'Benim bedenim' demek yeter mi?

Bi'şileri yanlış yapıyoruz…

Mesela…

Aşı karşıtlarının 'dikkate alınmayacak' kadar…

Minik bir azınlık olduğunu sanıyoruz…

Yanılıyoruz…

Protestocu aşı karşıtlarının sayısını bilen var mı?

Diyelim ki…

Hepsi hepsi, bir iki meydan doldurur, o kadar…

Ya meydana inmeyen 'aşı karşıtları' ne olacak?

Bakın…

Aşı olmadığını ve olmayı da düşünmediğini söyleyen…

Yeniden Refah Partisi'nin Genel Başkanı Fatih Bey…

Korona Aşısı olanların başına neler geleceğini…

Geçen hafta şöyle sıraladı; hepimizin nutku tutuldu:

'O insanların (Korona aşısı olanları kast ediyor…) yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirsiniz.. Üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir…'

Gülüp geçmeyeceksiniz işte…

Üstünde duracaksınız…

Üstünde durunca da şaaak diye fark edeceksiniz…

Aşı karşıtlarının sistemli 'çabası'nın boyutlarının nereye uzandığını…

Nitekim…

O siyasi partinin İzmir İl Başkanı Cemal Arıkan…

Olayı biraz daha farklı toparlıyor:

'Biz bu sıvıya zaten aşı demiyoruz… Siyonist sıvısı bu... Lisansı alınmamış, onayı çıkmamış, üretici firma tarafından arkasında durulmayan, devlet tarafından bile arkasında durulmayan ve vatandaştan imza alınan devamında da (Bir etki olduğunda mesuliyet bana aittir) diye form imzalatılarak yapılan bir sıvı bu…'

***

Tablo böyle olunca da…

İnsanın aklına…

(Tüyler ürpertiyor ama…)

Bu güzel ülkede…

17 Mart 2020'den bu yana…

19 ayda koronavirüse kurban verdiğimiz can sayısı geliyor;

66 bin kişi…

Beynimiz donuyor…

Çanakkale Savaşı'nda verdiğimiz şehit sayısı 55 bindi!

***

Aşı karşıtlığı 'yeni moda' bi'şi değil…

Batı Yakası'ndan bize transfer bu menfi duruş…

Çünkü…

Aşı sorunu, aşının kendisi kadar eski…

Ama…

Bizdeki çok daha farklı…

Bugün aşıya karşı çıkanlar var ya…

Aslanlar gibi…

Doğdukları ilk aydan itibaren aşı oldukları için…

Bugün hayattalar…

Ve eminim…

Bugün meydanlara inerek…

'Benim bedenim, benim kararım!' pankartı taşıyan…

Orta yaşlı protestocular da…

Kızlarının ve oğullarının…

Tüm bebeklik, çocukluk aşılarını bi'tanesini bile atlamadan yaptırmışlardır…

Öyle yaptıkları içindir ki…

Onların yavruları…

Çocuk felcinden, tüberkülozdan, kızamıktan… difteriden, boğmacadan…

O aşılar sayesinde teğet geçerek 'sıhhatli' büyüdüler…

Bu arkadaşların arasında…

Ha'di geçtik korona aşısını…

Aralarında…

Hiç mi 'Grip aşısı' yaptıran olmadı?

Biz bu matrak gelişmeyi nasıl bi'anda…

'Çarşı her şeye karşı' moduna getirdik?

Halimiz ortada…

Kullandığımız benzin, dünyanın en pahalı benzini…

Pazara çıkan, etiketleri görünce…

Filesinin yarısını bile dolduramadan evine dönüyor…

Otoyolları kullananların içi de yanıyor, cebi de…

Dahası…

O yolları kullansan da ödüyorsun, kullanmasan da…

Ev satın almayı bir kenara bırakın…

Kiralamaya bile gücü yetmiyor insanların…

İşsizimiz çoğalıyor, enflasyon canavarımız büyüyor…

Döviz tarih yazıyor!

Böylesine boyumuzdan büyük sorunlarımız varken…

Aşıya karşı direnç göstermek…

Aşı karşıtı olmak, ne kadar doğru?

Neymiş efendim, aşı Siyonist sıvısıymış!

***

'Benim bedenim benim kararım!' demek yetmiyor!

Bu bir salgın…

İlaç yok, şimdilik sadece aşı var…

Belki sen hayatını hiçe sayıyor olabilirsin ama…

Bana bulaştırdığında…

Benim hayatıma da nokta koyuyorsun…

Farkında mısın?

***

Bitiriyoruz…

Bilmeyenler olabilir; tarihten bir yaprak çevirelim…

Bu kadim topraklarda…

Aşı üretimi Osmanlı döneminde başladı…

Taaa, 300 yıl önce…

İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu…

Ülkesindeki dostlarına gönderdiği bir mektupta…

İstanbul'da çiçek hastalığına karşı…

'Aşı denilen bir şey' uygulandığını hayretle bildiriyor…

O mektup…

Bu ülkede aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belge…

Ek bi'bilgi daha…

1885'te dünyada ilk defa 'çiçek aşısı' uygulaması için…

Osmanlı'da kanun çıkarılmıştı…

Nokta…

Sonsöz: 'Karpuz seçimini bile deneyimine güvenip karpuzcuya bırakan halkın, salgın ve aşı konusunda uzman kesilmesi beni öldürüyor… / Prof. Dr. Mehmet Ceyhan – Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı…'