Yerel Yönetimler

Bornova Belediye Başkanı Eşki, Egedesonsöz'e konuştu: Büyükşehir’i istiyorum ama…

Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Egedesonsöz’ün sorularını yanıtladı.

31 Mart Seçimleri'nde ilçesinde zafer kazanan ve başkanlık koltuğuna oturan Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, 6 aylık görev sürecinde yaşadıklarını gazeteciler Fatih Yapar, Mehmet Karabel, Ender Aldanmaz, Muhittin Akbel ve Oktay Güçtekin'e anlattı.

Başkan Eşki, ilçedeki altyapı ve üst yapı çalışmaları, belediyenin mali durumu, yönetim anlayışı ve siyasal hedefleri konusunda mesajlar verdi.

Röportajda en dikkat çeken nokta ise Eşki'nin geleceği ile ilgili yaptığı değerlendirme; 'Henüz 38 yaşındayım, tabii ki Büyükşehir Belediye başkanı olmak isterim. Ama bunu 5 yıl sonrası için diyemem. Bunu söyleyecek seviyeye henüz gelmedim. Ben gelirsem, en iyisini yaparım, noktasında değilim. Bu sözü, Bornova için söyledim; ben gelirsem, en iyisini yaparım, dedim. Bu konuda da mütevazı olmayacağım, günde 20 saat çalışıyorum. Daha iyisini yaparım diyen varsa, ona da hodri meydan derim. Hedefim, Bornova'da görevime tekrardan devam etmek'

CEMİL BAŞKAN, BÜYÜKŞEHİR MECLİS'TE BANA SÖZ VERMEDİ
Bornova Belediye Meclisi oturumlarının olduğu gün, Özel Kalem'in kesinlikle randevu almadığını, başkan yardımcıları ve eşinin o gün tatlılar, börekler getirerek motive etmeye çalıştığını ve Büyükşehir Meclisi'ne üç ay gitmediğini anlatan Başkan Eşki, şu değerlendirmelerde bulundu:

'İtiraf ediyorum; Bornova Belediye Meclisinin olduğu günlerde Özel Kalem, kesinlikle randevu almıyorlar. Başkan yardımcılarım, eşim, meclis günlerinde ben ne istersem yapıyorlar! Çok sevdiğim tatlılar, börekler getiriyorlar. Gerginliğe gerek yok, mesajları akıyor. O psikolojiyle meclise giriyorum.

Büyükşehir meclislerine gitmiyorum; gitmeme sebebim de şu: Cemil Tugay başkanımızın yüzüne de söyledim; mecliste üç kere söz istedim; birinde Cemil başkan söz vermedi, Torbalı antik kentte yaptığımız toplantıda AK Parti grubu, Filistin ile ilgili bir karar alınacak ve bir hadis okudular. O hadisi de eksik okudular. Ben doğrusunu söyleyecektim ve cevap verecektim. 5 kez el kaldırdım, 3'ünde görmediyse, 2'sinde gördü ve söz vermedi. Ben de tavırlı bir şekilde meclisi terk ettim. Basın, bürokratlar orada. Ben söz istediğim halde söz alamazsam, yarın Büyükşehir bürokratları benim telefonlarıma bakmazlar. Kızdığım konu buydu. Cemil başkana söyledim bu durumu, bir yanlışlık olduğunu söyledi. Daha sonra, Karşıyaka ile ilgili bir eleştiri gelmişti, Büyükşehir, Karşıyaka'yı kayırıyor şeklinde... Yıldız Ünsal başkanımız öyle olmadığını anlatıyor; Grup Başkanvekili Levent Yıldır da anlatıyor. Büyükşehir'in, Karşıyaka'nın kendilerini savunmalarına gerek yok. Söz verilseydi, Karşıyaka'ya pozitif ayrımcılık yapılmadığını, Karşıyaka'nın İzmir'in güzide bir ilçesi olduğunu, ne yapılsa azdır, oraya yapılan yatırımları destekliyorum, diyecektim. O durumda Karşıyaka'yı tüm ilçelerin savunması gerekirdi. Burada da Altan İnanç ağabey söz vermedi. Gidiyorum Büyükşehir Meclisi'ne, 3 saat, 4 saat öyle oturuyorum. Ben o 3-4 saati kazanayım diye sabahın 6'sında kapıya çıkıyorum. Gidip de mecliste en verimli olacağım zamanı boşa harcayamam. İki kelam etmeyeceksem, orada oturmamın da bir anlamı yok. Bu gerekçelerle üç ay boyunca Büyükşehir meclislerine gitmedim.

