Bin yıl

Gerek hükümet üyeleri gerekse gaztipler bin yıl sürecek denilen sürecin on yılda bittiğini büyük bir zafer sarhoşluğu ile ilan ettiler.
Gerçekten bitti mi?28 Şubatı post modern darbe olarak görenler için evet bitti. Bitmeliydi. Daha doğrusu hiç olmamalıydı. Demokrasiye inanan herkes bu görüştedir bu temennidedir bu dilektedir.
Halkın iradesi ile iktidara gelmiş bir partinin zorla alaşağı edilmesi, o partiden ziyade halkın iradesine saygısızlıktır.
Fakat iktidara gelen partininde halkın değerlerine, toplumun kırmızı çizgilerine saygı göstermesi, toplumu geri görürecek eylemlerden kaçınması, dahası ileri götürecek yapının oluşumuna katkı koyması gerekir.
Yaratılan mahalle baskıları ile örtünmeyi yaşam biçimi haline getirmeye çalışan, eğitimden bütün anladığı imam hatip okullarından geleceğin kadrolarını yetiştirmek olan, şeyhlerin, tarikatların, cemaatlerin gidişatı yönlendirmesine önayak olan bir iktidardan gelecek beklemek hayalden öteye gidemez.
Şeyhine dokunmak için izdiham yaratan gruplar nasıl bir gelecek vaadedebilir ki. Olsa olsa teokratik baskıcı totaliter bir yapının temelleri atılır.
Okullarında felsefe mantık okutulmayan, öğrencilerinin enerjilerini matematikten çok din derslerine harcayan bir toplumun gelişmesi olanaklı olmadığı gibi böyle bir toplumun dış tehditlere karşı korunması, dahası gelişmişlik seviyesine ulaşması da mümkün değildir.
Laisizmi saf dışı eden bir anlayıştan demokrasi kahramanlığı beklemek de her halde bize özgü düşünce tarzı olsa gerekir.
Demokrasinin yalnız kendi görüşünde olanların diğerlerini altedebilme mücadelesi olarak algılanması halinde ondan da söz edilmesi mümkün değildir.
Elbette 12 Mart’’lar, 12 Eylül’’ler, 28 Şubat’’lar bitmelidir.
Ancak mücadele hukuk, demokrasi, laisizm ve insan hakları mücadelesi ise bin değil on bin yıl sürecektir.
Doğal olan da budur’…
Bir şiir.

İzmir

Geceleri Ege’’dir İzmir’’in
Bahçeleri Akdeniz
Turunç kokar Gümüldür yamaçları
Kemalpaşa’’da kiraz
Bir zeytin görürsen yol kenarında
Eylen biraz
Yapraklarında hüzün
Dallarında barış
Körfezin gerdanına
Yarım ay gibi serilen
Karanlığın önüne
Bent bent duvar duvar örülen
Mesele memleket ise
Mesele bayrak ise
Mesele hürriyet ise
Bir yay gibi gerilen
Şehir’…
Sevdalar kara sevdadır
Dostluklar sıkı bu şehirde
Ve her akşam
Denize verdiklerinden güneşi
Yakamoz yudumlayıp
Şarkı söylerler
Okaliptus yapraklarında
Bornovada canı yansa bir akasyanın
Palmiye yas tutar karaburunda
İzmir çukurunda
Bostanlı vapurunda
Martılara gevrek atıp
Bir cigara yakmaktır hayat
Bu kadar basit bu kadar rahat