Çocuğum olmadığı için belki bir hikmet var!

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de…

Ulu Önder'in Selanik'tan yarım asırlık okul arkadaşı…

Ünlü siyasetçi Asaf İlbay ile…

Nükte ve Fıkralarla kitabının yazarı Niyazi Ahmet Banoğlu'nu…

Saygıyla analım…

***

Mustafa Kemal…

Babasını kaybettiğinde henüz 12 yaşındaydı…

Baba kokusuna hasret büyüdü…

Ve 'babasızlığın' ne demek olduğunu iyi bilirdi…

Kısacık ömrü boyunca…

Zor durumda olan çocuklara hep 'babalık' yaptı…

Babasızlığının kalbinde yarattığı sızıyı…

Sekiz 'manevi evlat' büyüterek…

Ve onları vatana-millete hayırlı kişiler yaparak…

Dindirmeye çalıştı…

Sevapların en büyüğünü kazandı…

Vefatından önce düzenlediği vasiyetnamede…

Bütün manevi çocuklarına…

Bankadaki payının yıllık gelirinden…

Her ay belirli miktarda para ödenmesini istedi…

***

Cumhuriyet'in ilk yıllarıydı…

Ankara Çocuk Sarayı civarında…

Eski Türk Ocağı Salonu'nda bir balo düzenlenmişti…

Baloya ilk kez…

Kadın-erkek birlikte gelinecekti…

Bakanlar, milletvekilleri, Devlet'in önde gelen yöneticileri ile…

Üst düzey memurlar eksiksiz oradaydı…

Davetlerin önemli bölümü…

Böylesi buluşmalara alışık değildi…

Birkaç kadın ve erkekten başka dans etmesini bilen dahi yoktu!

***

Atatürk'a ayrılan masanın önüne gelen her aile…

Kendilerini takdim ediyordu…

***

Asaf İlbay, Atatürk'ün Selanik'ten yarım asırlık arkadaşıydı…

Atatürk'ün karşısına geldi; eşiyle kızını takdim etti…

Gazi Paşa ayağa kalktı…

Çocukluk arkadaşının eşine ve kızına yer gösterdi…

Asaf Bey'e, kızının yaşını sordu…

16 olduğunu öğrenince de…

Balo'ya gelen davetlilere şöyle seslendi:

'Asaf ile bir mahallenin çocuğuyuz… Belki aynı yaştayız da… Demek ben de onunla aynı yaşta evlenmiş olsaydım, 16 yaşında bir çocuğum olacaktı…'

***

Çok duygulanmıştı…

Mavi gözlerinin nemlendiği fark ediliyordu…

Asaf İlbay'ın eşi ayağa kalktı, Atatürk'e şöyle seslendi:

'Paşam, bütün millet sizin çocuğunuz…'

'Doğru…' dedi, Gazi Paşa ve ekledi:

'İşte, ben de bununla teselli buluyorum… Evet, milletim sağ olsun…'

Hala duygu sağanı içindeydi…

Gözlerini davetlilerden kaçırırken…

Dudaklarından şunlar döküldü:

'Çocuğum olmadığında belki bir hikmet vardır… Çok sevdiğim bir atımın ölümüne o kadar üzülmüştüm ki, günlerce acısını unutamadım… Yemek bile yiyemedim… Ya çocuğumu kaybetmiş olsaydım? Ne olurdum, bilemem…'

Nokta…

Sonsöz: 'Çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştirilmeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'