CEMİL BAŞKANIN GEZİ İLE İLGİLİ HAKARETLERE İZİN VERMEM DEMESİ GEREKİRDİ
Büyükşehir Meclis üyemiz var Mehmet Çıtak, o ısrar etti. Özel Kalem müdürümüz ısrar etti ve geçen meclise katıldım. Cumhurbaşkanının uygulamalarını eleştirebilirim ama Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirim söz konusu olamaz. AK Parti'nin Genel Başkanı aynı zamanda. Ona ancak sizin genel başkanınız laf söyleyebilir. Meclis üyesi olmak da hiç kimseye, ana muhalefet partisinin genel başkanına laf söyleme hakkını vermez. Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'a yol verdi, gibi ifadeler hiç hoş değildi. Orada film koptu. Orada tepkimi ortaya koydum. Bugün olsa yine aynı tepkiyi verirdim. AK Partili Hakan Yıldız, meclisi terk etmekle tehdit etti. Gezi ile aynı cümleleri kurdu ve müdahale edilmedi. Ben de buna sinirlendim, kalktım, gittim. Orada Cemil başkanın; kusura bakmayın, terk ederseniz terk edin, ama Gezi ile ilgili hakaretlere izin vermem demesi gerekirdi. Daha sonra CHP Genel Merkezinden gelen eğitimle ilgili metni Hacer Taş okurken, AK Partililer buna tahammül edemeyip dışarı çıktılar. Adalet ve Kalkınma Partili üyelerin parti disiplinine olan bağlılığı kadar bizim Gezi eylemine saygımız yok mu? Onlar dışarı çıktıktan sonra, Gezi bizim onurumuz, demek şov işidir. Gezi'ye hakaret ettikleri zaman bir kadın belediye başkanı masaya vurup Gezi'ye laf edemezsin, demesiyle, genç bir erkek belediye başkanın tepki vermesi aynı şey değildir. Dolayısıyla Meclis'teki grubun büyük bir zafiyeti var. Kamuyu yönetirken, siyasi bir kamu kuruluşu yönetirken, ilkelerden taviz vermemek gerekiyor. İlkeli olmak gerekiyor. Bir şeyi eleştirecekseniz, eleştirmeniz lazım. Ben eleştirirsem, ne derler, dememek lazım. Genel Başkanımız İzmir'e geldi, Bornova'da açılışlar yaptı, Gezi mağduru, halen hapiste olan Tayfun Bey'in annesinin babasının evini ziyarete gitti. Ertesi gün Gezi'ye hakaret edenlere sesini çıkarmazsanız, bu olmaz. Ertesi gün Gezi'yi ezerseniz, hakaret edenlere sessiz kalırsanız, bu doğru bir hareket olmaz. Büyükşehir başkanının umurunda olmalı Gezi. Böyle bir süreçte kazandığından daha çoğunu kaybedersin. 40 AK Partilinin, bozkurt işareti yapan bir futbolcunun heykeliyle ilgili önergeyi gündeme aldırması, ayıp bir durumdu bence.'

TOPLUM TEVECCÜH EDERSE, İSMİNİZ PARLARSA, İZMİR BÜYÜKŞEHİR'E ADAY OLARAK İSMİNİZ KONUŞULUR
İzmir Büyükşehir Belediye başkan olacağı şeklinde değerlendirmeler üzerine açıklama yapan Bornova Belediye Başkanı Eşki 'Çalışırken toplum teveccüh ederse, isminiz parlarsa,38 yaşında Bornova Belediye Başkanı olmuş kimi koyarsanız koyun, İzmir Büyükşehir'e aday olarak ismi konuşulur. Demek ki Bornova'da insanlar emeğinizden ve çabanızdan memnun ki, sizi daha iyi yerlere layık görüyorlar' dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu konuda mütevazı olmayacağım. Ben çalışkan, sözünü tutan belediye başkanı olmak istedim. Ben İzmir'e geleli 20 yıl oldu. Kendimin dışında benimle aynı soyadını taşıyan kızım ve eşim var. Bir başka hanede Eşki soyadı yok İzmir'de. Fakir sendikacının oğlu olarak İzmir'e üniversite öğrencisi olarak gelip, Bornova gibi ekonominin, siyasetin, eğitimin, sporun kalbinin attığı 500 bin nüfuslu bir ilçede belediye başkanı olmam, emeğin dışında büyük bir şanstır. Ben kadere inanan biriyim. Bu anlamda yaradanın beni biraz kayırdığını düşünüyorum. Ben bu görevi çok istedim, görevi isterken de kendi kendine söz verdim. Bu görev bana nasip olursa, gerekirse 24 saat hiç uyumadan çalışacağım, hakkını vereceğim, dedim. Geçmişte gördüğüm çok kötü örnekler vardı. O kötü örnekler sayesinde ne yapmamam gerektiğini gayet iyi biliyordum, ne yapmam gerektiğini de vatandaşlarla yaptığım görüşmelerde iyi öğrendim. Ben iki yere karşı kendimi sorumlu hissediyorum; bir tanesi, vatandaşlarımızdır. İkincisi de benim aday olmamda, başkan olmamda emeği olan İlçe Başkanım Ertürk Çapın'dan genel başkanım Özgür Özel'e kadar, ismimim altında imzası olan herkese karşı sorumluluğum var. Vatandaşlara karşı sorumluluğumu yerine getirmek, benim arkamda duran kişilere mahcup olmamak ve bu göreve tesadüfen gelmediğimi kanıtlamak için çok çalışıyorum. Bornova Belediye Başkanlığı görevini en iyi şekilde yapacak kişi olduğuma inandığım için yola çıktım ve bunu kanıtlamaya çalışıyorum. Çalışırken de toplum teveccüh ederse, isminiz parlarsa,38 yaşında Bornova Belediye Başkanı olmuş kimi koyarsanız koyun, İzmir Büyükşehir'e aday olarak ismi konuşulur. Demek ki Bornova'da insanlar emeğinizden ve çabanızdan memnun ki, sizi daha iyi yerlere layık görüyorlar.'

