EGEDESONSÖZ - Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir SON SÖZ TV'ye konuk olarak Gazeteci Muhittin Akbel'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şu anda Çeşme'de otellerin doluluk oranının yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu, Temmuz ve Ağustos rezervasyonlarının yüzde 60'ı geçtiğini anlatan Başkan Demir, şu bilgileri aktardı:

'Pandemi çok hızlı unutuldu. Bir anda yok oldu gitti. İnşallah diğer sıkıntılar da unutulur gider. Çeşme'de sezonu mayıs ayı itibariyle açtık. Aslında Ot Festivali, Ramazan ayıyla buluştuğu için Ramazan'da kapalılık oranı 60-70'lerdeydi. Bayramda ise yüzde 90 seviyesinde beklenti vardı fakat bayramda kışı yaşadık. Klimalarımızı soğuğa ayarlamıştık aslında. Sonra sıcağa çevirmek zorunda kaldık. Tabii bu da doluluk oranlarımızı etkiledi. Soğuk havadan dolayı rezervasyon iptallerinden kaynaklı doluluk oranı 60-70'de kaldı. Hemen akabinde 19 Mayıs'la buluştuk. 19 Mayıs haftası Çeşme çok yoğundu, yaz gibiydi. Açılan beachler doluydu. Ilıca'daki plaj yoğundu. Alaçatı'da sokaklar tıka basa doluydu. Güzel bir 19 Mayıs haftası geçirdik. Mayısın tüm günlerini iyi geçirdik. Turizmciler haziranın ilk ve ikinci haftasını sevemedik, aileler okulların kapanmasını beklediği için bu hafta ve gelecek hafta turizme yansımıyor, bir boşluk var ancak doluluk grafiklerine baktığımızda, yüzde 60'lar 70ler'e çıkmış durumda. Bu güzel bir haber. Hatta birçok otel Temmuz Ağustos ayında, rezervasyonlara yüzde 60'lara ilerlemiş durumda.'

'DEVLET İMAR PLANLARINA PERSONEL YERİ KONULMALI'
Daha önce Ege'de Son Söz'de yer alan haberde, sektörde personel sıkıntısı yaşadıklarını aktaran Demir, kullandığı ifadelere gelen eleştiri ve yorumlara ilişkin açıklamalarda bulundu:

'Ben cesaretimi topladım, gerçekleri söyledim. Hem işveren konumundayım, 38 odalı otelim var, ama 2 sene önce de işçiydim, bir otelin genel müdürüydüm. Bu işe sıfırdan başlayarak yürüdüm. Personelin de işverenin de sıkıntılarını biliyorum. İki taraftan da objektif olarak da baktım. Geçmişe ve geleceğe bakarak bu bilgileri aktardım. Üzülerek söylüyorum; yorumları da okudum… İşverenler bizim gibi cesaret edip işveren olarak işçi bulamıyoruz diyemiyor. Kendi kendilerine söyleniyorlar. Bu yüzden de sıkıntı devam ediyor Daha önce de dediğim gibi, sektörde personel sıkıntısı devam ediyor. Eleştirilere baktığımızda, o lojmanda kalınır mı, gibi eleştiri kaynakları oluşturulmuş. Aslında güzel bir başlıktı. İşverenlerimiz de yorumlarda bulundu. Personel de kısmen haklı, işveren de haklı. Özellikle turizmde çalışanlar lojman verdiğimizden itibaren her türlü sorumluluk bizde oluyor. Onlara babalık yapıyoruz, maaşlarını veriyoruz. 3 öğün yemeklerini veriyoruz. Dertleri, kederleri ve her şeyiyle biz ilgileniyoruz, bu da ciddi bir maliyet. Keşke 9-17 çalışan sektör olsaydık diye düşünüyoruz çünkü personelin her şeyiyle ilgilenmek zorundayız. Başına bir şey gelse, yine işveren sorumlu oluyor. Hizmet sektörü gerçekten sıkıntılı. Ancak bu sektörün içinde yaşarsanız anlamanız mümkün olur. Bu açıdan takdirle karşılıyorum. Çok haklı yorumlar da vardı. Kalınan yerler için ahır gibi demişler, bunları zaten biliyoruz ancak işin bu tarafından bakmıyoruz. Gerçekten ortada bir personel sıkıntısı var. Bir buçuk milyon yatağa sahibiz, direkt 700 bin insan çalıştırıyoruz. Nereden baksak turizme hizmet eden 3,5- 4 milyon sektör mensubu var. Turizmciler, personellerine kalacak yer bulamayıp arsa kiralıyorlar ve buralara konteyner koyuyorlar. Bu yakışmıyor. Yapacak hiçbir şeyleri yok. Bin yataklı otel için 500 yataklı lojman gerekiyor. Devlet politikası olması lazım. Sosyal tesisler oluşturmak lazım. Bu konuyu belediye başkanı ve bakan da dahil olmak üzere kendilerine taşıdık. İmar planlarında personellerin kalabileceği yer olması gerek. İsteyen küçük ücretlerle burada kalsın. Kiralar malum. Çeşme'de şu anda 6- 7 bin liranın altında ev yok. Bu yüzden her iki taraf da haklı. Olumsuzlukları okuyarak ders çıkarıp düzeltmemiz gerekiyor.'

