Sözlük anlamına bakarsanız, kongre, herhangi bir konuyu görüşmek üzere toplanmak demektir. Peki, siyasi parti kongreleri neden yapılır? İlçe, il yöneticileri ve delege seçimi için.
Herhangi bir konu görüşülür mü? Yok, hayır, uzun zamandır kongreler köşe kapmaca toplantısının ötesinde bir anlam taşımaz.
Kongreleri ile en fazla gündeme gelen parti, şüphesiz ki, CHP'dir. Buna pozitif bakanlar, diğer partilerde demokrasi yok ki, CHP'de hiç olmazsa parti içi demokrasi var da bu yüzden bu tartışmalar oluyor diyebilir. Bu açıklamanın gerçekle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Sadece teselli ve avunmaya yarar.
Tek parti döneminde CHP Kongreleri günlerce bazen de bir hafta sürebiliyordu. Çünkü kongre kavramının tanımındaki gibi, bazı konular görüşülüyordu. Ülke sorunları, parti politikaları vb.
Yetmişli yıllarda da CHP kongreleri ile gündemdeydi ama yine yenileşme ve yeni politikalar ön plandaydı.
Yığınsal göçlerin belli bir doyuma ulaşması, kentsel rantların dağıtımının karakter değiştirmesi, yerel yönetimlerin bunda oynadığı rolün önemli hale gelmesi ve belediyelerin istihdam kapasitesinin artmasıyla birlikte, siyaset yozlaşma yönünde ciddi ve de kalıcı bir şekilde tarz değiştirdi.
Son dönemlerde kongreler, bırakın ülke ve şehir sorunlarını, politikanın bile konuşulmadığı bir mecraya döndü. İlçe ve il kongreleri, politika üretme platformu değil de, genel merkez ve parti içi karar vericilerle bağlantı kurma aracına dönüşünce, profesyonellerin en fazla yoğunlaştığı mecralar haline geldi.
Uzunca bir süredir kongre sürecine yansıyan ekipleşmeler de, politik yorum farklarından değil de, belediye başkanı, mezhepçilik, bölgecilik ve parti içi güç odaklarına göre oluşmaktadır. İzmir'in birçok ilçesinde olduğu gibi, belediye başkanları yerel iktidar gücünü ve olanaklarını kullanarak kendi seçmenini, delegesini, ilçe yöneticisini seçmektedir.
Kongrelere yansıyacak olan ekipleşmeler, politik yorum farkından değil de kişisel ve grupsal profesyonel hedefler doğrultusunda gerçekleştiği için, politika ve şehir açısından anlamsız yarışmalar gerçekleşmektedir. Bu yüzden de bir süredir AKP ve MHP örneklerinde gördüğümüz gibi, CHP kongrelerde de, adayı tek'e indirmek çabası ve baskısı oluşmaktadır.
Geçen dönem Deniz Yücel'in İl Kongresinde çok çarpıcı bir şekilde bunu gördük. Düşünün ki, İzmir'de iktidar olan bir parti İl Başkanını delegelerin üçte birinin oyu ile seçilebilmişti. Bu ciddi bir meşruiyet krizidir.
Bu dönemde de benzer örnekleri görüyoruz. Tek adaylı seçimlerde katılım çok düşük olduğu gibi, sandık formaliteye indirgenmiş durumda. Adeta belediye başkanları ilçe başkanı atamaktadır.
Öte yandan ikili yarışın gerçekleşebildiği kongrelerde de yine politikadan ziyade, parti içinde ağır suçlamalar ve ithamlar dikkat çekmektedir.
Üzerinde pek durulmayan çok önemli bir gözlemden söz etmek isterim. Kongrelere delegelerin bile tamamı katılmıyor, oysa ki delegeler ötesinde parti üyelerinin ve seçmenlerinin bile ilgi göstermesi gerekmez mi?
Katılım ve heyecan düşük olduğu gibi, kongrelerin içeriği de ciddi düzeyde zayıflamış durumda. Parti içi kavgada bu kadar ağır bir şekilde birbirlerini suçlayan ve itham eden profesyonellerden, ülke ve şehir sorunlarını tartışmasını bekleyebilir miyiz?
Seçimlerden bu yana muhalefet seçmeni büyük bir hayal kırıklığı ve öfke yaşıyor ve hatta oy verdiği partisi ve adayları hakkında ciddi soğuma duygusuna sahip. Kongrelerde bunlar tartışılmaz mıydı mesela?
Maalesef böyle bir imkan yok artık. Partiler ve siyaset oyunu profesyonellerin etkinlik alanına döndü. Seçmenin kutuplaşması ve adeta oyunun çantada keklik görülmesi de bunda etkili olmaktadır.