Belediyeler ve halk

Bir aracı yerinden hareket ettirmek için direksiyon başına geçmek yeterli değildir. Çünkü araç, tüm parçalarıyla bir bütündür ve görev tanımı vardır. Görev bilinciyle hareket ettiğinde bütünün parçası olduğunu anlarsın ve bu gerçekle yol alırsın.

Direksiyon hakimiyetini sağlamanın ve tüm trafik akışının güvenliğini de düşünerek sürdürmenin yolu budur.

Devlet halkın oylarıyla seçtiği milletvekilleri, belediye başkanları, tüm devlet ve özel kurumlarıyla bütündür.

Siyasi kaygılarla, kişisel egoyla, kibirle, keyfiyetle devlet yönetilemez. Böyle yönetilmeye çalışıldığında hiyerarşi bozulur; kargaşa başlar, dikkat dağılır ve sonunda da trafik kazası kaçınılmaz olur.

Salgınla mücadele sürecinde iktidarın en öncelikli görevi, krizin faturasından halkı en yüksek düzeyde koruyabilmektir. Kimseyi dışarıda bırakmadan, dışlamadan süreci planlamaktır.

Devletin en üst makamını temsil eden Sayın Cumhurbaşkanı, 'Aziz Milletim' diyerek halka hitap ettiğinde kendisinin yönetim anlayışını eleştirenler tıpkı onaylayanlar gibi kucaklanıldığını, sahipsiz bırakılmadığını hissetmelidir. Çünkü halk bir bütündür.

Kendisinden ve iktidar partisinin tüm temsilcilerinden beklenilen şey, halkın yararını gözeten, halkın takdirini kazanan her adımı , kim atarsa atsın, örnek alıp alkışlamak ve daha da geliştirmektir. Benim anladığım demokrasi budur.

Muhalif belediyelerin çabasını ve dolayısıyla onları seçen halkın oyunu dışarıda bırakırsanız toplumun 'aitlik' duygusunu zedelersiniz.

'Aziz Miletim' gibi güzel bir hitabın kapsamını daraltır, etkisini eksiltirsiniz. Siyaseti halkın yararına bir araç olarak gören hem yerel hem merkez yöneticilerinde olması gereken vatandaşa değerli olduğunu lafta değil somut icraatlarla göstermesidir. Ortak akıl ve bilim 'halk odaklı' anlayışın temel prensipleridir.

DEDİKODU SİYASET DEĞİLDİR

İzmir özelinde de bir iki söz etmek gerekirse ben, tüm Belediye Başkanları'na teşekkür etmek isterim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e ise iki kez teşekkür etmek isterim.

Eleştirileri önemserken; buzdolabı dolu, evi geniş, cüzdanı şişkin siyasetçilerin dedikodudan beslenmeye çalışan siyasi anlayışına prim vermiyor.

Halkın içinde bir yetkili. Enerjisi yüksek, üslubu kucaklayıcı. Güler yüzü halkta güzel etki bırakıyor.

Yeterli sayıda maske bulmanın krize dönüştüğü günlerde bulduğu çözüm de örnek alınacak türden. Çabası samimi...

Devletlerin tökezlediği salgınla mücadele sürecinde elbette her birimizin eksikleri, hataları olur. Olacaktır da.

Yeter ki sağduyu ve ortak akıl diyelim. Eksiği bilinçle tamamlayıp; fazlayı yalınlıkla törpülemek gerekiyor.

Birimiz açken diğerimizin umurunda değilse bu kabul edilemez.

İnsan kelimesinin hakkını vicdan ve kalpte temize çekmek gerek.

Ülkenin yara bere içinde kalmış ruhunu, elinden gelenin en iyisiyle iyileştirme çabası hepimizde olması gereken sorumluluk duygusu aslında.

Ben, iyi niyetli çabaları insan olmanın erdemiyle selamlıyorum. Çünkü hep birlikte iyi olmaya, iyileşmeye ihtiyacımız var.