Yerel Yönetimler

Büyükşehir'den geçti: İzmir Otogarı için kritik gelişme!

İzmir'de geleceği belirsizliğini koruyan İzmir Otogarı için İzmir Büyükşehir Belediyesi üst haklarının kullanımını 15 yıllığına İZULAŞ'a devretmesi mecliste tartışmalara neden oldu.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir'de yılan hikayesine dönen ve mahkeme süreci süren İzmir Otogarı için İzmir Büyükşehir Belediyesi kritik bir karar aldı.

İZULAŞ A.Ş'nin talebi doğrultusunda İzmir Otogar'ının Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından belirlenecek değer üzerinden, 15 yıl süreliğine üst hakkının İZULAŞ A.Ş'ye ayni sermaye olarak aktarılması önerisi meclis üyelerinin onayına sunulurken, ilgili önerge AK Parti ve MHP'nin 'ret' oyuna karşın CHP'li üyelerin 'kabul' oyları sonrası oy çokluğu ile kabul edildi.

KANER: CEVABINI ALAMADIK
İlgili önerge hakkında ilk olarak söz alan AK Partili Meclis Üyesi Özgür Kaner, ' İlgili önerge, sadece izni ulaşabilse ayni sermaye artırma gibi düzenlenmiş ve gelmiş olsa da, aslında hepimizin merakla beklediği ve yakından takip ettiği İzmir Otogarı, yani şehirler arası otobüs terminalimizle ilgili bir önerge. Bu nedenle her konuda olduğu gibi komisyondaki değerli arkadaşlarımızla bu konuyu etraflıca değerlendirdik ve düşündük. Üzerinde kanuni incelemelerimizi de yaptık. Ancak tabii ki konunun önemine binaen yaptığımız itirazlar karşılık bulmadığı için komisyondan oy çokluğuyla geldi. Özellikle düşüncelerimizi de değerlendirdiğimizde bunu bu şekilde toparlamak istiyoruz. Malumunuz üzere, basından ve İzmir halkının da yakından takip ettiği gibi, ilgili konu davalık. Şu an halihazırda İzmir Otogarı'nı kullanan İZOTAŞ isimli firma ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında sürenin bitmesi nedeniyle devam eden bir dava var. Karşılıklı açılmış birden fazla dava olduğu da malumunuz. Hukuken değerlendirdiğimizde, bir tahliye davasını ancak malik olan kiraya veren açabilir. Ancak burada üç dakika olan ayni bir hak vermek suretiyle aslında malik'in yani mülkiyetten doğan hakkını bölerek yeni bir malik yaratıyoruz, kaba bir tabirle. Dolayısıyla var olan tahliye davasını doğrudan etkileyeceğini ve hukuk usulü anlamında taraf sıfatı değişikliğine sebep olacağını hukuk komisyonunda değerlendirdik. İlgili arkadaşlara da görüşümüzü söyledik. Dolayısıyla, bu madde dahil geliş tarihi itibarıyla tahliyeler kesinleşmeden, mahkeme kararı kesinleşmeden, Büyükşehir'in yıllardır takip ettiği davayı ve İzmir halkının beklediği yenilemeyi karşılamayacağı, hatta akamete uğrayacağı kanaati de hasıl oldu; bunu da paylaşmak isterim. İkincisi, hukuk komisyonuna gelen önergede, Sadece ayni sermaye gibi gösterildiği için, var olan binanın fizibilite raporu, depreme dayanıklı olup olmadığı, yenilenip yenilenmeyeceği, süresinin ne olacağı, var olan müstecirlerle ilgili neler yapılacağı konusunda hiçbir fikir beyanı yok ve hiçbir çalışma da yapılmamış. Bu konuda hayal kırıklığına uğradığımızı, bir meclis üyesi arkadaşınız olarak maalesef söylemek istiyorum. Bu soruların cevabını bekliyoruz. Sayın komisyonun değerlendirmesinde, katılan şirket yetkilisi ve diğer yetkililerden bu cevapları maalesef alamadık. Hazır olmadığı için fizibilite raporu olmayan bir binayı üç dakika adı altında olduğu gibi devrediyoruz, ayni sermaye olarak. Peki, bu binayı devrettiğimizde ne olacak? 15 yıl süreyle İZOTAŞ bu binayı yeniden mi yapacak? Üst hak sahibi olarak var olan müstecirlerle devam edip işletme hakkını mı kullanacak? Bu konudaki Büyükşehir'in iradesi ne olacak? Bu sorularımızın hiçbirine cevap alabilmiş değiliz. Yine, devamla var olan gündemde biraz önce madde başlıklarını okuduk ama zannediyorum Cuma günü veya devam eden meclislerde konuşacağız. Yine bizim 'şato' ismiyle tabir edilen Büyükşehir'e ait bir taşınmazın bir başka şirkete ayni sermaye olarak konulmasıyla ilgili bir gündem var. O maddede, değerli meclis üyesi okursa, alışılmış olan intifa hakkının devri, ayni sermaye olarak. Üst hakkına göre, mevcut şu an görüştüğümüz gündemle karşılaştırdığımızda, intifa hakkı daha dar bir kavramdır. Üç dakika mülkiyetçi yani taban arazisi sadece Büyükşehir'de kalacak, binayı olduğu gibi devretmek demektir. Şimdi bu binayı olduğu gibi devrettiğinizde mahkeme ve yargı süreci anlamında neticesi ne olacak? Bu konuda sorularımız cevaplanmış değil. İki; sadece on beş yıl bina yapılacaksa çok kısa bir süre, yapılmayacaksa İzmir'in beklentilerinin yerine getirilmemesi açısından çok uzun bir süre. Klasik alıştığımız ayni sermaye koymadaki intifa hakkından vazgeçip bu olayda niye üst hakkını kullandığımıza ilişkin cevabı yine öğrenebilmiş değiliz. Bu konuda bir fizibilite ya da binanın var olup olmayacağı sorularına da cevap bulabilmiş değiliz. Dolayısıyla, hukuk asla boşluk kabul etmeyeceği için bu önergenin tüm İzmir halkı tarafından takip edildiği, medyada izlendiği ve bir meclis üyesi arkadaşınız olarak sorduğumuz sorulara cevap bulamadığımız için komisyonda oy çokluğu ile karara bağladık' dedi.

