Hukuk sistemimize bir hançer gibi sokulan özel mahkemelerin işleyişini düzenleyen hükümler öylesine sinsice düzenlenmiştir ki özel hakimlere ceza vermekten başka şans bırakılmamıştır.
Kara propogonda değil bu, gerçeğin ta kendisi.
Somut bir olaydan hareket ederek gelin mevzuatı birlikte inceleyelim.
Türkiye'nin üçüncü büyük şehrinin Belediye Başkanı AZİZ KOCAOĞLU ve ekibi hakkında özel yetkili 8. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.
İsnat edilen suçlar: İhaleye Fesat karıştırma, Edimin İfasına Fesat Karıştırma, Görevi Kötüye Kullanma, Güveni Kötüye Kullanma vs.
Başkan Aziz Kocaoğlu'da dahil hiçbir sanığın bu suçlardan dolayı yargılanacakları Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde beraat etmeleri ihtimali yoktur.
Bu duyguyu, bu zulmü anlayabiliyor musunuz? Bir mahkemede İhaleye Fesat Karıştırmak gibi bir suçtan yargılanıyorsunuz ve O suçtan O Mahkemede Beraat etme ihtimaliniz yok.
Özel Yetkili Mahkemelerin gerçeği budur. Üç beş uyuşturucu tacirini, çeteciyi cezalandırdı diye toplum vicdanında meşruluk kazanması mümkün değildir.
Gelelim Mevzuata.
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde bir davanın görülmesinin tek koşulu Örgüt Bağlantısıdır. Yani Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesidir.
Yani bir kişi hakkında Özel Yetkili Mahkemede dava açılmışsa isnat edilen suç; ya Örgüt Kurmaktır, ya örgüt yönetmektir, ya örgüte üye olmak, ya da örgüte yardım etmektir. Bu suçlardan birisi isnat edilmemişse dava Genel Mahkemede açılabilir.
220. Maddede ki bu suçlara amaç suçlar denir. Amaç suç örgütsel yapı içerisinde olmaktır.
Birde araç suçlar vardır. CMK 250. maddesinde sayılmıştır. Yukarıda saydığım İhaleye Fesat Karıştırma ve benzeri suçlar araç suçlardır.
İşte olayın can damarı da buradadır. ÖZEL MAHKEMELERİN ARAÇ SUÇLARA CEZA VERMESİNİN ÖN KOŞULU AMAÇ SUÇA CEZA VERMESİDİR.
Eğer Amaç suçtan ceza verilemiyorsa diğer bir değişle amaç suç olan örgüt suçundan beraat kararı verilirse araç suçlar için ancak ve ancak görevsizlik kararı verilebilir. Yani beraat kararı verilemez.
O zaman isnat edilen suçun durumuna göre Ağır Ceza mı olur, Asliye Ceza mı, yoksa Sulh Ceza mı çil yavrusu gibi dağıtılır sanıklar.
Bu kez görevli mahkemede yargılama başlar.
Evrensel Hukuk kurallarına göre bir sanık bir suçtan dolayı ancak bir defa yargılanabilir.
Oysa bizde daha peşinen 2 defa yargılamayı düzenlemiştir mevzuat hazretleri.
Haklıda olsa, suçsuzda olsa, masumda olsa ortada bir ceza davası varsa ceza alma ihtimalide vardır.
Savunma hakkının hiçe sayıldığı, eften püften sebeplerle tutuklamaların sürdürüldüğü yargı sistemimizde insanın kendisini güvende hissetmesi olanağı yoktur.
Yargılanmış sanık rende yemiş ağaç gibidir. Yıpranır, pörsür, doğallığını kaybeder.
Mutlaka ama mutlaka birazını kaybeder.
Hele iftira ise, hele siyasi ise yüreğinize mıh gibi işler.
Hadi duygulara vuralım kendimizi.
Şiir yazalım.
HAKİM BEY