TABİİ Kİ BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI OLMAK İSTERİM AMA BUNU SÖYLEYECEK SEVİYEDE DEĞİLİM
'Benim hedefim nedir, diye soracak olursanız; Bornova'nın bir şanssızlığı var. Herkes gelip bir dönem bu ilçede belediye başkanlığı yapıyor. İki dönem üst üste belediye başkanlığı yapan kimse yok. Benim kafamda, ilk 5 yılda, ikinci 5 yılda neler yapmak gerektiğini biliyorum. Bornova'da olmaktan, Bornova'da çalışmaktan mutluluk duyuyorum. Başkanlığımın henüz 6'nca ayındayken benim, Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyorum, demem, abesle iştigal bir durum olur. Henüz 38 yaşındayım, tabii ki Büyükşehir Belediye başkanı olmak isterim. Ama bunu 5 yıl sonrası için diyemem. Bunu söyleyecek seviyeye henüz gelmedim. Ben gelirsem, en iyisini yaparım, noktasında değilim. Bu sözü, Bornova için söyledim; ben gelirsem, en iyisini yaparım, dedim. Bu konuda da mütevazı olmayacağım, günde 20 saat çalışıyorum. Daha iyisini yaparım diyen varsa, ona da hodri meydan derim. Hedefim, Bornova'da görevime tekrardan devam etmek.

4 yıl önce benim evde oturuyorum, Cem abi, siyasi danışmanım Cenker ve çok yakın arkadaşım Ulus. O zaman ben teşkilat şemasını çizdim. Cem abi, sen başkan yardımcısısın, şu şu müdürlükler sana bağlı olacak. Cenker, yine siyasi danışmanım olacak. Cem abi, ben bunları yazarken içinden, 'Yazık, çocuk kafayı yemiş' demiş. İl başkanlığımızda yıllarca sekreterlik yapmış bir Pınar ablamız var. Ben o zamanlar İl Gençlik kolları yönetimindeydim. Pınar ablanın zehir gibi bir kafası vardı, tüm ilçe başkanlarının telefonlarını ezbere bilirdi. Gençlik kollarının, kadın kollarının herkesin telefonunu ezbere bilirdi. Bir gün Pınar ablaya dedim ki, abla bilgisayar gibi bir kafa var sende. Eğer 2024'te belediye başkanı olursam, seni özel kalem müdürü yapacağım. Pınar abla; Ömer çok konuşma, hadi şuradan bir bardak su getir, boğazım kurudu, dedi bana. Bugün Pınar abla, özel kalem müdürüm. Kamil Bey zamanında bana bir araba tahsis ettiler. İyi şoför değildim, bir de şoför verdiler. İleride belediye başkanı olacağım, onu makam şoförüm yapacağım, Ufuk'u verin, dedim. Ufuk bugün makam şoförüm. O günlerde ne dediysem, ne söylediysem, neyi öngördüysem, hepsi ayağı yere basan şeylerdi.'

DEFAATLE DAVET ETTİM BORNOVA'YA AMA BAŞKAN TUGAY İLÇEMİZE HİÇ GELMEDİ
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile ilişkilerini de anlattı:

'Bornova'da iki büyük projemiz var, biri TIR garajı, diğeri de motokurye parkı. Cemil Tugay başkanıma, gel başkanım, buraları beraber gezelim, dedim. Açılışı yaptığımız gün, bakan beyle randevusu vardı, gelemedi. Defaatle davet ettim Bornova'ya ama Başkan Tugay ilçemize hiç gelmedi. Cemil başkanımla ilişkimiz, iki belediye başkanının resmiyeti seviyesinde. Ne Büyükşehir Belediye başkanımızla, ne herhangi bir ilçe belediye başkanımızla, çatışma, kavga, sorun içerisinde olmam. Ben kendi işime odaklandım. Bornovalı vatandaşlarıma nasıl hizmet verebilirim, onun derdindeyim. Kurultay, kongre süreçlerinde ekiple hareket edeceğiz. Genel başkanımızın işareti doğrultusunda hareket edeceğiz. En yakın arkadaşlarımız da olsa, bu işaretin doğrultusunda hareket etmedikleri takdirde, kongre sürecinde onlardan ayrı duracağız. Gençlik kolları seçimleri, bizler için güzel bir röntgen oldu. Ne yapacağımızı çok net biliyoruz.

İLÇE BAŞKANIM, CEMİL BAŞKANIMIZDAN RANDEVU İSTEDİ, ONA DA DÖNÜŞ OLMADI
Büyükşehir bürokrasisiyle sürekli temas halindeyim ve hiçbir sorun yaşamışlığımız yok. Büyükşehir, beni şu konuda engelliyor, diyeceğim bir konu dahi yok. İZSU'nun devasa bir altyapı yenileme çalışması yapılıyor Bornova'da. İletişim anlamında sıkıntı çektiğim hiçbir yer olmadı. Cemil Başkan, Bornova Belediyesi'ne henüz gelmedi. Kendisini ağırlamayı çok isterdim. İlçe Başkanım, Cemil Başkanımızdan randevu istedi. Ona da dönüş olmadı. İlçe başkanımızın sitemini Cemil başkanımıza ilettim. Aziz Kocaoğlu'ndan sonra alıştığımız bir durum var; ilçe belediyeleri Büyükşehir ile kavga etsin, biz de bundan nemalanalım, diyen çok önemli bir kitle var. Benim kavgaya ihtiyacım yok. Buranın kongre sürecinde de doğal liderimiz Ertürk Çapın'dır. Biri, ben Ertürk Çapın'ı kongrede yenerim deyip bayrağı alıyorsa, yolu açık olsun.'