ÖZER: BELEDİYEYİ İLGİLENDİRECEK KONU BUNLAR DEĞİL
CHP'li Meclis Üyesi Rıfat Özer ise konuyla ilgili, 'Söz konusu taşınmaz, İzmir Otogarı olarak inşa edilmesi, işletilmesi, devri ve kiralanması konularında, 3996 sayılı Kanun kapsamında belediyemizle Ege Bölgesi İşletmecileri Derneği arasında 25 yıllık süre için yap-işlet-devret sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşme 16 Eylül 1996 tarihinde düzenlenmiştir. Ben o zaman meclisteydim. Sonrasında, ilgili görüşmenin 6/d maddesi gereği kurulan yatırımcı şirket İzmir Otobüs Terminal İşletmeleri A.Ş. (İZOTAŞ) ile 9 Ekim 1997 tarihinde sözleşme ve 24 Kasım 1999 tarihinde ek sözleşme düzenlenmiştir. Düzenlenen ek sözleşmeyle sözleşmenin başlangıç tarihi 14 Aralık 1998 olarak kabul edilmiş olup, sözleşme süresi 14 Aralık 2023 tarihinde sona ermiştir. Ana sözleşmenin sonunda, 'Tesisin Devri' başlıklı 11. maddede, sözleşme süresi sonunda otogar tesisi kapsamındaki her türlü borç ve taahhütlerden arındırılmış, bakımlı, çalışır ve kullanılabilir durumda, eksiksiz, hasarsız, en son tamamlanmış şekliyle belediyeye teslim edilecektir. Sözleşme süresi sonunda kendiliğinden, hiçbir ihtar ve hükme gerek kalmaksızın feshedilmiş sayılır.' hükmü bulunmaktadır. Kaldı ki, biraz önce sözünü ettiğimiz 3996 sayılı Yasa, yani 'Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun'dur. Bu kanunun 9. maddesine göre sözleşmenin sona ermesiyle, tesis kendiliğinden idareye geçer. Yani, hiçbir mahkeme kararına, başka bir şeye gerek yok. Yasa gereğince, yasanın 9. maddesine göre tesis tamamen belediyeye geçmiştir. Kaldı ki, tapudaki şerh de bu şekilde tescil edilmiştir. Taşınmaz tamamen belediyenin malıdır. Evet, aralarında davalar varmış. Tahliye davası varmış ya da pandemiyle ilgili davalar varmış. Bu davalarda mahkeme ne karar verir bilemeyiz ve bilmemize de gerek yok. Dolayısıyla, belediye kendi malını, kendi şirketine Türk Medeni Kanunu'nun 826. ve 720. maddelerine uygun olarak devretmektedir. Olay bundan ibarettir. Bunun dışındaki konular, belediye meclisimizi çok fazla ilgilendirmeyen, idareyle işletici arasındaki meseleler ve davalarla ilgilidir. Bizim belediyenin ilgileneceği konular bunlar değildir. Olay bundan ibarettir' diye konuştu.

