Başlık sizi şaşırtmasın…
100 yaşını geride bırakan Cumhuriyet Halk Partisi'nin…
Çiçeği burnunda Genel Başkanı Özgür Özel…
Önceki gün…
Çanakkale'den, Türkiye'ye…
Bakın nasıl seslendi:
'Herkes baba evine doğar, büyür... Kimi daha büyüğüne gitmek için taşınır, kimi daha küçüğüne gider… Başı sıkışan, düzeni bozulan ya da, (Artık babaevine gitmek lazım) diyene, kapıları sonuna kadar açıktır…'
İnsan, doğal olarak merak ediyor:
'Bir siyasi partiye davet böyle mi olmalı?'
Özgür Özel…
Bu seslenişle 'farklı bir liderlik' yürüyüşü ortaya koyuyor…
Aslında…
Yakasına CHP rozetini taktığı günden beri hep böyle…
Çünkü…
Neredeyse 25 yıldır…
Devlet'i kuran parti olarak anılan CHP'den uzaklaşma var…
Kopuşlarda…
Sıranın 'torunlar'a geldiğini hisseden ve bunu…
Siyaseten bir 'kayıp' olarak değerlendiren Özgür Özel…
Aynı daveti…
Kelimesi kelimesine…
İki yıl önce…
Yine bir 9 Eylül günü Türkiye'ye şöyle seslendirmiş:
'Dedelerimiz, dedelerimizin dedeleri ve babalarımız CHP'liydi… Burası baba evi… Artık baba evine dönme zamanıdır…'
***
Özgür Özel, bu 'incelikli' çağrıyı…
Çok ilginçtir ki…
Yedi yıl önce de yapmış…
Üstelik…
Tam da bugünkü gibi bir Kasım akşamüstü…
Doğduğu, büyüdüğü topraklarda…
Manisa'nın Alaşehir İlçesi'nden tüm Türkiye'ye seslenmiş…
Henüz 42 yaşına yeni bastığı günler…
Sanki bugünleri uzaktan görmüş gibi diyor ki; heyecanla:
'Bu ülkeyi seven, bu ülkenin bölünmez birliğini, bütünlüğünü ve bayrağını savunan Cumhuriyetçi, Atatürkçü vatan evlatları için burası (CHP) çok önemli bir mekan… Çünkü buranın tapusunun üzerinde Kemal Kılıçdaroğlu yazmıyor, Bülent Ecevit de yazmıyor, İsmet İnönü de yazmıyor… Buranın tapusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ait… Onun için burası hem bizler için hem de zaman zaman ayrı da düşsek vatanını, milletini, bayrağını seven herkes için baba evidir…'
***
Farkındayız…
Asırlık CHP'nin 'sekizinci genel başkanı' Özgür Özel'in…
'CHP'de buluşalım' çağrısı yeni değil…
Ancak…
Altıok'un kurucu genel başkanı Atatürk'ün…
Partiyi kuruncaya kadar ne sıkıntılar yaşadığını…
O günlere de hatırlatalım:
Yıldız Tarihi; 6 Aralık 1922…
Gazi Mustafa Kemal, kuracağı siyasi partinin…
İlk kez sinyalini veriyor:
'…hayatımım sonuna kadar vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle barıştan sonra Halkçılık esası üzerine dayanan ve Halk Fırkası (Halk Partisi) adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim…'
Atatürk bunları söylediğinde…
Kurtuluş Savaşı yeni sona ermiş…
Saltanat yeni kaldırılmış ve Lozan Barış görüşmeleri yeni başlamıştı… Ama, o dediklerinin hepsini yaptı…
Şaşırırsınız…
Tam dokuz ay sonra…
Günlerden; 9 Eylül 1923…
Atatürk, söz verdiği gibi 'Halk Fırkası'nı kuruyor…
Ertesi yıl partinin adının başına 'Cumhuriyet' kelimesi ekliyor…
Aynı yıl…
Büyük eseri Nutuk'ta şu yazdıkları ile ölümsüzleşiyor:
'Milletin karşısında namuslu olmak, namuslu hareket etmek lazımdır... Milleti aldatmayacağız… Belki hata ederiz fakat onu millet düzeltsin… Kendimizi milletin üzerinde görmeye hakkımız yoktur…'
***
Özgür Özel'in…
'Babaevi'ne davetinin temelinde…
Bu ulvi bakış vardır…
Bir siyasi partiyi…
Dededen oğula hatta torunlara kadar yaşatmanın başarısında…
Bu memleketi aşkla sevmek…
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamak ve…
Hepsinden önemlisi…
Lider'e inanmak faziletiyle(*) bütünleşir…
Üstelik…
Siyaset Tarihi'nin karanlıklarında kaybolmayı engeller…
***
Bitiriyoruz…
Son derece sevimli; bir o kadar anlamlı…
Hatta…
Ders alınması gereken siyasi tarihimizden şahane bir anı ile…
Atatürk'ten sonra 33 yıl CHP'yi yöneten İsmet İnönü'ye anarak…
Hatırlatalım o günleri…
İnönü Ailesi'nin en küçüğü Özden Hanım ile…
(Bugün, 93 yaşında…)
Gazeteci Metin Toker hayatlarını birleştirmeye karar verirler…
Yıl; 1954…
İyi, hoş da…
Acaba İsmet Paşa, kız babası olarak…
Ne diyecek bu izdivaç arzusuna?
'Öyle mi olmalı, böyle mi olmalı?' derken…
İsmet İnönü'ye durumu açarlar…
Evin babası da…
'Buyursun gelsin, görüşeyim…' karşılığını verir…
Metin Toker, Pembe Köşk'e gelir ve…
Paşa'nın karşısına çıkar…
İnönü, müstakbel damadına iki soru sorar…
Birinci soru şöyle:
'Kaç para geçiyor eline?'
Toker '1.500 Lira' deyince, İnönü bir hesap yapar ve…
'İyi, orta halli bir aile olarak geçinebilirsiniz' der ama…
Şunu da ekler:
'Biz de orta halli bir aile olarak geçindik, uygundur…'
İkinci soruya gelince…
'Benim damadım olunca seninle uğraşacaklar... Onu kaldıracak, dayanacak kadar kendine güveniyor musun?'
Toker, 'Aman efendim, muhakkak, ne demek, tabii' diye karşılık verir… Paşa bir daha üsteler: 'Dayanabilecek misin?'
Nikahtan iki yıl sonra…
Metin Toker basın suçundan 9 ay 10 gün hapse mahkum olur ve…
Bi'anda kendisi Cebeci Cezaevi'nde bulur…
Ancak…
O günlerin Ana Muhalefet lideri İsmet İnönü…
En az haftada bir kez damadını cezaevinde ziyaret eder…
Çünkü…
'Babaevi'nde aile bağları zayıflamasın!' diye endişe eder…
Nokta…
Hamiş: Babaevi önemli ama bazen en 'derin kavgalar' yine o babaevi'nde çıkıyor… 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra İsmet İnönü ile eski Genel Sekreter Bülent Ecevit arasındaki kırgınlık uzun sürdü… Olağanüstü Kurultay'da 'Ecevit Solu'na' karşı çıkan İnönü, 'İstifa' resti çekti… Yenildi ve dediğini yaptı… Kol kırılmış ama yen içinde kalmamıştı…
(*) Erdem veya fazilet, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır.
Sonsöz: 'Huzuru kaçan bilir ki, sığındığı babaevinde içecek bir tas çorbası mutlaka vardır! / Anonim…'