Mezuniyet, karneler, eğitim yılının bitişi, yaşamın bir bölümünün bitişi ile yaşamın başka bir bölümünün başlangıcını simgeler. Bugün, minikler anaokulunu bitirirken ilkokula, ortaokullular liseye, liseyi bitirenler birkaç ay sonra üniversiteye başlayacaklar. Yıllar hızla geçip giderken, okulda geçirilen günler hoş bir anı olarak belleklerde yaşayacak...
Okulda geçen yıllarda öğrencilere akademik kazanımların yanında birçok yaşam değerini de öğretmek gereklidir. Aslında, yaşamın gerçek anlamı da bu değerler üzerine kurulu. Yaşamda en önemli mal varlığınız olan kişisel itibarınız, onurunuz, empati, dürüstlük, yüreklilik, adalet, düşüncelilik gibi değerlerde gizli…
Bu değerler ışığında seçilen hayat yolunda yalnızca kişi kendi çıkarını, menfaatini düşünmek yerine, karşısındakini de düşündüğü ve kolladığı zaman çok güzel sonuçlar, mutluluklar getiriyor hayat karşımıza… Yaşam birbirinden kopuk bireylerin yalnızca kendini kolladığı değil, tersine herkesin birbirine bağlı olduğu bir dünyada, bir toplumda bireylerin diğerlerini de düşündüğü ölçüde mutlu olduğu bir düzlemde yer almakta…
Bir eğitim yılını daha bitirirken, binlerce öğrenci liseden, ortaokuldan, ilkokuldan, hatta anaokulundan mezun olup, bir anlamda bir kapıdan geçip, diğer kapıya doğru yönlenirken, diğerleri de yaz tatiline çıkarken, ben bu yazımda Carlos Castenada'dan bir paylaşımda bulunmak istedim. Kendi okulumdan mezun ettiğim öğrencilerimle paylaşımlarda bulunurken, başka okullardan mezun olan öğrencilere de bir mesaj, bir dilek yollamak istedim…
'Neyi alırsan al, milyonlarca şeyin içinden seçmiş olursun onu. O nedenle, bir yola salt bir yol olarak bakmayı unutma sakın!
Tuttuğun bir yolu bırakmak istersen, bırak gitsin; hiçbir şey bağlamasın seni orada kalmaya!
Bu türden bir açıklığa kavuşmak için düzenceli bir yaşam sürmelisin. İşte ancak o zaman bir yolun yalnızca herhangi bir yol olduğunu anlayabilirsin; yüreğini dinleyip yolunu bırakmakla ne kendine ne de başkalarına yüzkarası getirmiş olmayacağını bilirisin.
Ama bir yolda kalma ya da ondan cayma kararını, korkunun ya da doymazlığın etkisiyle verme. Bütün yolları araştır, incele. İstediğin kadar dene onları. Sonra da şu tek soruyu sor kendine…
Ancak çok yaşlı birisinin sorabileceği bir sorudur bu. Ben gençken velinimetim bana bir gün bunu anlatmıştı; ama kanımın kaynadığı o dönemlerde pek anlamamıştım ne dediğini. Şimdi anlıyorum. Sana da söyleyeyim:
Bu yolda yürek var mıdır? Tüm yollar özdeştir; bir yere götürmezler. Çalılılardan geçen ya da çalılıklara götüren yollar.
Diyebilirim ki kendi yaşamımda çok uzun yollardan geçtim; ama bir yere varmış değilim. Velinimetimin sorusu anlam taşıyor şimdi.
Bu yolda yürek var mı? Varsa eğer, o yol iyidir; ama yoksa, yok bir yararı…Her ikisi de bir yere götürmez adamı; ama birinde yürek vardır, öbüründe yoktur.
Birinde eğlenceli, sevinç dolu bir yolculuk yaparsın; üstünde yürüdükçe onunla bir olursun. Öbürü seni doğduğuna pişman ettirir. Biri sana güç verir, öbürü köreltir… '
Kısacası; yaşama daha derinlerde bir yerden bakmak, yürekle bakmak, sevgiyle, iyi duygularla ve her zaman çıkarınızı değil, onurunuzu, saygınlığınızı düşünmek, çoğa sahip olmak yerine güzele sahip olmayı ve verici olmayı öne koymak... Bu yolla güçlenmek, güçlü olmak, körelmemek...
Tüm güzelliklerin, iyi duyguların her zaman tüm çocuklarımız ve gençlerimizle olması dileklerimle, iyi bir yaz tatili dilerim…