GÖNLÜMDEKİ CUMHURBAŞKANI ADAYINI, BENİ BİLENLER BİLİR!
Kamuoyunda CHP'nin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik tartışmalara da değinen Başkan Ömer Eşki, Büyükşehir Başkanı Cemil Tugay'ın 'Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı olmalı' açıklamasının yanı sıra Ekrem İmamoğlu ile fotoğraf veren başkanlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başkan Eşki, şunları söyledi:

'Beni tanıyanlar, benim gönlümden hangi adayın geçtiğini bilir. Yeniden ilan etmeme gerek yok. Siyasetin ötesinde de tarz itibariyle de gönlümüzde kimi yakıştırdığımızı beni bilen bilir. Bir ilçe belediye başkanı olarak, ben şu kişiyi Cumhurbaşkanı adayı görmek istiyorum deme hakkını kendimde görmüyorum ama adayımız belli. Başka bir şey söylememe gerek var mı? Cemil Bey'in açıklamasına yorum yapamam. İlçe belediye başkanlarının İstanbul yakınlaşmasını, İzmir siyasetinin şanssızlığı olarak düşünüyorum. İzmir'in siyasi öncülük yapma konusunda insanların arayışları varsa, bunu özgüvensizlik olarak değerlendiriyorum. Benim, gittiğim kişiye bir katkım olmayacaksa, niye gideyim ki... Ben de gidip Ekrem İmamoğlu ile fotoğraf çektirip paylaşabilirim. Doğum günlerimiz aynı gün. Birbirimizi arayarak doğum günlerimizi kutladık. Ekrem İmamoğlu adı cumhurbaşkanı adayı olarak konuşuluyor. Ekrem Bey, vergiyle boğuşuyor, hükümetle boğuşuyor, bir sürü projeyle uğraşıyor. Bu durumda Ekrem Bey'e, gel beni kayır, demeyi; senden güç alayım demeyi çok doğru bulmuyorum. Benim ona katmaya çalıştığım katkılar var, ben sahada çalışıyorum. Ama ben parti içinde ondan tarafım, bundan tarafım, denecek gün değil, bugün. Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerel seçimlerdeki başarısını daha ileriye taşımak için sokaktaki vatandaşla ilgilenilecek bir gün. Benim de yakın arkadaşlarım Ekrem Bey'e gittiler, neden gittin, demiyorum ama oraya gittiğiniz zaman, ona bir katkınızın olması lazım.'

DEĞİŞİMİN KARŞISINDA OLMANIN GETİRDİĞİ İZMİR KIFAYETSİZLİĞİ VAR
İzmir siyasetiyle ilgili görüşlerini de anlatan Başkan Ömer Eşki, 'İzmir'in, CHP Genel Merkez yönetiminde tam bir ağırlık oluşturmamış olması, İzmirli Cumhuriyet Halk Partili siyasetçilerin ayıbıdır' ifadesini kullandı. Ankara eksenli CHP yönetiminin, artık Ankara ve İstanbul gruplarınca yürütüldüğüne öne süren Başkan Eşki, kendi jenerasyonuna bu konuda çok büyük sorumluluk düştüğüne vurgu yaptı:

'Parti içi kurultay sürecinde İzmir delegasyonunun büyük bir baskıyla değişimin karşısında olmasının getirdiği bir İzmir kifayetsizliği var. Eğer İzmir'den hatırı sayılır bir destek verilseydi, gidip de Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun yanında durulsaydı, partinin 4 Kasım'ı 5 Kasım'a bağlayan gece Özgür Özel genel başkan seçildikten sonraki kurgulanmasında İzmir'den isimler daha çok söz sahibi olabilirdi. Murat Bakan, her şeye rağmen değişim dedi, Genel Başkan yardımcısı oldu. Aynı şekilde Deniz Yücel bir tavır ortaya koydu, sözcü oldu. Bu vekillerimiz kurultaya giderken heybelerinde 20-25 delegenin desteğiyle gitselerdi, orada planlama aşamasında isim belirlemek daha farklı bir şey olurdu. İzmir, bunun eksikliğini yaşıyor. Bundan sonraki süreçte bizim jenerasyonumuz, kongre bazlı konuşmuyorum, siyaset bazlı konuşuyorum; üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmak zorundadır. Örgütten gelen, Cumhuriyet Halk Partisi siyasetini temsil eden başkanlar olarak bizlerin, bize duyulan güvenin karşılığını vermemiz gerekiyor. Hiç kimse merak etmesin; o güveni de fazla fazla veririz. Parti, daha önce Ankara ağırlıklı yönetiliyordu. 20 MYK üyesinin 10'u Ankara'dan çıkardı. Daha sonra İstanbul eksenine doğru kayma oldu. Partinin yönetimi, Meclis'te Özgür Özel'in yanında duran grupla İstanbul siyasetini yöneten grup arasında ortaklaşa gidiyor. Buralardan çok önemli figürler çıktı; mesela Veli Ağbaba, Gökan Zeybek gibi... Bunun dışında gençlik kollarından yetişen Ulaş Karasu gibi, Ensar Aytekin gibi arkadaşlar da etkinleşti. Burada İzmir'in temsil edilmediğini söylemek hata olur. Ancak İzmir'in ağırlığı noktasında temsil edilmediği çok nettir.

