EGEDESONSÖZ – AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, SONSÖZ TV'de sosyal medya platformlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Medya ve sosyal medyayı değerlendiren Bursalı, Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtladı. Dilruba'nin sokak röportajı ve Narin'in hunharca katledilmesi olaylarında sosyal medyanın aktifliğiyle ilgili görüşlerini aktaran Bursalı, kendisinin bir seyahatte yaptığı paylaşımdan (ıstakoz paylaşımını kast ederek) dolayı uğradığı saldırı hakkında da duygu ve düşüncelerini anlattı.

ARTIK TERÖR, SADECE BOMBA ATARAK OLMUYOR
Sosyal medyada yapılan eleştirilere dair Bursalı, 'Tik Tok kapatılsın diyenler var. Instagram bir ara kapatıldı ama kısa bir süre sonra açıldı. Ben Dijital Mecralar Komisyonu üyesiyim. Her şeyden önce dijital mecraları ve medyanın dijitalleşmesini reddetmek, hadsizlik olur. Bundan sonraki süreçte hem medya hem iletişim anlamında bu mecranın yükseleceği çok açık. Kimse buna yasak falan getirmiyor, bunun altını çizelim. Burada sıkıntı şu: Biz bunu gezi olaylarında gördük, biz bunu 15 Temmuz olaylarında gördük, toplumsal olaylarda görüyoruz. Bu, bir Milli Güvenlik sorunu haline bile gelebilir. Bunu biz söylemiyoruz, bunu sosyal bilimciler, siyasal bilimciler söylüyor. Artık terörü, birilerinin üstüne bomba atarak değil, sosyal medyada üzerine giderek de yapanlar var. Rekabette ve savaşlarda bile bu yöntem kullanılıyor artık. Yanlış bilgi, algı oluşturma vs. İkinci boyutu, siyaset yaparken herkes kendi penceresinden yorumunu aktarır. Önemli olan, haberin doğru olmasıdır. Yanılabilir, hata olabilir. Bu bizim hatamızdır. Kötü niyetli yapılmış, algıya yönelik olan yayınlar var ki, bunlar, kimse kusura bakmasın, milli güvenlik sorunu haline gelebilecek boyuta ulaştı. Üçüncüsü, biz insanız. Bir gazeteci, bir siyasetçi, bir kadın olarak (ıstakoz paylaşımını kast ederek) hep eleştirildik. Hata yaptım demekten de yüksünen birisi değilim. Hata insana mahsustur. Siyasetçi, hata yapmaya müsaittir. Düşmez kalkmaz bir Allah. Ben demiyorum ki, her şeyimiz doğru! Burada önemli önce niyettir. Niyetiniz iyi olsa bile hata yaptığınızda özür dilemesini bilmelisiniz. Yaptığınız eylemden öte sizin kadınlığınız üzerinden saldırı yapılıyor. Ben bu saldırıya çok uğramış birisiyim; fikrimi eleştirin. Hatta bana, bilmiyorsun kardeşim, bile diyebilirsiniz. Ama benim ölmüş annem üzerinden, benim ölmüş babam üzerinden ya da benim kadınlığım üzerinden belden aşağıya bana saldıramazsınız! Eskiden gazeteci olarak göz önündeydim, bugün siyasetçi olarak göz önündeyim. Başka bir özelliğim yok. Kamuya mal olmuş bir isim olduysak, eleştiriye açık olmamız gerekir, çünkü o eleştiriden faydalanmamız gerekir. O eleştiri, beni zenginleştirir. Üslup çok önemlidir. Hakaret etmeden, küfretmeden eleştirelim. Hata yapan bir kadın bir erkek olduğunu varsayarsak, kadına yapılan saldırı ve hakaretlerin daha acımasız olduğuna bizi izleyen herkes hak verecektir.'

5 milletvekili hakkındaki dokunulmazlık fezlekeleri Meclis’te 5 milletvekili hakkındaki dokunulmazlık fezlekeleri Meclis’te

ŞİRKET KENDİNİ DENETLEMİYORSA, O ZAMAN DEVLET DENETLER
Sosyal medya platformlarının durumunu değerlendiren Şebnem Bursalı, şu açıklamalarda bulundu:

