‘Beni unutun şarkılarımı unutmayın!’

O iğrenç…

O yapışkan…

O perişan eden hastalıktan…

Yakasını kurtaramayacağını anlamıştı…

Oysa…

60'lı yaşların başındaydı daha…

'Ne kadar yaşarsam; o kadar mutlu olurum!' diyor…

Ne var ki…

Ertesi gün…

Söylediklerine kendisi de inanmıyordu…

***

Yeşilçam efsanesi (Eşref Kolçak) bir babanın…

Gerçek 'beyefendi' pop yıldızı oğluydu…

Kendi kendine yeten…

Sevecen ve naifti…

90'lı yılların hem neşesi hem de hüznüydü…

Kocaman bir kuşağın anılarına…

Şarkılarıyla ortak oldu…

Hatırlayın lütfen şu melodileri…

Kalbinizde tınıları durmuyor mu?

Kocamaaan…

Bir gençlik borcumuz yok mu?

Mesela…

'Gir Kanıma' şarkısının şu sözleri…

Sizi olduğunuz yerden kim bilir nerelere taşıyordu?

'Gir Kanıma! / Hani bekarlık 'sultanlık' derdin? / Yetti canıma! / Yaşarım ben senle, gir kanıma…'

Hangimizi etkilemedi ki; 'Vermem Seni Ellere' şarkısı?

'Vermem seni ellere vermem… / Allah şahidim olsun… / Vermem seni ellere vermem… / Söz verdim bir kere dönemem… / Vermem seni ellere vermem…'

…Ve daha niceleri…

Üretken sanatçıydı; hiç tembellik yapmadı…

***

Şahane bir gençlik yaşadı…

Büyük aktör babacığı Eşref Kolçak ile…

Az, biraz…

Bir dargın, bir barışık yaşasalar da…

Tanrı'nın takdiridir…

Çok ender görünür; az da olsa yaşanır…

Acısı büyüktür ama…

Bakın…

Bi'kez daha hatırlatmakta yarar var…

Şöyle ki…

O baba (Eşref Kolçak) öyle bi'şi yaşadı ki…

Kendisi tam de 90 yaşına girdiği günlerde…

62 yaşındaki biricik evladının tabutunu omuzladı…

Kabrine kadar taşıdı...

Taa, oradayken…

'Beni biricik oğlumdan ve eşimden ayırmayın… Üçümüz de bir arada olalım başka bir dünyada da olsak…'

Vasiyet yerine getirildi…

***

Dün (19 Temmuz) Harun Kolçak'ın…

Ölüm yıldönümüydü…

Bir '15 Temmuz' da dünyaya gelmiş…

Bir '19 Temmuz' akşamında bu dünyaya veda etmişti…

Araya da…

Dolu dolu geçen topu topu '62 yıl' sığdırmıştı…

Hayatı çok seviyordu…

Sevdiği işi yapıyordu…

***

Pek bilinmez ama…

Anlatmış olayım…

Türkiye'nin gelmiş geçmiş…

En üretken sanatçılarından biri olan Harun Kolçak

Son 'doğum günü'nü…

Bi'şiler hissetmiş olacak ki…

Vefatından (19 Temmuz) dört gün önce…

Kutlamaya karar vermişti…

Pastanın üstündeki mumları…

'62'ye Merhaba' diyerek üflemişti…

O gün…

Son 'tweet'ini paylaştı; şunları yazdı:

'Unutma; sen gelecek planları yaparken, hayat da kendi planlarını yapıyor… Saçımı, başımı, yediğimi, içtiğimi, kısaca beni unutun… Müziğimi dinleyin, şarkılarıma eşlik edin, bu yeter...'

***

Bitiriyoruz…

Harun Kolçak, özel bir sanatçıydı…

Naifti…

Kimseleri kırmazdı…

Prostat kanseri belasıyla 2014'te de ameliyat geçirdi…

Hastaneden çıktığında…

Hiç unutmuyorum…

Hayranlarına şöyle seslenmişti:

'Ölüm, hayatta birçok şeye anlam katıyor...

Ölümsüz olsaydık, birbirimize değer vermezdik…

Dünyada, öleceğini bilerek yaşayan tek varlık insan...

Bunu ötelemeyi de beceriyor insan...

Hastalık gibi bir gerçekle yüz yüze geliyorsunuz...

Bazı şeylerle yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz…

İki seçeneğim vardı:

Ya acıya katılıp, kendimi yok etmek ya da yaşama dört elle sarılmaktı... Ben, içimdeki tanrısal güce sarılıp…

Sonuna kadar yaşamayı seçtim…'

Nokta…

Hamiş 1: Farkında mısınız? Harun Kolçak'a, bizim jenerasyonun hep bir 'gençlik borcu' var ve biz o borcu hiç ödeyemiyoruz…'

Hamiş 2: 'Gülben Ergen'in, Harun'un cenazesinde seslendirdiği şu duygu dolu cümle; önemlidir: 'Ah, Harun, ne kadar güzel söylemişsin; (Biz gelecek planları yaparken, hayat da kendi planlarını yapıyor…) diyerek… Sen şarkılarında yaşayacaksın…'

Sonsöz: 'Acı çekmeden mutlu olunmaz; mutlu iken de acılardan kaçınılmaz… / Anonim…