BALYELİ: HATA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ
CHP'li Meclis Üyesi Ahmet Cemil Balyeli ise, 'Söz konusu önergenin içeriği İzmir Otogarı. Ve otogar dediğimiz alan, 24 saat kesintisiz yaşayan bir yer. Burada İZOTAŞ ile yapılan sözleşme, başkanımın da söylediği gibi, süresi 2023 yılında dolmuş. Dava devam ediyor, evet. Ama bizim bu davaları beklememiz veya bu davalar sonuçlansın, ondan sonra yeni bir işletmeci bulalım; bu belediye mi olur, başka biri mi olur diye bekleyebileceğimiz bir alan değil. Bu yönde bir iş değil. Dediğim gibi, 24 saat yaşayan, başka şehirden kalkan otobüslerin gelip yolcularını indireceği bir yer. Bu yüzden de davaları beklememiz veya bu davaların sonucunu etkileyecek diye şu anda işlemi ötelememiz mümkün değil. Hukuki anlamda meslektaşım Özgür'ün kaygılarını anlıyorum, ama buranın bir otogar olduğunu gözden kaçırmamamız gerektiğini düşünüyorum. O anlamda da yapılan işlemde herhangi bir hata olduğunu düşünmüyoruz' ifadelerini kullandı.

KANER: NİYE İZULAŞ'A VERİYORUZ?
Tekrar söz alan AK Parti Mecli Üyesi Özgür Kaner, 'Komisyonda da anlaşamadığımız, burada da sayın meclis üyesi arkadaşlarımın yanlış ve hatalı kalmaması noktasında bir düzeltme yapmak istiyorum. Benim izah ettiğim, muhalefet koyduğum ve İzmir halkının ısrarla beklediği konunun şu olduğunu ifade etmek istiyorum: Davaları bekleyelim, sonuç bekleyelim demiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin mülkiyetinde bir garajımız var. Ve bu garajı, Sayın Rıfat Başkan'ın dediğinin aksine, süresi bitmesine rağmen hala fiilen tahliye edememişiz. Garajın hali ortada, hepimiz gidip görüyoruz. İzmir'e yakışmayan bir görüntü var. Tam davalar aşamasındayken niye taraf değiştiriyoruz? Niye Büyükşehir Belediyesi'nden alıp İZULAŞ'a veriyoruz? Sorumuz bu. Davaları olumsuz etkileyecek diye hukuki görüşümü söylüyorum. Benim gibi düşünen arkadaşlarım da olabilir. Mahkemeler tabii ki farklı kararlar verebilir. O riske girmeye gerek var mı? Asla yok. Uzun süredir kangren haline gelmiş bir konuyu, hukuken bu kadar net bir şekilde devam ettirmek yerine niye mülkiyeti olduğu gibi İZULAŞ'a verip, 'Sen hallet' diyoruz? Bu soruların cevabı yok. Tabii ki otogar durmayacak, otogar devam edecek. Aslında, bu devamlılığın hassasiyeti yerine, huzurunuzdaki önerge şu: Biz Büyükşehir olarak bunu olduğu gibi İZULAŞ'a verelim, İZULAŞ ne istiyorsa yapsın noktasındayız. Eleştirilerimiz bu, sorularımız hala cevap bulabilmiş değil' dedi.