İZMİR'İN CHP GENEL MERKEZİ'NDE TAM BİR AĞIRLIK OLUŞTURMAMIŞ OLMASI, İZMİRLİ CUMHURİYET HALK PARTİLİ SİYASETÇİLERİN AYIBIDIR
Manisa'da yüzde 57, İzmir'de yüzde 50'deydik. İzmir'de çok tepkisel bir Cumhuriyet Halk Partisi uçuşu vardı. İzmir yıllar boyunca AK Parti iktidarına karşı direnmiş sembol bir kenttir. İzmir de giderse, bu ülkede yaşanmaz karamsarlığının yaşandığı süreçler geçirdik. Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'i istiyorum, dedi. İzmir her defasında AK Parti'ye karşı duruş sergiledi, başarıyla direndi. Rahmetli Deniz Baykal'ın bir sözü vardı; İzmir, Türkiye gibi olmayacak, Türkiye İzmir gibi olacak, şeklinde. Bugün, işte o günleri yaşıyoruz. İzmir, bu anlamda verdiği büyük mücadelenin çok altında temsil ediliyor. Ancak İzmirliler, hemşehri olarak gördükleri, Bornova'da okumuş, yaşamış birinin CHP Genel Başkanı olması, belki İzmir halkını manen rahatlatıyor olabilir. Ama İzmir'in CHP Genel Merkezi'nde tam bir ağırlık oluşturmamış olması, İzmirli Cumhuriyet Halk Partili siyasetçilerin ayıbıdır. Bunun bugün boşluk halinde hissediliyor olmasının telafisi de, bundan sonra Cumhuriyet Halk Partili arkadaşların yetenekleriyle alakalıdır. Bizim gibi partinin gençlik kollarından yetişen arkadaşların sorumluluğundadır. Bunlar, yani bizler, İzmir'i hak ettiği şekilde temsil ettirmekle mükellefiz.'

MÜDÜRLERDEN SADECE BİRİNİ DEĞİŞTİRDİM
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, göreve geldikten sonra sadece bir müdürün istifasını istediğini, geçmiş dönemden diğer müdürlerin görevlerine devam ettiğini belirterek kadro istikrarının önemine dikkat çekti.

Eşki şunları söyledi:

'Her belediyenin içinde problem var. Bizde de var. Ama çözülmeyecek problemimiz yok. Kadroyu kurarken, birbiriyle uyumlu olabilecek isimlere dikkat ettim. Bugüne kadar ekip içerisinde sözlü bir münakaşa dahi olmadı. Tam aksine, şu şöyle olursa daha iyi olur, diye birbirlerine yardımcı oluyorlar. İç düzenle ilgili doğru bir kadro kurduğumu düşünüyorum. Ben göreve başladığımda birim müdürlerinden sadece birini değiştirdim, diğer arkadaşların hepsi geçmiş yönetimden gelen arkadaşlar. Değişim de şundan oldu. Sırf bir karar için ekstra meclis yapacaktık. O kararın meclis gündemine alınmasını unutan bir müdür arkadaşımız oldu. Bu olaydan sonra, İnsan Kaynakları'nı aradım, ben belediyeye gelmeden istifasını versin, dedim. Ben müdür değiştirmeme politikasını tercih ediyorum. Neden böyle davrandığımı, basit bir gözlemle ifade etmek isterim. Olgun Atilla başkanımız döneminde 6 kere Kültür Müdürü değişti. Ben Kültür Müdürlüğünde çalışıyordum, eşim de etkinlik müdürüydü. Her gelen müdüre önce işi anlatıyoruz. Belediyemizin en önemli etkinliklerinde biri, 9 Eylül'de Belkahve'de yapılan törenlerdir. Eşim, her 9 Eylül'ü başka bir müdürle karşıladı. Müdüre bu törenlerin nasıl olduğunu anlatıyoruz. Sonra, müdür, tamam, geçen yıl nasıl olduysa, aynı şekilde devam edelim, başımıza iş almayalım, yaklaşımında oldu. Bir önceki müdürle çalışıyor olunsaydı, üzerine şunu da ekleyebiliriz derdi en fazla ve törenlerin nasıl olacağını anlatarak vakit harcamazdık. Beş defa, 'Aman risk almayalım, ilk defa yapıyoruz, dikkatli olalım' dendiğinde, üstüne bir şey koyamıyorsunuz. Belediye başkanları, bir dönem yetmiyor, ikinci dönemde de görev almalıyım dedikleri gibi müdürlerin de iki yılı görmeleri lazım. Mesela Park Bahçeler Müdürü, bir sene budamayla ilgili sorun varsa, öbür sene o sorunu yaşatmaz. Bu süreklilik, adam yetiştirme imkanı da tanıyor. Sürekliliğin kurumsal hafıza ve gelenek oluşturma anlamında da önemli olduğunu düşünüyorum. Bir ahlaksızlık, yolsuzluk ya da bir arkadaş ben müdürlük yapmak istemiyorum demedikçe, aynı kadroyla yolumuza devam edeceğiz.'