'SORUNSUZ ÜLKELERE GİTMEK İSTEYEN ÇOK TURİZMCİ VAR'
Personel sıkıntılarının yaşanmadığı ülkelerde yaşamak istediğini söyleyen Demir, 'Bu sıkıntı, bizim buralarda hafife alınarak konuşuluyor. Bu sıkıntı şu anda Türkiye'nin en büyük sıkıntısı aslında. Eğer şu an enflasyon varsa, pahalılık varsa, Türkiye şartlarında her şey olması gerekenin 3 katıysa, üretim yok demektir. Yani çalışanlar da çalıştıranlar da mutlu değil. Burada bir bağlantı yok. Hizmet üretmek istiyoruz ama hizmet üretmek için gerekli olan insan gücü yok. 3- 4 ay çalıştırıp sokağa atıyorsunuz diyen oluyor ama sezon bitiyor. İş Ekim ayında bitiyor. Sonrasında nasıl maaş ödeyelim? Elinizdeki personeli ne yapmanız lazım? Bunun için oldukça fazla turizmci insan ülkeden kaçmak istiyor. Ben de zorlanıyorum, düşünüyorum. Personel sıkıntısının olmadığı, işveren ve işçiye önem veren yerlere gitmeyi düşünüyorum. Yalnız bende değil, birçok insanda var bu. Vietnam, Kamboçya, Endonezya buralarda büyük yatırımlar hatta Türkiye'nin de yatırımları burada var. İş gücü de çok ucuz. Endonezya'da 130 dolar, Kamboçya'da 90 dolar asgari ücret. İşverenler daha çok kazanç elde edebiliyor. Daha çok ilgi görebiliyor. Oradaki bir bankaya yatırım yapmak istiyorum dediğinde ilgi görüyorsun. Biz de bunu yapıyoruz belki ama oralarda muafiyetler var; insan ister istemez sıkıntıların olmadığı ülkelere gitmek istiyor, ama güzel bir ülkemiz var keşke bunları yaşıyor olmasaydık' ifadelerini kullandı.

'ÖĞRENCİLERİ TURİZME ENTEGRE ETMEK GEREK'
Çeşme'deki turizm fakültesinin personel ihtiyacını karşılayıp karşılamadığı yönündeki soruya yanıt veren Başkan Yakup Demir, şunları söyledi:

'Türkiye'nin turizmde personel politikası fena şekilde yanlış. Çözülecek gibi de değil. Biz fakülte istemiyoruz. Meslek yüksek okuluydu, fakülte yaptılar. Bir defa fakülteden mezun olanlar ara eleman olamıyor. Bize ara eleman lazım, ara eleman yetiştiremiyorlar. Bize garson, resepsiyonist lazım… 22-24 yaşına gelmiş, bazı sorunlardan dolayı bitiremeyen çocuklar sektörün bu departmanlarında çalışmak istemiyor. Bu çocukların bir defa sınavları temmuz ayında olduğu için turizme entegre edemiyorsunuz. Eylülde okul açılıyor. 2 ay faydalanabiliyorsunuz. Fiili olarak da eğitim sisteminde sıkıntılar var. Teori ile pratik örtüşmüyor. Bu sorunlar hemen çözülmez. Bu sorunlar, yıllardır birike birike patladı. Beni eleştiren yorumlarda bulunan bir otelin CEO'sunu aradım; ben de personelsizlikten Antalya'daki oteli açamadım dedi. Türkiye'nin en büyük sorunu, şu anda pandemi ya da savaş değil, bunlar geçer, ancak personel sıkıntısı yıllar boyu katlanarak devam edecek. Her şekilde çözüm bulmak lazım. En önemlisi öğrencileri turizme entegre etmek lazım. Bir de Temmuz ayında okulun tatil olmasının bize bir katkısı olmuyor. Mayıs ayından itibaren pratik eğitimlere başlamaları lazım. Bakanlıklarımızın bunu masaya yatırması lazım. Ben bir birliğin başkanıyım. Yıllardır bunu gündeme getiriyoruz. Bakanımız biraz uğraştı, fakültelerle bir takım kontratlar söz konusu olmaya başladı. Yabancı yatırımcı gelip fakültedeki öğrencilerle sözleşme yapıp oteline alıyor. Burada da bize bir şey kalmıyor. Hatalar dolu, olumsuzluklar dolu sektör. Bu sorun bu sektör adına benim uykularımı kaçırıyor. Sosyal imkanları çoğaltmak lazım. Düşünebiliyor musunuz İzmir'den Çeşme'ye 40 dakikalık yol… Kimse İzmir'de oturup Çeşme'ye çalışmaya gidemiyor. Ulaşım yok, belli saatten sonra kesiliyor. Bunu yine devletimiz, bakanımız çözecek. Buradaki sıkıntı gündemin ana konularına intikal etmedi. Hala bekletiliyor.'