ALTINKESER: İZULAŞ'IN BÖYLE BİR BÜTÇESİ VAR MI?
MHP Grup Başkanvekili Bahadır Altınkeser ise 'Konunun hukuki taraflarını uzmanlarımız konuşuyor, tartışıyor. Mutlaka bir açıklığa kavuşturulacaktır. Ama bizim beklediğimiz, otogarın akıbetine baktığımızda, 1998 yılında faaliyete giren ve 26 yıldır hizmet veren, 150 bin metrekarelik alanda 172 firmanın şu an faaliyet gösterdiği veya göstermeye çalıştığı bir otogardan bahsediyoruz. Artık sanki miadını tamamlamış gibi duruyor. Yeme içme alanlarının, alışveriş alanlarının, tuvaletlerinin gerçekten çok kötü durumda olduğu, her yağmurda sel felaketiyle baş başa kaldığımız bir otogardan bahsediyoruz. Kaldı ki, Cemil Başkan'ın da seçim vaatleri arasında otogarın yenilenmesi var, yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi bizim merak ettiğimiz konu, İZULAŞ burayı yıkıp yenisini yapacak mı? Modern bir otogara kavuşturacak mı? İZULAŞ'ın böyle bir bütçesi var mıdır? Yoksa ufak tefek rötuşlarla, badana boyayla geçiştirip, bu ucube otogar İzmir'e hizmet vermeye devam mı edecek? İZULAŞ'ın buraya ne yapmak istediğiyle ilgili kamuoyunu aydınlatmasını bekliyoruz' diye konuştu.

TEKİN: BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN İNCELENMESİ YOK
AK Parti Meclis Üyesi Ercan Tekin, 'Bizim bütçe açısından bazı değerlendirmeler yapıp, bazı sorular eklemek için söz aldım. Şöyle ifade edeyim: Tabii ki kıymetli Rıfat Bey'in de sorduğu gibi, belediye meclisinin ilgilendiği konulardan biri olarak bu konuyu düşünmemişti. Ama burada bütçeyi dikkate almamız gerekiyor. Ben de bunu hatırlatmam gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki, sonuç itibarıyla İZULAŞ'a verdiğimizde, İZULAŞ'ın buranın sermayesiyle alakalı yeterliliği var mı? Bunu önce bir sorgulamamız gerekiyor. İkinci planda da sorgulanması gereken diğer konu şu: Stratejik planda, Amaç 1.1.2'de başlık olarak otogarın yenilenmesiyle alakalı beş yıllık bir hedef açıklamıştık. Şimdi, burada stratejik planda otogarın yenilenmesiyle ilgili bu işi İZULAŞ'a mı yaptıracağız? Eğer İZULAŞ yaptıracaksa, ben ilk mecliste burada İZBAN'la alakalı bir konu konuşulurken şunu ifade etmiştim: Çok güzel, şeffaf ve samimi bir şekilde bazı şeyler ifade edildi. 90 dakikalık mesele gündeme getirildi ve sonuca ulaştırıldı. Bugün de bir ricam olmuştu. Bu ricayı burada tekrarlamak ve soruları eklemek için söz aldım. Ben, belediye şirketlerinin diğerlerini de aynı şeffaflıkla burada ifade etmenin, meclisin ilgilenmesi gerektiğini tekrardan hatırlatıp rica ediyorum. Ayrıca şunu unutmamamız gerekiyor: Tabii ki bunlar belediye şirketleri, ancak belediye şirketlerinin meclis denetim raporlarıyla incelenmesi yok. Bu nedenle oradaki eksiklikleri, hataları ve sorunları doğru şekilde ortaya koyma durumumuz doğmuyor. Tabii Ahmet Bey'in dediği gibi, buranın bir otogar olduğunu unutmamamız gerekiyor, bu konuda yüzde yüz katılıyorum. Biz de buranın bir otogar olduğunu hatırlatarak, İZULAŞ'a verilirken bu hassasiyetlere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu noktada, eğer yarın öbür gün bununla alakalı bir sıkıntı yaşarsak, bunun içinden nasıl çıkacağımızı tekrardan hatırlatmak için söz aldım' dedi.