MAZBATAYI ALDIM, BELEDİYEYE GELMEDEN ATAMALARI YAPMIŞTIK
Bornova Belediyesi'nde çalışırken, Belediye Başkanı olan Ömer Eşki, bunun avantaj ve dezavantajlarıyla ilgili şunları söyledi:

'Avantajı şu oldu; belediyeyi, belediyedeki işleyişi tanımak için hiç zaman kaybetmedim. Ben mazbatayı aldım, daha önceden Cem Arıkan ağabeyin başkan yardımcısı olacağı belliydi; Barbaros Taşer ağabeyin başkan yardımcısı olacağı belliydi. Hangi birimlerin, hangi başkan yardımcısına bağlanacağı da belliydi. Mazbatayı Evka 3'te aldık, bandoyla Cumhuriyet Meydanı'na geldik, saygı duruşunda bulunduk. Telefon ettim, insan kaynaklarına ve ben belediyeye gelinceye kadar tüm atamalar yapılmıştı ve direkt işe başladık. Avantajımız, belediyeyi tanımak için zaman kaybı yaşamamak oldu. İşten kaçan adamın, nasıl işten kaçtığını biliyorum. Dezavantajı da şu: Bizim Ömer olursak, bu iş olmazdı. Benim daha önce ağabey dediğim kişilere yine ağabey diyorum, o başka. Başkan yardımcım var, abla diyorum. Bu hitapla kurumsal düzeni bozduğumu düşünmüyorum. Arkadaşların rahat davranmalarını sağlamaya çalışıyorum. Ama başınızın arkasından vurup, naber lan, diyecek abes kişiler de var. O esnekliği, o mesafeyi iyi ayarlamak lazım.'

MECLİS ÜYESİ ARKADAŞLARA YOĞUN PROGRAM KOYMAYA BAŞLAYACAĞIZ
Meclis grubuyla sorun yaşamadığını ancak olası bir krizi, başlamadan bitirmeyi hedeflediğini anlatan Ömer Eşki, 'Meclisteki arkadaşların çoğu, siyasetten arkadaşlarım. Çok büyük çoğunluğunla gönül bağımız var. Bugüne kadar bir sorun yaşamadık; bundan sonra da sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Arkadaşların bana şöyle bir eleştirileri olabilir; ben kendi alanlarında çok güçlü bürokratlar getirdim. Bürokratlarımla sahada çok aktifiz. Benim de hatam olmuş olabilir, o görevlerin bir kısmını meclis grubuna kaydırmamı talep edebilirler. Bu konuda kendimi de eleştiriyorum. Meclis üyesi arkadaşlarla daha yoğun mesai programı koymaya başlayacağız yakında. Kriz olmadan, gereken adımları atacağım.'

ÖNLEM ALMAZSAK, TASARRUF YAPMAZSAK, SIKINTIYA DÜŞERİZ
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, belediyenin bütçesinde şu an bir sıkıntı yaşanmadığını, ancak tasarruf yapmak, önlem almak zorunda olduklarını söyledi:

'Cumhuriyet'in 100. yılını geride bıraktığımız bir dönemde Kent Lokantalarına ihtiyaç duyulması, ekonominin durumunu ortaya koyan bir durumdur. Pek çok belediye maaş ödeyememe durumuyla karşı karşıyadır. Geçmişten de sorunlu belediyeler aldıkları için bunlar anlaşılabilir. Bornova Belediyesi'nde böyle bir risk yok. Bornova'da, belediyemizle ilgili gerçeğin ötesinde bir algı var. Ekonomimiz, bütçemiz kötü diyemem ama şu gerçeği de söylemem lazım. Aralık ayına kadar idare ederiz de önlem almazsak, tasarruf yapmaz, gereksiz giderleri törpülemezsek, sıkıntıya düşeriz. Çünkü gelirler hep sabit, fakat giderler sürekli artıyor. Bornova Belediyesi'nin gelirlerini artırabileceği çok fazla kanalı var. Bu anlamda, zabıta, imar, ruhsat, yapı kontrol, mali işler ekiplerini sahaya sürdük. Bornova'da pek çok yer işgal altında. Oralardan büyük miktarda ecrimisil alınabilir.

AYAKKABICILAR SİTESİ'NDE 2 BİN DÜKKANIN RUHSATI YOK, YA RUHSATLANIR YA DA YIKILIR
Bornova'da binlerce dükkan ruhsatsız. Örneğin, Ayakkabıcılar Sitesi'nde 2 bin dükkanın ruhsatı yok. 3. Sanayi'de 350 dükkanın 300'ü ruhsatsız. Aman esnafa dokunmayalım, onu üzmeyelim, mantığıyla hareket edilmiş ve bugünlere gelinmiş. Böyle bir dünya yok! Belediye olarak sanayi sitelerinin çöpünü topluyorum, hurda aracıyla, ağaçların budamasıyla uğraşıyorum. Arkadaşlar sanayide yaklaşık 200 dükkanı ruhsatlandırdılar. Ruhsatlandırmanın ardından tabela vergisi, çöp vergisi de gelmeye başlayacak. Ayakkabıcılar sitesindeki o dükkanları ya ruhsatlandıracağız, ya da yıkacağız.