'NE YAPARSANIZ YAPIN, SEZONU 12 AYA ÇIKARMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Sezonun 6 aydan 12 aya çıkarılması halinde sıkıntıların sona erme ihtimalini değerlendiren Demir, 'Sezonun 12 aya çıkarılması ile de sorunların çözüleceği konuşuluyor. Türkiye, egzotik bir ülke değil, olması mümkün değil. İspanya'da bile sezon bitiyor. Bizim ülkemiz, deniz, kum güneş bu hizmeti veriyoruz. Yüzde 80 tatil hizmeti veren resortlerde sezon 12 ay olmaz. Sezonu 12 aya çıkarınca sorunlar bitmeyecek. İnanç turizminde Efes'e gelen, önce tatilini yapıyor, sonra Efes'e gidiyor. Kışın neden Türkiye'ye gideyim, diyor. Ne yaparsanız yapın, Türkiye'de Çeşme gibi bir destinasyonda 12 ay turizm yapamazsınız' dedi.

'TÜM MALİYETLER KOYULUNCA MENÜYE YANSIYOR'
İstanbul'da garson sayısının az olduğu ve Ege Bölgesi'nde toplu personel alımı sebebiyle çalışan ücretlerinin yüksek olması sebebiyle, personel giderlerindeki fazlalığın müşteriye yansıtıldığı iddialarını değerlendiren Başkan Demir, şu açıklamalarda bulundu:

'Arz talep meselesi gündeme geliyor burada. Alaçatı'da beach cluplar personel bulamıyorsa, İstanbul'dan personel çalma yoluna gidiyor. Rakamlar yukarı doğru gidiyor haliyle. Hatta çok tanıdığımız bir beach clup personel sıkıntısından dolayı, kokteyl etkinliği yapamayacaklarını bildirdi. Personel sıkıntısından dolayı birçok iş yapılamaz hale geldi ve etiklerimizi kaybettik. İş başvurusu için arayan kişi, telefonda cv istediğim için telefonu suratıma kapattı. Müracaat edenler cv bile paylaşmaktan aciz. Bunları çözmemiz lazım. Devletin bu konuya el koyması lazım, konuyu masaya yatırıp alternatifleri kullanması lazım. Ayrıca bir menüde bir şnitzeli paylaşmak için bütün maliyetleri koyunca şnitzel oluyor 200-250 lira… Bir de şu var; WhatsApp gruplarında fiyat soranlar oluyor. Menü fiyatlarını da tespit edemiyorlar artık. Patatesin kilosu geçen hafta 5 lira iken bu hafta 9 lira. Mutfaktan hiçbir şey azaltmadık 2019 yılına, pandemi öncesine geri döndük. Hatta çoğaltıp birbirimizle yarışıyoruz. Sadece boşa yanan elektriklerden, boşa çalışan motordan kısmaya çalışıyoruz. Gözümüzü kararttık, bakalım nasıl gidecek?'