YILDIZ: SEÇİM VAADİNİZDİ
AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, 'Rıfat Bey'i de, Rıfat abiyi de, Ahmet Bey'i de dinledim. Bir kere her şeyden önce, bu işin bir de siyasi tarafı var. Çünkü İzmir otogarının yenilenmesi konusunda bizim bir seçim vaadimiz vardı. Sayın Başkan'ın da bir seçim vaadi vardı. 10 Mart'ta Sayın Başkan bir tweet attı ve dedi ki 'otogarı yepyeni bir projeyle yenileyeceğiz.' Sonra seçim vaatlerinin en temel icraatına geçtik. Ki Ercan Bey de belirttiler; stratejik planın üçüncü sayfasında, 'Güçlü Altyapı' başlığı altındaki bölümde sadece yapılacaklar arasında ifade var: Yenileme, otogar yenileme faaliyetleri sürecek dediler. Ben o günkü süreçte stratejik planda da Sayın Başkan'a sordum, dedim ki 'Otogarı yenileyeceğiz diyorsunuz, bunu seçim vaadi olarak ortaya koydunuz, ama biz stratejik planda bununla ilgili bir tanım görmedik.' Hatta değerli Cumhuriyet Halk Partisi'nin Grup Başkan Vekilleri dediler ki 'Burada on madde yer alır, bu altyapıları yapacağız.' Bunlar sözcüklerin içerisinde var dedi, genel olarak bir tanımda bulunmuştu. Şimdi, geçen dönemde bir konuda bizim de oy birliğiyle hareket ettiğimiz bir nokta olmuştu. Ne olmuştu? Kentsel dönüşüm kooperatif hikayesi çıkmadan önce, bu meclisten oy birliğiyle geçmiştik. Yani belediyemizin bir şirketine güvenmiştik. Belediyemizin şirketi demek, belediyemiz demekti ve oradaki yöneticilerin doğru işler yapacağına kanaat getirmiştik ve vatandaşlarla yapılan anlaşmadaki yetkiyi vermiştik. Yine aynı duyguyla, Hüsnü Bey de o zaman ifade etmişti; Çiğli'deki, ayni sermaye olarak kamu konut alanı olan yerleri, yaklaşık elli-altmış dönüm gibi bir alandı değil mi Yusuf Bey? Biz onu da, şartlı yani belediye çalışanlarına konut yapmak şartıyla, ayni sermaye olarak vermiştik. Şimdi geçmiş uygulamalarınız, bugün yapacağınız uygulamalara ışık tutmaktadır. Doğal olarak bugün ne Çiğli'de yürüyen bir inşaat var, yine orada bir kooperatif rezaleti ortaya atıldı. Ve ortaya atılan kooperatif rezaletinin sonucunda, orada hem belediye çalışanlarımızdan hem de o kooperatife üye olan vatandaşlardan bir mağduriyet oluştu. Biz betona güvendik değerli arkadaşlar. O günkü genel müdür hakkında hala bir suç duyurusu yapılmadı, maalesef bulunamıyorsunuz, ama savcılık ve bakanlık soruşturmaları yürütülüyor. Ancak şunu söylemek isterim: O gün inandığımız insanlar belediyenin şirketiydi ve kontrol bizden çıktı. Bugün ortada kaybolmuş iki milyar TL'yi yine bize, Yunan'ın tapularını veren bin dört yüz otuz tane kişiyi, yeni üye olmuş bin beş yüz tane mağdurla bir mağdurlar ordusu oluşturduk. Şimdi, geçmişin bu kötü alışkanlığının devamı olarak, peki ne yapıyoruz? Otogarımızın on beş yıllık üst kullanım hakkını, ayni sermaye olarak veriyoruz. Peki, bizim yenileme vaadimizi neyle gerçekleştireceğiz? Ortada yok. İzmir otogarı maalesef rezillik içinde, çıkıntılı bir halde. Bunu belediye ile yapmamız lazım. Madem Rıfat abinin anlattığı gibi mülkiyet artık bizim sorumluluğumuzdaysa, şu ana kadar zaten eski bir yapı. Muhtemelen karot testleri yapılmalı, güçlendirme gerekiyor mu, kentsel dönüşüm anlamında sağlıklı mı değil mi? Bir deprem geçirdik. Testler yapılıp, yıkılıp yenisinin yapılması gereken bir yapıyı İZULAŞ'a devrediyoruz. Yani kontrolü, zaten zarar eden bir şirketimize ayni sermaye yapıyoruz. Şimdi o günde Hüsnü Bey'e ve birçok arkadaşımıza bu hizmet konusunda ve kooperatif süreçlerinde ciddi uyarılar yaptık. Biz siyaseti, maalesef geçmiş dönemdeki Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar tarafından yargılandık. Keşke bizi yargılamak yerine, söylediklerimizi dikkate alsalardı; bugün zatıaliniz ve belediyeniz büyük bir sıkıntıyla uğraşıyor olmazdı. Yine şatoyu, yani bu dördüncü maddede gündeme getirdiğimiz şatoyu veriyoruz. Yani şato restoranı olarak bilinen, önceki dönem başkanın konut olarak kullandığı, ama İzmir'in kıymetli bir alanını Ege Şehir Planlama AŞ'ye ayni sermaye olarak veriyoruz. Değerli arkadaşlar, kıymetli mallarımızı, ne hikmetse geçmişte tecrübelerle sıkıntılı bulduğumuz ve denetlemeden uzak olan şirketlerimize aktarmaya başladık. Bu yöntemle gidersek, daha büyük sıkıntılar doğacaktır. Bu şirketlerin nasıl yönetileceği konusunda, bu meclisin denetimi dışına çıkıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerli meclis üyeleri bunların farkındadır diye düşünüyorum. Bu nedenle açıkça soruyorum, Sayın Başkanlar, biz kentsel dönüşüm için sorduğumuzda da bunu belediye şirketleriyle yapacağız dediler. Yani anlıyoruz ki, daha çok belediyenin malları ayni sermaye yoluyla belediye şirketlerine aktarılmaya devam ediyor. Bu anlamda maalesef denetimden uzak, kontrolden çıkmış ve yarın yeni mağdurların olacağı bir yapıya dönüşüyoruz. O yönetimlerin kararlarından çıkacak negatif sonuçları da, belediyemiz karşılamak zorunda kalıyor. Kooperatiflerde olduğu gibi. Bu devirle otogar inşaatının yapılamayacağını öngörüyoruz. Meclise bir bilgilendirme talep ediyoruz. İlgili komisyon üyeleri bu noktada bilgilendirme almamışlar, sormuşlar, yapılamamış. Nasıl işletileceği konusunda net bir cevap da yok. Yani böyle bir kararı neye göre getiriyoruz? Nasıl yürüyecek? İzmir otogarı bu şekilde kötü bir durumda on beş yıl boyunca devam edecek. Bununla ilgili ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerli grup başkan vekilinden bir bilgilendirme talep ediyorum. Yani madem on beş yıllık bir ayni sermaye söz konusu, nasıl işletileceği, nasıl yürüyeceği, nasıl yenileneceği, güçlendirilecek mi? O kötü ve pis ortamdan kurtulacak mı? Hem İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'ne hem de İzmir kamuoyuna bilgilendirme yaparsanız memnun olurum' dedi.