DELİKANLIYSAN O CADDEYE GİR DEDİLER, GİRDİM
Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal ile ben, Bornova 555 Sokak'ta aynı evde oturduk. O sokak, spotçular sokağı olarak bilinir. O sokakta dolaştık, sosyal medyada paylaştık, bir yorum geldi. Yüreğiniz yetiyorsa, Bornova Çarşı'ya girin! Ertesi gün ekiplerimiz Bornova Çarşı'ya girdi. Yine yorum geldi; Kemalpaşa Caddesi de Bornova'da! Delikanlıysan, o caddeye de gir! Ertesi gün de oraya girdik. Yine yorum yazmış yurttaşımız; artık diyecek bir şey yok, yolunuz açık olsun. Zabıta, bir gün Çarşı'ya girdi, 48 dükkandan 24'ünün ruhsatının olmadığını tespit etti. Zabıta müdürümüze, acıma, dedim; ne gerekiyorsa yap! Hepsi ruhsatlandırıldı, gerekli cezalar kesildi ve şimdi ben oradan geçerken, başkanım nasılsınız, iyi misiniz, bir çayımızı için, diyalogları yaşıyorum. Adam 27 yıldır kahvehane işletiyor, ruhsatı yok. Her şeyi istiyor, yol getir, altyapı getir, parkı sula ama belediyeye hiç katkısı yok. Küçük bir çay ocağına da giriyoruz, Türkiye'nin en büyük ihracatçı firmalarından CMS'ye de giriyoruz. Point'e de girdik, Forum Bornova'ya da... Bankalara da girdik.

48 ÖZEL BANKA ŞUBESİNİN RUHSATI YOKMUŞ
İlçemizdeki 48 tane özel banka şubesinin ruhsatı yokmuş. Ruhsat harcını 300 bin liraya çıkarmıştık. Zabıta, bankalara her gün gitti. Nasıl ki bankalar, kredi borcumu ödemediğimde beni arıyorlar, anamı, babamı arıyorlar. İki gün sürmedi, tüm banka şubeleri ruhsatlarını aldılar. Büyük firmaların kullandığı yerlerimiz var. Adam zaten orayı kullanıyor. Geçenlerde sattık birini, 62 milyon liraya. İhalede verdikleri rakam da beklentilerimizin üstünde bir rakamdı. İyi niyet çerçevesinde gelip doğru iletişim kuranlara her türlü kolaylığı sağlarım. Bu şekilde gelir artırıcı çalışmalar yapıyoruz.'

MUSTAFA İDUĞ DIŞINDAKİ ESKİ BAŞKANLARLA GÖRÜŞÜYORUM
Bornova'nın eski belediye başkanlarıyla görüşüp görüşmediğiyle ilgili soruya, Başkan Eşki şu yanıtı verdi:

'Mustafa İduğ dışındakilerle görüşüyorum. Onunla zaten bir dava sürecimiz var. Mustafa İduğ için 'enkaz bıraktı' diyemem. Ama başka sorunlarımız oldu. Olgun başkan, giderken 11 kişiyi işe almıştı. Olgun Atilla hakkında ağza alınmayacak sözler söyledi Mustafa İduğ... Ne namussuzluğunu bıraktı, ne şerefsizliğini... Kendisi giderken, 80'den fazla adam aldı. Hırsızlık, namussuzluk, şerefsizlik olarak gördüğünüz şeyin sen 7-8 kat fazlasını yapıyorsan, bu olmaz. 80 kişiyi işe aldığı dönemde 70 milyona araç almaya çalışıyordu Mustafa İduğ... Aldıkları adamların bazıları da sabıkalıydı. Onlarla sorun yaşamam için özellikle seçilmiş gibiydi. Korkmam için öyle yapıyorlardı. Ben de; Ömer, Allah'tan başka kimseden korkmaz, dedim; alkış tufanı koptu.Onun açtığı dava için takipsizlik kararı verildi. Benim için, şeref yoksunu, ifadesini kullanmıştı. Benim açtığım dava kabul edildi, devam ediyor. Onun dışında, Olgun Atilla, Kamil Okyay Sındır başkanlarımla iletişim halindeyim. Allah rahmet eylesin, Sırrı ağabeyi çok severdim'

SOSYAL YARDIM İŞLERİ, GEÇTİĞİMİZ BEŞ YIL BOYUNCA, BORNOVA TARİHİNİN EN KÖTÜ DÖNEMİYDİ
'Kent Lokantalarında yemek vermenin bedeline gelince... Üç yerde Kent Lokantası var ilçemizde. Boşta olan, verimli çalışmayan birkaç personeli oraya kaydırdım. Bunu kar olarak görüyorum. Günde 3 bin kadar yemek vereceğiz. 250 kadarını dışarı çıkamayan, evde yemek yapamayacak durumdaki insanlarımızın evlerine götürüyoruz. Bu yemek işinin bize maliyetinin olmadığını düşünüyorum. Dört çeşit yemek 50 lira. Evlere götürülen yemekler ücretsiz. Bütçemizi genel itibariyle sarsacak bir durum yaratmayacağı görüşündeyim. Bu iş için kimseden yardım almadık. Çünkü Bornova Belediyesi ile çok sorunlu kurumlar vardı, onlar yardım amacıyla katkı koymak istediler, kabul etmedim. Bu konuda seçiciyiz, bu tür yardımlarda bize hep destek olan bir kimya şirketi vardı. O firma, kamu yararına çok sayıda destek vermiş. Başımın üstünde yeri var. Zabıta gitmiş, sorun var; o firma, biz Kent lokantasına yardım edelim, derse ona itiraz ederim. Geçmişte bu tür sosyal dayanışma çalışmalarında firmaların yardım ettikleri yazıldı, çizildi. O firmalar, Mustafa Bey'in arkadaşlarıydı, belediyeye bir katkı koyduklarını düşünmüyorum. Ellerinde işe yaramayacak şeyler varsa, onu da belediyeye vermişlerdir. Sosyal yardım işleri, geçtiğimiz beş yıl boyunca, Bornova tarihinin en kötü dönemiydi. Yok gibiydi adeta. İnsanlara küçük koliler içerisinde yardımlar gitti, ama o kolilerdeki ürünlerini yarısı ancak kullanılmıştır, gerisi çöpe atılmıştır. Sağlıklı bir yardım yoktu.'

