Bir erkek gittiğinde...

'Kadınlar gittiklerinde arkalarında büyük boşluklar bırakır' demiş yazar...

Ve eklemiş:

Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde 'yetim-öksüz' kalan çok olur...

Mutfaktaki dolap...

Perdeler...

Kavanozun içindeki eski düğmeler...

Özenle saklanmış küçülmüş giysiler...

Dolap diplerindeki kurdeleler...

Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar...

Yetim kalmıştır artık tabaklar...

Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların...

Sık sık boynunu büker 'sarıkız'...

O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz...

Değerini kimse anlayamaz, krom hac tasının...

Balkon artık sessizdir...

Koridor kimsesiz...

Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında...

Bir ağır işçi...

Bir temizlikçi...

Bir bakıcı...

Bir bahçıvan...

Bir muhasebeci ve bir yürek...

***

Ya bir erkek gittiğinde ne olur?..

Merak ediyor musunuz!..

Peki...

Onu da ben yazayım o zaman...

BİR ERKEK GİTTİĞİNDE...

Bir erkek gittiğinde...

Yatak odası suratını asar...

Gıcırdayan karyola susar...

Perdeler değişir ilk önce...

Ardından da saçlarının rengi...

Diş macunu sıkılmaz ortasından...

Düşen küller de olmaz...

Yanmaz koltuklar, halılar...

Toplanazsın sağdan soldan çorap teklerini...

Bir erkek gittiğinde...

Banyodan gelen şarkılar susar...

Evde bir tek kedi miyavlar...

Musluklar patlar...

Asvalyalar atar...

Bir erkek gittiğinde...

Verirsin gömleklerini, ceketlerini...

Üç beş mandala ya da mavi bir plastik kovaya...

Yakarsın küvette fotoğraflarını...

Hıçkıra hıçkıra...

Bir erkek gittiğinde...

Çilingir sofrası kurulmaz balkonda...

Etler pişmez mangalda...

Oturursum tek başına, salonun tam ortasında...

Ütü yaparken koklayacağın atlet de kalmaz elinde...

Biter...

Alnına konan öpücükler...

Küser...

Dudaklarının kıvrımındaki gülücükler...

Bir erkek gittiğinde...

Küfürler öksüz kalır...

Öfkeler yetim...

Ama merak etme!..

Yalnız kalmasın, o erkek gittiğinde...

Annen gelir yatıya, haftada dört beş gece...

Bir erkek gittiğinde...

Rüyaların siyah beyazdır...

Hayallerin gri...

Yastıklar taş kesilir...

Yorganlar buz...

Bir erkek gittiğinde çok şey gider aslında...

Evdeki on kilide bedel bir bekçi gider...

Bir asker...

Bir tesisatçı...

Bir hamal...

Bir patron...

Bir işçi gider...

Ve bir erkek gittiğinde...

Elinde sadece televizyonun kumandası kalır...

Bir de tencerede onun çok sevdiği yaprak sarması...