YILDIR: HERKES BİLGİLENDİRİLECEK
CHP Grup Başkanvekili Zafer Levent Yıldır, 'Şirket yönetimlerindeki insanlarımızı geçmişte olan bir takım şeyler nedeniyle şaibe altında bırakmak doğru değil bence. Birincisi bu. Diğer taraftan tabii ki yenilenecek tabii ki bu uyarılar dikkate alınacak ve otogarla ilgili düzenlemeler gündeme gelecek ve yapılacak. Ama burada güçlendirilecek mi? Boyanacak sadece boyamayla mı yetinecek? Yoksa yeni bir otogar inşası mı söz konusu oldukça uzun çalışmalar gerektiren işler. Örneğin otogarı yıkalım mı? Yeni bir tane otogar yapalım dediğiniz anda aslında bir rezerv alan çıkarmanız, bir alan bulmanız ve orada otogar hizmetlerini aksamadan yedi yirmi dört düzgün bir şekilde yürütebilmeniz gerekir. eğer içeride birtakım düzenlemelerle otogarın arzu edilen, istenilen hizmetleri vermesi sağlanabiliyorsa bunları da bakılacaktır. Önümüzdeki süreçte bu konudaki çalışmalar sürecek ve bu çalışmalar devam ettiği ve belli bir aşa var daha açamadık. Yerde de tabii ki meclis tabii ki arkadaşlarımız, tabii ki herkes bilgilendirilecektir' ifadelerini kullandı.