İRFAN BAŞKANIN DÜŞÜNCESİNİN HAYATA GEÇECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal'ın, Karşıyaka'dan, Bornova'dan, Konak'tan bazı alanların Bayraklı sınırları içerisine alınması düşüncesi hatırlatılan Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, 'İrfan başkanımızın bu düşüncesinin hayata geçeceğini düşünmüyorum. İrfan başkan bunu gündeme getirdi ama bu, belediye başkanlarını da aşan bir durumdur. Direkt vatandaşı ilgilendiren bir durum söz konusudur. İnsanlar yaşadıkları ilçenin değişmesini, firmalar da adreslerinin değişmesini çok da istemezler. Bu nedenle, Bayraklı sınırlarının genişletilmesinin mümkün olduğunu düşünmüyorum' dedi.

BORNOVA, DEPREM KONUSUNDA ÇOK BÜYÜK BİR RİSK ALTINDA DEĞİL
30 Ekim depreminin vurduğu yerlerden biri olan Bornova'da kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Başkan Eşki, yerinde dönüşüme karşı olduğunu dile getirdi. Bornova'nın pek çok yerinin sağlam zemine sahip olduğunu öne süren Eşki, deprem konusunda çok büyük bir risk altında olmadıklarını ifade etti:

'Bornova Kentsel dönüşümü olumsuz etkileyen iki sorun var; birisi imar affı, diğeri de inşaat maliyetlerinin yüksekliği. Bunların dışında dönüşümü olumsuz etkileyen bir şey yok. İnşaat maliyetleri bu kadar yüksek olmasa, imar affıyla kaçak yapılar resmiyet kazanmış olmasa, bu iş çok hızlı ilerleyebilirdi. Bornova'da o kadar küçük sokaklar var ki, çöp arabası giremiyor. Orada kentsel dönüşüm yapmadan temizlik sorununu çözemezsiniz. Kentsel dönüşüm olmadan trafik problemini çözemezsiniz; altyapıya doğru dürüst müdahale edemezsiniz. Yerinde dönüşüme ben kesinlikle karşıyım. Yerinde dönüşümle, sorunlu binaları yenilemiş olursunuz, o kadar! Ada bazlı dönüşümün önündeki en büyük engel, yüksek inşaat maliyetleri ve imar affıdır. Olası bir depremde ne kadar binamız yıkılır sorusuna gelince.. Bu konuda bir envanter çalışması başlattık. Bu çalışmanın raporunu görmeden bir şey söyleyemem. Bornova'nın kuzeyindeki Kızılay, Evka 4, Evka 3 Atatürk mahalleleri oldukça sağlam bir zemine sahip. Ova olan Çamdibi, Altındağ bölgesinde çok katlı bina yok. Altındağ'ın üst bölgesindeki mahallelerin zemini de sağlam. Kazım Dirik mahallesi de kayalık. Oradan aşağıya indiğinizde, Bayraklı ile aynı zemine sahip olan Özkanlar'a giden bir bölge var, orası çok kritik. Arkadaşlar da zaten o bölgeden çalışmalara başladılar. Bornova, çok büyük bir tehdit altında değil ama bilimsel olarak ne yapmamız gerekiyorsa, onu yapacağız.'

NAMAZ KILARIM; YAŞAM TARZIMI HİÇ SAKLAMADIM
Sabah namazını kıldıktan sonra işe başlayan, ayetlerden, hadislerden örnekler veren, bu özellikleri nedeniyle de çok konuşulan Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, 'Bu benim yaşam tarzım' dedi. Amacının, bunları yaparak politik malzeme üretmek olmadığının altını çizen Eşki, şu görüşlere yer verdi:

'Sabah namazı kılmayı, politik malzeme yapmak isteyen, her gün saat 05'te kapıya çıksın, göreyim. İçinizde yoksa, o saatte kalkıp namaza gidemezsiniz. Kızım 8 yaşında. Bünyamin hoca var, bizim oradaki camide. Kızımı 4 yaşından beri tanır. Sabah namazına kızımla gidiyorum. Kendimi bildim bileli, sabah namazlarını kılarım. Öğrencilik yıllarımda Mevlana mahallesinde oturdum, orada Namık Pamukdede hocamız vardı. Antiemperyalist bir adamdı. Onun vaazları çok hoşuma giderdi. Her salı günü Doğanlar pazaryerinde pazar, dualarla açılır ve Namık hoca dua okur. Bu benim yaşam tarzımdır. Yaşam tarzımı hiç saklamadım. Atatürk milliyetçisiyim. Camiye de CHP rozetiyle gitmişimdir. Bunların da birbiriyle çatıştığını düşünmüyorum. Neysem, oyum. İnsanlar, camide bir CHP'li başkan görmeye alışık değiller ama Bornovalılar, sabahın 5'inde bir belediye başkanı da görmemişler. Her tarafa İmam Hatip okulları açanlar, çocuklarını katolik okullarına, Amerikan, Alman okullarına gönderiyorlar. Ben öyle biri değilim.'