'Siz burada gazetecilik mesleğini layıkıyla yapıyorsunuz, verginizi ödüyorsunuz. Ya öteki taraftakiler? Senin kazandığının milyon kat fazlasını kazanıyor, ama üç sene önce çıkardığımız yasa sayesinde vergi ödemeye başladı bunlar. Sosyal medya hesabının merkezi neresiyse o ülkeye vergisini ödüyor ama söz konusu Türkiye olunca, ödemiyor! Öyle bir keyfiyet yok! Benim ülkemde faaliyet gösteriyorsan, Türkiye'de de vergi ödeyeceksin! Sosyal medya platformu olarak, hem de o platformlar üzerinden para kazananları kast ediyorum. Allah daha çok versin ama lütfen kazancınızın vergisini Amerika'da, İngiltere'de nasıl veriyorsanız, Türkiye'de de verin. Yaptığımız çalışma buna yöneliktir. Bir; kazancının vergisini ödeyeceksin. İki; içerik meselesi önemlidir. Yüzümüzü kızartan yayınları hepimiz görüyoruz. Bunlar cehaletten mi oluyor, o başka bir konu. Biz mesela Tik Tok'çuları dijital mecralar komisyonuna davet ettik, geldiler. Sorularımıza cevap verdiler: Bizim kendi içimizde bir filtreleme sistemimiz var. Tehlikeli kelimeleri filtreliyoruz, dediler. Doğru ama direkt o kötü kelimeleri söylemiyor, o anlama gelen kelimeleri söylüyor. Bu hem milli güvenlik anlamında zafiyet olabilir, ajanlığa kadar gider; hem de genel ahlakı da olumsuz etkileyebilir. Biz öne çıkmış insanlar bir şey söylediklerinde hop, hemen cezası geliyor. Fakat bazı insanlar edep yerlerini açıyor, bunlar ta aylar sonra gündeme geliyor. Bunun sebebini şöyle açıkladılar. Siz tanınmış birisi olduğunuz için sizi izleyenler arasında sevmeyenler varsa, onlar hücuma geçiyor. Aynı anda 100 kişinin aynı anda, aynı konuda şikayet etmesi gerekiyormuş. Sıradan bir hayatı olan insanların yaptıkları çok uzun zaman sonra görünecek de, şikayet edilecek de, cezalandırılacak! Sonuç alınıncaya kadar izleyen izliyor. Peki ne yapalım, Tik Tok'u kapatalım mı? Biz AK Parti olarak yasaklara karşıyız. Varoluş ve çıkış misyonumuz budur. Ama tabii ki denetimi olacak. Devlet, benim adıma denetleyecek. Amerika'da ne yapılıyorsa, burada da yapılacak. Tik tok, Çin merkezli bir platform ve Çin'de yasak! Burada bir yasaklama yok ama şirketin kendisi öncelikle iyi denetleyecek, denetleyemiyorsa, o görevi devlet yerine getirecek. Terör ve terörist, sosyal medyayı çok kullanıyor. Reklamını yaparak sempatizan topluyor. Bunun adı ister PKK olur, ister bir başka ülkenin örgütü olur. Benim gözümde hepsi aynıdır, çünkü hepsi insanlık için büyük bir tehdittir.'

HALA 1980 DARBESİNİN ANAYASASI İLE YÖNETİLİYORUZ
Milletvekili Şebnem Bursalı, anayasa değişikliği ve erken seçim konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

'Şu kadarını söyleyeyim, hala 1980 darbesinin Anayasası ile yönetiliyoruz. O zaman yüzde 95'in üzerinde kabul görmüş bir anayasa ama o dönem belki böyle bir anayasa gerekliydi. Sonrasında anayasanın pek çok maddesi değişti. Bırakın anayasayı, yönetim sistemi değişti. Gömlek zaten dardı, daha çok daraldı. Kervan yolda düzülür düzülmesine de bazı aksaklıklar, yaşadıkça ortaya çıkıyor. En geniş mutabakatla bir anayasanın gerekliliği ortadadır. Anayasa, toplumsal akittir. AK Parti istedi, bu yasa değişti, anlayışıyla bu iş olmaz. Hiçbir zaman bu anlayışta olmadık. Muhalefetin de katkı koyacağı bir sürecin başlamasını arzu ediyoruz. 3,5 yıl artık seçim yok. O yüzden kimsenin acelesi de yok.'

ÖZGÜR ÖZEL, CUMHURBAŞKANI ADAYI DEĞİLİM DİYOR, AMA…
'Erken seçim konuşuluyor. Maşallah CHP kendi içlerinde çok adayları var. Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayı. Ekrem İmamoğlu'nun zaten aday olduğunu biliyoruz. Özgür Özel her ne kadar ben aday değilim dese de aday olacağını düşünüyoruz. Hangi genel başkanın gönlünde yatmaz cumhurbaşkanlığı… Sonuçta siyaset iddia üzerine yapılır. İstediği kadar diliyle cumhurbaşkanlığına aday değilim desin, kalbinden istiyor. Kemal Kılıçdaroğlu da yıllarca olmayacağım, olmayacağım, dedi sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı adayı oldu sonuçta. Eğer erken seçim olacak olursa, bizim adayımız belli. Erken seçim olursa, Sayın cumhurbaşkanımızın bir dönem daha aday olması söz konusu olacak. Cumhur İttifakı ortağı sayın Devlet Bahçeli'nin 2028'de Sayın Erdoğan aday olmalı diye açıklaması var. Fakat CHP'de kimin aday olacağı belli değil. Bu arada ne ülkenin gündeminde bir erken seçim var, ne halkın böyle bir beklentisi var. Bu bir siyasi söylemdir. CHP'nin kendi tabanına yönelik bir söylemidir. Mansur Yavaş'ın sitemlerini hepimiz dinledik. Konuşma sırası krizi yaşandı. Diyor ki, ben onunla eşitim, Ekrem İmamoğlu ile eşitim. Konuşma yapacağını ona önceden söylemişsiniz, bana 5 dakika önce konuşma yapacağımı söylüyorsunuz! Bu olacak iş mi, diyor. Aynı şeyi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da söylemeliydi.'

CHP'NİN BİZİ DOĞRU TAKİP ETTİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİM
Şebnem Bursalı, CHP'nin tüzük kongresinde yapılan değişiklikleri de değerlendirdi:

'CHP de üç dönem kuralı getiriyor. Oysa bunu ilk biz getirdik. AK Parti'nin kuruluşundan bu yana üç dönem kuralı var. Bu kural hem milletvekili seçimlerinde hem de belediye başkanlığı seçimlerinde uygulandı. Gençlerle ilgili aldıkları karara gelince… O da bizim tüzüğümüzde olan bir şey. Bu anlamda CHP'nin doğru takip ve tespit yaptığını söyleyebilirim.'