KUL: BİR SAKINCA YOKTUR
CHP'li Meclis Üyesi İpek Kul, 'Sayın Hakan Yıldız'ın söyledikleri üzerine bazı konularda hukuk komisyonu olarak açıklama yapma gereği doğmuştur. Şöyle ki, komisyonda bulunan ne Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız ne de Adalet ve Kalkınma Partisi mensubu arkadaşlarımız sorularına cevap alamadı ya da muhatap bulamadı şeklinde bir yaklaşım söz konusu değildir. Konuyla ilgili tam üç defa komisyonumuza ilgili bürokratlar, hem önergenin geldiği birimden hem de hukuk birimimizden gelip tüm açık hatlarıyla birlikte gerekli açıklamaları yaptılar. Bu konuda öncelikle, farklı bir algı oluşturulmasının, konunun alelacele bir şekilde meclis gündemimize getirilmiş olması gibi bir algının önüne geçilmesi gerekmektedir. Öte yandan, bahsi geçen sermaye artırımına konu şirket zaten belediyemizin iştiraki olan şirketlerden biridir. Yani bu şirket, sanki belediyemizin hiç alakası olmayan üçüncü bir tüzel kişilikmiş gibi lanse edilmemelidir. Kaldı ki, hiçbir denetime tabi olmadığı yönündeki konuşmalar da gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü aynı belediye gibi, kendi şirketlerimiz, iştiraklerimiz de Sayıştay'ın denetimine tabidir. Dilerlerse, AK Parti grubunun talebi doğrultusunda bir İZBETON özel durumu gerçekleştirelim ve kendileri beş yıl boyunca her konuda bir oturumda düşüncelerini dile getirsinler. Biz bundan sonra bu şekilde ilerleyelim. Çünkü biz görüyoruz ki bugüne kadar gündeme gelen yatırımların büyük bir çoğunluğunda, oy çokluğuyla verilmiş kararlar bulunmaktadır. Bir belediye şirketinin sermaye artırımının, şirketin daha rahat hareket kabiliyetini sağlaması göz önüne alındığında, geçmişte henüz sonucu ortada olmayan bir örnek üzerinden bu tarz ithamlarda bulunmak ve şu anda hala görevde bulunan kişiler üzerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kurumlarını yıpratmaya çalışmak doğru değildir. Bu nedenle, eğer oy verecekseniz, lütfen geçmişteki işlemlerden örnek verilmeden, başka bir gerekçe üzerinden hareket edin ki biz bunun siyaset yapma amacı taşımadığını anlayabilelim ve bu şekilde bir kanaat getirebilelim. Konuya ilişkin olarak, zaten hukuk komisyonunda yapılan konuşmalar sonucunda buranın belediyemize, şu anda zaten İZULAŞ'a devrinin uygun olduğu yönünde bir sakınca görülmemiştir. Bu anlamda da bizim için hukuk komisyonunca oy çokluğuyla uygun bulunmuştur, bir sakınca yoktur' ifadelerini kullandı.

