Büyük İnsanlık İçin: MikroRNA!

Bu hafta Nobel Ödülleri maratonu yaşayacağız. Dün ilk ödül açıklandı. İki bilim insanı, Victor Ambros (ABD'deki UMASS Chan Tıp Fakültesi) ve Gary Ruvkun (ABD'deki Harvard Tıp Fakültesi), 2024 Nobel Tıp ve Fizyoloji ödülünü kazandı.

İki bilim insanı hücrelerimizde mikroRNA adı verilen minik molekülleri keşfettikleri için bu prestijli ödülü aldılar. Bu keşif sadece vücudumuzun nasıl çalıştığına dair anlayışımızı değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yepyeni bir bilim alanı da açıyor. Dün ödül sonrası okuduğum haberlere bakılırsa yeni tedavilere bile uzanmışlar.

Yerli yabancı hekim dostlara yeniden sorduk, 'nedir bu mikroRNA?' diye… MikroRNA'lar hayatımız boyunca vücudumuzda önemli roller oynayarak tek bir hücreden çeşitli organ ve dokulara sahip tam gelişmiş bir kişiye gelişimimizi yönlendirirlermiş.

İyi ki, dünya var. Yoksa bizim memleketin meseleleri ile insanın akıl sağlığını koruması zor.

Bu moleküller, mikroRNA'lar, basitçe hücrelerimizin içindeki minik kontrolörler, vücudumuzun yapı taşları olarak düşünülebilir. DNA'mızın, kendi genetik materyalimizin hangi kısımlarının aktif olması ve hangilerinin sessiz olması gerektiğine karar vermeye yardımcı oluyorlarmış.

İnsan vücudunda çözülecek ne kadar çok şey daha var!

Bunları genlerimiz için ses düğmeleri olarak düşünün, gerektiğinde onları açın veya kapatın. Tüm hücrelerimiz baz adı verilen aynı sayıda DNA harfi içerir - yaklaşık 3 milyar tane vardır. Aslında bu minik moleküller, bu harflerden hangilerinin açık veya kapalı olduğunu, ses düğmesinin ne kadar yüksek olduğunu ve bunu yaparken kendi genlerimizin nasıl davrandığını kontrol etmeye yardımcı oluyormuş.

Buna 'gen düzenlemesi' deniyor ve çok önemli imiş.

MikroRNA'lar hücrelerin hangi hücre tipi olmaları gerektiğine karar vermelerine de yardımcı oluyormuş.Asıl noktaya şimdi geldik: Kanser ve Alzheimer ve Parkinson gibi tedavisi zor hastalıklarda da birçok rolleri var!

Büyüdükçe ve yaşlandıkça, bu minik moleküller genlerimizin aktivitesini gerektiği gibi ince ayarlayarak bizi sağlıklı tutmaya devam eder. MikroRNA'lar arızalandığında, kanser gibi hastalıklara yol açabilir, bu yüzden bilim insanları yeni tedaviler geliştirmek için bunları incelemektedir.

İlginçtir ki, mikroRNA'lar aynı DNA harflerini içeren tüm hücrelerimize rağmen vücudumuzun farklı bölümlerinin neden farklı göründüğünü ve çalıştığını açıklamaya da yardımcı olur. Bu onları hem genel sağlığımız hem de bireysel benzersizliğimiz için gerekli kılar.

Dr. Ambrosdaha önce yazdığı bir makalede şöyle demiş: 'Kendi araştırmalarımın çoğu mikroRNA'lara odaklandı ve artık hücrelerimizde bunların binlercesinin olduğunu biliyoruz, hepsi farklı. Liderliğini yaptığım ekipler, birçok farklı kanser türündeki önemlerini ve büyüme, bölünme ve kanserde meydana gelebilecek yayılma gibi farklı hücresel süreçleri nasıl kontrol ettiklerini gösterdiler. Hatta kanserde kök hücreleri uyandırmanın anahtarı olduklarını, tamamen yeni bir tümöre neden olabilen nadir popülasyonlar olduklarını bile bulduk.'

Ambros ve Ruvkun bu mikroRNA'ları minik solucanları incelerken bulmuşlar. Bu moleküllerin solucanların nasıl büyüdüğünü kontrol edebileceğini fark etmişler.

MikroRNA'ların birçok türde bulunması, evrimsel tarih boyunca ve genel olarak biyoloji boyunca önemli olduklarını gösteriyor. Daha sonra bilim insanları, insanların ve diğer hayvanların da mikroRNA'lara sahip olduğunu keşfettiler.

İyi haber şu ki: MikroRNA'ları anlamak, hastalıkları daha erken teşhis etmenin yeni yollarına ve genel olarak vücudumuzun nasıl çalıştığına dair daha derin bir anlayışa yol açabilir.

Ama henüz yolun başındayız: Bilim insanları, mikroRNA'ları veya onları hedef alan molekülleri çeşitli hastalıklar için tedavi olarak kullanmanın yollarını araştırıyorlar. Bazı mikroRNA'ların aslında kanser hücrelerini kapatmada çok iyi olduğunu, bu nedenle kendi başlarına tedavi olarak bile yararlı olabileceklerini bulmuşlar.

Bu arada unutulmasın. Geçen yıl da aynı alanda çalışan iki bilim insanı Nobel almıştı. 2023'te NobelTıp Ödülü'ne, mRNA aşı çalışmaları sebebiyle Katalin Kariko ve Drew Weisman layık görüldü.

Temel olarak, mikroRNA'ların keşfi, vücudumuzun sağlıklı kalmak için kullandığı yeni bir araç seti bulmak gibiymiş.

Nobel ödülü, bu keşfin tıp ve yaşam anlayışımız için ne kadar önemli olduğunu kabul eden bir ödül oldu. Küçük solucanlar üzerindeki öncü çalışmaları, bildiğimiz şekliyle yaşam için hayati önem taşıyan temel bir biyolojik mekanizmanın keşfine yol açması ne güzel değil mi?

Nobel ödülleri, bu keşfin gen düzenlemesi anlayışımızı nasıl dönüştürdüğünü ve tıbbi araştırma ve tedavi için yeni yollar açtığını da ortaya koyuyor. Hücrelerimizdeki küçük şeylerin bile genel sağlığımız ve refahımız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor.

Son günlerde sokaklarda gezen psikopatların, pis katillerin, 2 yaşındaki bebeği öldüren yaratıkların haberlerinden sonra 'Büyük İnsanlık' için böyle bir haber almak iyi geldi. Moralim biraz yükseldi.