'5 YILDIZLI OTELLER 4-5 BİN TL ARASINDA'
Otel fiyatları hakkında bilgi veren Demir, 'Türkiye'de TL olarak maaş alanlar için daha çok ucuz otellere rağbet var. Tabii ki burada kaliteyi de ön plana çıkartıyorlar. Yüksek fiyatlı otellerin rezervasyonları azaldı. Çeşme rezervasyonlarına baktığımızda, Çeşme'de hiçbir zaman yüzde 50 olmadı. Şu anda yüzde 50'ye yakını turist var. İran, Irak, K.Makedonya, Polonya, Ukrayna, Rusya, Almanya gibi ülkelerde yaşayan gurbetçiler. Bu vatandaşlar için uygun ama TL üzerinden kazanç elde edenler için bu sene sıkıntılı fiyatlar var. 5 yıldızlı otellerin fiyatları 4 bin 5 bine çıkmış durumda. Butik otellerde ise 2 -3 bin TL. Petrol, ekmek, domates, 3 katı artmış. Biz 2 katı artırmışız. Hatta Ocak ayının fiyatlarını kullanan var. Şu anda en ucuz şey tatil. Dört kişilik bir aile bir restorana yemeğe gitse, bir gecelik oda fiyatı kadar para bırakıyor restoranda. Yani konaklama ile dışarıda yemek yeme fiyatı eşitlendi. Bu maliyeti yaratanlar suçludur. Otelcinin yapacak hiçbir şeyi yok. Bunun altında tatil satarsa zarar eder. Her şeyimiz gıda ve enerjiye bağlı. Personel fiyatları almış başını gidiyor. Uykumuzu kaçıracak sorunlar devam ediyor. Bir an önce Eylül Ekim ayları gelsin de hesap kitap yapmaktan, çarkı nasıl çeviririz diye düşünmekten kurtulalım diyoruz' ifadelerini kullandı.

'PROJENİN DETAYLARINA HAKİM DEĞİLİZ'
Çeşme Turizm Projesi hakkında düşüncelerini aktaran Demir, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Çeşme Turizm projesi alelacele, altyapısı olmadan hepimizin önüne geldi. Gelince de altında bir şey arandı. Neden bu kadar hızlı sunuldu, diye. Bu tür projelerin arka planında çok çalışılması lazım. Projenin detaylarına hakim değilim ancak bakanımıza inanarak projeye onay verdik. Hepimizin farklı düşünceleri var; kimi doğa öyle kalsın diyor mesela, ben doğa öyle kalmasın, turizme katkısı olsun diyorum. Side ve Kemer, Dünya'ya kapısını açmış 20-30 milyar dolar gelir sağlayan destinasyon olmuş. Belek projesi ve Çeşme Otobanı da çok tartışıldı. Herkes bir şey söylüyor. Çeşme'nin daha butik gelişmesi lazım. Kimsenin karşı olmaması lazım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer'in de böyle bir söylemi yok. ÇEŞTOB olarak da destek vermemizin sebebi, turizmci bir bakanımızın olması. İstişareye açık proje olduğunu düşündük. Risk vardır tabii ama en azından ortak düşünceye hitap eden proje çıkarsa, Çeşme için kazanç olacaktır. Çoğunluğun mutlu olacağı proje olsun. Çeşme'nin ihtiyacı öncelikli olmalı. 8-9 golf alanı açılacağını duyduğumda bunun gereksiz olduğunu düşündüm. Çok yataklı oteller olmamalı. Eğlence adası olmalı. Denizi çok iyi ıslah etmek lazım. Çeşme'nin en büyük sorunu halkın kullanabileceği plajının olmaması. Çeşme'de butik köyler olmalı. Ilıca plajı hemen doluyor. Halkın kullanacağı plajların sayısını artırmak gerekir.'

'KRUVAZİYER GEMİLER BİZİM RAKİPLERİMİZ'
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İzmir-Midilli seferlerini başlatmasını değerlendiren Başkan Demir'in bu konudaki açıklamaları şöyle:

'Bizim özellikle Çeşme, Kuşadası gibi yerlerden Yunan adalarına giden çok ama Yunan adalarından gelen pek yok. Her iki yönlü turist hareketi yok. Türkiye'den Yunanistan'a 2021 yılında 1milyon 200 civarında turist gitmiş. Aynı dönemde Yunanistan'dan gelen turist sayısı 900 bin civarında. Yunan turistler nereye gidiyor? İstanbul'a! Türkiye açısından iyi. Bizim olduğumuz bölgelere gelen Yunan turist, yüzde 20 seviyelerinde. Ben bundan çok rahatsız olmuyorum. Bence Midilli'den de İzmir'e seferler başlasın. Belki gelecekte ortak çalışmalar olabilir. Yerli halktan çok, turistler gelmeli. Sakız Adası'ndan gelenler var ama az geliyor. Bu adalarla öyle bir kapasite bile yok. 10'da 1'i var. İzmir'e turist getirecek olan kruvaziyer gemiler seferlerine başladı. Bu gemiler görsel olarak güzel ama içine baktığımızda esnafımıza ve turistik tesislerimize katkı olduğunu görmedik. Tur programı var. Turistleri çarşıya nasıl sokarız, önemli olan o.'