KİŞİLİ: CEMİL BAŞKAN'IN BEYANATI VAR
AK Parti Meclis Üyesi Dilaver Kişili, 'Levent Bey'in ve İpek Hanım'ın grubumuza yönelik sürekli olarak belediye çalışanlarının, belediye bürokratlarının ve belediyenin firmalarının, kurumlarının saldırıya uğradığına dair ithamları oldu. Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Bu konuda öncelikle Cemil Başkan'ın bir beyanatı var, onu okumak istiyorum: 'Burada kimsenin yatmasını, çalıp çıkmasını istemiyoruz. Kimsenin ihale kovalamasını ve özel hesapların olmasını istemiyorum. Bu kurum böyle bir kurum olmayacak. Benim söylediğim şey yapılmıyorsa iş bambaşka bir tarafa gidiyorsa, halen arkada film fırıldak dönüyorsa, birileri bir şekilde korunup kollanıyorsa...' ifadelerini kullandı.

Kişili'nin sözlerini bölen Meclis Başkanı İnanç, 'Sadece gündemle ilgili konuşun. Komisyon raporuyla ilgili görüşlerinizi zaten söylüyorsunuz ve dinliyoruz. Otogarın süresi bitmiş. Büyükşehir Belediyesi, yapılan sözleşme gereği otogarı geri alacak. Mesele budur. Bu konuyla ilgili sadece görüşlerinizi rica ediyorum. Söz alıp, sonra da belediye başkanımızın ya da meclis üyemizin daha önce söylediği şeylere değinmeyin. Rica ediyorum' diye konuştu.

Kişili, 'Sadece kendimi ifade edeyim, Sayın Başkan' diye konuşurken, İnanç, 'Efendim, zaten ediyorsunuz ki ama sadece konuyla ilgili rica ediyorum' dedi. Yeniden konuşmaya çalışan Kişili, 'Burada Levent Bey'in ve İpek Hanım'ın ithamları var. Hem İpek Hanım'ın konuşmasında lütfen...' ifadelerin kullanırken İnanç ise, 'Rica ediyorum, sadece lütfen' diyerek tekrar araya girdi. Son olarak konuşan Kişili, 'Ama burada bir itham var. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bürokratlarına kimse laf söylemedi' dedi.

IŞIK: DİLEDİĞİ GİBİ DEĞERLENDİRMESİ EN DOĞAL HAKKIDIR
Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık ise, 'Uğur Bey'in söylediği anlamda evet, bir dava devam ediyor. Ancak bu dava, Gaziemir'e ait mülklerin belediye şirketine aynı sermaye olarak konulduğu için değil, aynı sermaye işleminin zamanında yapılmadığına yöneliktir. Yargılama bununla ilgilidir. Buna bir açıklık getirmek istedim. Günümüz koşullarında, kurumların kendi varlıklarını dilediği gibi değerlendirmesi en doğal hakkıdır' dedi.