Bozkurt işareti, futbol ve siyaset…

Spor sadece spor değildir diye bir önerme vardır ve bu önerme spor ile ilgili birçok olayda doğrulanır. Çünkü spor sadece bedensel bir faaliyet ve yarışma ya da rekabetin ötesine taşan bir sosyal olgudur.

Spor, bir sosyal olgu olarak sportif faaliyetin ötesinde etkilere sahiptir. Seyirlik ve görsel yanı, ticari ve sermaye hareketleri ile ilişkisi, fanatizm ve ideolojik etkileri ve daha birçok açıdan spor sektördür ve sosyal, siyasal ve ekonomik değişkeler ile ilişkisi olan bir faaliyettir.

Diğer değişkenleri bir tarafa bırakıp, milliyetçilik ideolojisi ve siyasal etkileri konusu başlı başına bir konudur. Son günlerde yine bunun somut bir örneğini yaşadık. Daha doğrusu çok defa yaşadık ama son olay daha etkili oldu.

Avrupa Futbol Turnuvası'nda Türkiye ile Avusturya milli takımları arasında oynanan maçta, milli futbolcumuz Merih Demiral'ın kurt işareti yaparak tribünleri selamlaması, sadece ulusal değil, uluslararası kamuoyu gündeminde tartışmalara yol açtı.

Ülke gündeminde de kamuoyunun siyasi görüşlere göre bölünmesine neden oldu bu bozkurt selamı. Ayıplayanlar ve eleştirenler, 'Bu milli maç, sen ne diye bir siyasi partinin sembol işaretini kullanıyorsun' itirazında bulundurlar. Sahiplenenler ise, milli değerlere uygun buldular ve hatta bazıları, sadece MHP'nin selamı değil iddiasını etkisiz kılmak için, Atatürk'ün montajlanmış bir fotoğrafını da paylaşıma soktular.

Bozkurt işaretinin doksanlı yıllardan itibaren MHP tarafından kullanılmaya başlandığı ve daha öncesinde bozkurt sözü ve sembolü pek çok kitap ve filmde kullanılsa da bir partiye ait kullanımı olmayan bir işaretti.

Sembolik etkileşim kuralları açısından bir işaretin niçin kullanıldığı kadar ne anlaşıldığı ile de ele alınması gerekiyor.

Aynı durum kısa bir süre önce Amed Sporlu futbolcu, Deniz Naki'nin sahada zafer işareti yapması olayında da yaşanmıştı. Milliyetçi gruplar bunun PKK'ya ait bir işaret olduğunu ileri sürerek linç kampanyası başlattılar. Oysa ki dünyanın her yerinde kullanılan evrensel bir işarettir zafer işareti ve yüz yıllık geçmişi bulunmaktadır.

Zafer işaretini Amed Sporlu değil de Trabzon Sporlu bir futbolcu kullansaydı aynı tepki gelecek miydi? Sanmıyorum. Yani nerede ve nasıl kullanıldığı, ondan çıkarılacak anlamı da belirliyor.

Milliyetçi ideoloji spor ve özellikle futbol üzerinde kendini üretme alışkanlığına sahiptir. Bizde de Avrupa'da da bu böyle. Futbol mücadelesi adeta başka/düşman uluslara karşı mücadele olarak algılanır. Oysa bugün milli takımların kadrolarına baktığınızda belli bir etnik gruptan ziyade, çok etnili bir yapı ortaya çıkar.

Türk kökenli futbolcular defalarca Alman veya başka bir milli forma ile Türk Milli takımına karşı oynamıştır. Alman, Fransız ve İngiliz takımında, Alman, Fransız ve İngiliz kökenli futbolcu sayısı bir hayli azdır artık.

Ancak milliyetçi ideoloji bundan da rahatsız olduğu gibi yine de bir spordaki rakibi düşmanlaştırmaktan yanadır.

Bozkurt işaretinden dolayı, Türk Milli takım futbolcusu Merih Demiral'a UEFA tarafından verilen iki maç men cezası da, Amed Sporlu futbolcu, Deniz Naki'ye Türkiye Futbol Fedarasyonu tarafından verilen ömür boyu men cezası da ağırdır. Çünkü politiktir.

Bozkurt işareti Türkiye'yi birleştirecek bir işaret değildir. Bunu Kemal Kılıçdaroğlu'nun da özel bir durumda kullanması bu gerçeği değiştirmez. Çünkü radikal milliyetçi ve şiddet eğilimli grupların sembolü haline gelmiş bir işarettir.

Ancak UEFA'nın verdiği bu ceza, milliyetçi tepkileri çığ gibi yükseltici bir etki de yapmıştır. Nitekim Bolu Belediye Başkanı anında bu futbolcunun heykelini dikmeyi önermiştir. Taraftarlar da milliyetçi duygular bunu gerekçe bilerek, Hollanda maçında adeta 'Kahpe Bizans'a karşı bir tepki olarak tribünlerde bozkurt işareti yapmışlardır.

Futbolda adalet yoktur. Çünkü toplumda da adalet yoktur. Spor ve futbol, ideolojik bir aygıta dönüşme potansiyeli olan bir olgudur. Çünkü sadece spor sahasında değil, mücadele milyonlarca taraftar kitlesi tarafından sürdürülmektedir.