras kaybetti, Yeni Demokrasi Partisi kazandı.
'Şöyle genç, böyle bilgili…' denilerek, yaka-paça açık bir adam siyasi sahneye sürüldü.
'Lafla Peynir gemisinin yürümediği…' kısa zaman da anlaşıldı ve takke düştü, kel göründü…
Şimdi:
Derdim, Yunanistan mı?
Elbette hayır.
Gelelim ülkemize...
Her seçimin mutlaka 'siyasal sonuçları' vardır.
Seçimler sadece 'kazananı ve kaybedeni' tespit için yapılmaz. Bir de doğuracağı genel sonuçları olur.
İşte:
31 Mart ve 23 Haziran 'kazananları' belirlediği gibi, birçok kez yazmaya çalıştığım gibi 'siyasal sonuçlar' da doğurdu.
Ne gibi?
Öncelikle 'Lafla peynir gemisinin yürümediği…' bir kez daha anlaşıldı.
Sonra, tartışmalı '16 Nisan Referandumu'na rağmen 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de yürümediği ortay çıktı.
İktidar sözcüleri her ne kadar sistemi 'revize' etmekten söz ediyorlarsa da artık 'yama tutmaz' ve 'testi çatladı su tutmaz'…
O halde:
Gün çözüme odaklanma günüdür…
Bunun için öncelikle, kazanan belediye başkanları, 'orada miting, burada ağırlama' yerine icraatlara derhal başlamalı.
Ve muhalefet en doğru sistem olan 'Demokratik Parlamenter Sisteme' dönüş için kolları sıvamalı.
Pekiyi:
Mevcut TBMM bu işi yapabilir mi?
Yapamaz.
Önce 'çoğunluğun zihniyeti' bu işi yapmaya müsait değil.
Bunun için ülke en kısa zaman da hem Cumhurbaşkanlığı ve hem de TBMM için seçime gitmelidir.
31 Mart ve 23 Haziran iradesi daha da güçlenerek ortaya çıkacak ve alınacak sonuçla, 'demokratik parlamenter sistem' için ilk adım atılmış olacaktır. Ondan sonra yasal ve anayasal prosedür ne ise o yerine getirilecek ve elbette 'güçlendirilmiş parlamenter sistem' için gerekli adımlar atılacaktır... Böylece hem 'fabrika ayarlarına' dönülecek ve hem de 'Atatürk ilke ve inkılapları' yeniden hayat bulacaktır.
Bunun için:
Muhalefetin top yekün hedefi, bize göre ifade etmeye çalıştığım hususlar olmalıdır. Gündem tamamen bu yönde oluşturulmalıdır. Bunun dışında lafı güzafla oyalanmak, 31 Mart'ı ve 23 Haziran'ı anlamamak demektir.
'Balayı' bitmiştir.
Bütün mesele hedefi almaktır.
Hedefi almakta zaafı olanlar varsa, yerlerini alabileceklere gecikmeden terk etmek, yurtseverliğin temel şartıdır.
'Askerlik Yasası'nda olduğu gibi,kürsüye çıkıp olumsuz görüş bildirmek ve fakat sonra oylamaya gelince Genel Kurula gelmemek gibi bir durumla asla karışlaşmak istemiyoruz.
Böyle biline…