Beş yıl önce bugünlerde bir paylaşımımı gördüm, Facebook anılar bölümünde. 'Gün boyunca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı duyumları paylaşıldı. Tunç Soyer, Murat Bakan, Kamil Okyay Sındır ve Tuncay Özkan sırasıyla aday oldular…'
Bugünlerde de isimleri değiştirmek kaydıyla durum aynı. Buğra Gökçe kesin gibi, Tunç Soyer DEM ve Alevi teşkilatları ile bastırıyor, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu bayağı önde, Karşıyaka Belediye Başkanın şansı yüksek. Topuklu Efe ve Muharrem İnce sırasını savmış gözüküyor.
Aynı durum ilçe belediye başkan aday adayları için de geçerli. Mülakat sonucunda Genel Merkeze bildirildiği söylenen üç ya da dört isimin kimler olduğu, kimden dinlediğinize göre değişiyor ama hiçbiri diğerini tutmuyor.
Önümüzdeki on beş, yirmi gün daha sürecek bu söylentiler ve de pazarlıklar.
Bir yöre derneği/federasyonu başkanı arkadaşım ile sohbet ettim dün. Siz Tunç Soyer için imza mı verdiniz, diye sorunca, 'hocam öyle değil o' dedi. Tunç Bey bütün yöre ve inanç derneklerine bir yemek verdi. Biz de katıldık. Ben biraz geç gittim. Masalarda bir kağıt dolaştırıldı. Herkes imzaladı. Biz de imzaladık. Sonra ne olduğunu öğrendim ama geri de çekmedim.
Ben Tunç Soyer veya bir başka adayı birey olarak desteklemeni eleştirmiyorum diye açıklama getirdim. Her yurttaşın hakkı bu. Ama yöre ve inanç derneklerinin kuruluş amacı belli. Siyasi mücadele değil ki. Ayrıca yöre ve inanç dernekleri şu anda şu veya bu adayı desteklediğini açıklarken, üyelerini temsil edebilir mi? İzmir'de yaşayan bütün Erzincanlılar, Tunceliler, Malatyalı veya Sivaslılar dernek başkanının tercihini benimsemek zorunda mıdır?
Haklısın hocam ama siyaset böyle yapılıyor maalesef diye dertlendi. Yöre ve inanç dernekleri kuruluş gerekçesinden çok bu işlerle ilgileniyor. Ben Çorumlu, Sivaslı ve Erzincan kökenli bazı arkadaşlarıma konuyu sordum, üye oldukları yöre derneklerinden farklı tercihler bildirdiler. Alevi derneklerine üye olan seçmenler için de aynı durum geçerli.
Sonra Ankara'da genel merkezden edindiği kulis bilgilerinden söz etti. 'DEM İzmir'den bir ilçe istiyormuş, Aleviler en az üç ilçede aday bizden olmalı diyorlarmış…vb'
DEM bir siyasi parti. Siyasi pazarlık veya ittifak yapması, doğal bir durum. Ama inanç ve yöre dernekleri için aynı şey geçerli değil. Bu durum yeni ayrımcılıklar yani bizden ve bizden olmayanlar şeklinde tanımların iyice yerleşmesine neden oluyor.
Yöresi ve inancı sayesinde avantaj elde eden kişiler arttıkça bu kültürel bölünmenin siyasete yansıması ve siyasette kalite erozyonu kaçınılmaz hale geliyor.
Kimliği, inancı, dili, cinsiyeti ne olursa olsun, bunlar yüzünden dışlanmak da ve bunlar nedeniyle ayrıcalık talep etmek de doğru değil.
Kültürel çeşitlilik bir zenginliktir. Her dil ve inanç, aynı ülkede ayrı bir dünya. Ancak bunlar ayrıcalık talebi aracına dönüştüğü ölçüde Cumhuriyet ve yurttaşlık ideali aşınmaktadır.