EGEDESONSÖZ- Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, belediyedeki toplu sözleşme sürecinin tıkanmasıyla ilgili olarak DİSK yönetimine sert çıktı.
Belediye başkanı olmadan önceki süreçte TÜM YEREL-SEN'de İzmir şube başkanlığı yapan Başkan Eşki, Egedesonsöz'e yaptığı değerlendirmede 'DİSK'in genel itibariyle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde örgütlenip sonra da CHP'yi seçim dönemlerinde darlayıp tehdit eden yaklaşımlarından son derece rahatsızım' dedi.
'Verebileceğim en iyi parayı teklif ettim. Arkadaşlar, greve gitmek isterlerse, gitsinler!' diyen Eşki, 'Ben sürdürülebilir bir ödemeden yanayım' dedi ve şunları söyledi:
BENİM İZMİR'DE EŞİM VE KIZIM DIŞINDA HİÇBİR AKRABAM YOK
'Tanıdıklarımı işe aldığım iddialarını yayanlar, o eleştirileri yapanlar, 15 yıllık süreçte Bornova Belediyesi'ne işe aldığım kişiler. Benim İzmir'de eşim ve kızım dışında hiçbir akrabam yok. Benim tüm yakınlarımın yüzde 99'u, CHP vasıtasıyla tanıştığım insanlardır. Parti dışından İzmir'de sadece iki arkadaşım var. Onların da belediyeyle hiçbir alakaları yok. Ben aday olduğumda Bornova Belediyesi'nde 37 sendika temsilcisi vardı; 28'i, ben belediye başkanı olduktan sonra görevini bırakmak zorunda kaldı. Birisi, ben belediye başkanı olmadan bıraktı. Kim o? Eşim! Bir tanesi şoförüm, birisi yanımdaki güvenlik arkadaşım, birisi Park Bahçeler'deki şantiye şefim. Böyle bire bir yakın olup da görevlendirdiğim 28 kişi var. Sendika temsilcilerinin yüzde 90 kadarı, Kamil Okyay Sındır döneminde benim Bornova Belediyesi'nde danışman olduğum süreçte işe aldığım arkadaşlar. O zaman DİSK'in örgütlenme çalışmalarını bu arkadaşlar çok iyi biliyor. Benim bu konuya bakışım çok net.'
KUSURA BAKMAYIN, BENİM ÖYLE BİR SOLCULUK ANLAYIŞIM YOK
'Önceliğim, Bornova halkına hizmet etmek. Sendikacılığını sadece paraya indirgiyorlarsa, o arkadaşlar sendikacı değildir. Ben göreve gelmeden önce, süreli ve yarı zamanlı işçi çalıştırmayacağım diye söz verdim. Daha önceki yönetimin 5 ay 29 günlüğüne aldığı 40 süpürgeci vardı, 13'ü işi bırakmıştı. Sendika şube başkanlığı yaptım zamanında. Benim olduğum yerde iş güvencesi olmadan kimse çalışamaz dedim ve göreve geldiğimde kalan 27 arkadaşın kadrolarını yaptım. Yarı zamanlı, Kültür ve Spor'da çalışan hocalar vardı, onları da tam zamanlı yaptım. Aldıkları parayla ölçüyorlarsa emeğe bakışımızı, bunu ne kadar düşük tutuyorsam, o kadar haklıyım, demektir. Sebebi de şudur: Birçok belediye maaş ödemekte zorlanıyor. Yarın maaşlarını alamadıkları ilk anda kapıda eylem yapacaklar. Bu tutumumla, oraya eylem getirmeyerek en başarılı belediye başkanı olurum. Ben sürdürülebilir ödemeden yanayım. Belediye bütçesini zorlayacak ödemelerden yana değilim.
Eğer bu işe solculuk açısından bakılıyorsa, dünyada sol tartışmaların en temeline indiğinizde Marks'ın Artı Değer kavramını bulursunuz. Artı Değer kavramına göre değerlendirirsek, Bornova Belediyesi'ne verilen bütçenin amacı, halka hizmettir. Ben hizmet için ayırmam gereken bütçeyi ayırırım, kalanını paylaştırırım. Ama sen Bornova halkına hizmet etme, tüm parayı bize ver, diyorlarsa, benim öyle bir solculuk anlayışım yok. Bu yönüyle ben maaş ödemesinde sorun yaşamayacağım, hizmet anlayışımın dışında kalmayacağım bir ödeme tablosuyla hareket edeceğim.
EYLEM KAPISI AÇIK, ARKADAŞLAR İSTERLERSE GREVE ÇIKABİLİRLER
Tüm arkadaşların olduğu masada grev kararlarına saygı duyduğumu söyledim. İstediğiniz eylemi yapabilirsiniz, dedim. Bana, başkan yardımcılarımıza, ailelerimize Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerlerine küfredilmediği süreçte hiçbir eylemi sorgulamayacağım, yargılamayacağım. Hiçbir sloganı kişiselleştirmeyeceğim, dedim. Eylem kapısı açık, arkadaşlar isterlerse greve çıkabilirler! Ama ben o gün masada ne dediysem, sözlerimin arkasındayım. Son güne kadar zorlayalım, grev kararını dayatalım, diyorlarsa, boşuna beklenti içinde olurlar. Biz hesabımızı yaptık, verebileceğimiz rakamı bildirdik o rakamın üzerine çıkmayacağımızı da söyledik'
ÇOK DEVRİMCİLERSE GİTSİNLER AYNI EYLEMLERİ FABRİKA ÖNLERİNDE YAPSINLAR
DİSK'in üst düzey yöneticilerine ve Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı'ya yüklenen Başkan Ömer Eşki, 'Ben memur sendikacılığında, o işin zirvesini yaptım' dedi ve belediyeleri uçuruma sürükleyecek taleplerden sendikaların uzak durulması gerektiğini söyledi:
'DİSK'in genel itibariyle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde örgütlenip sonra da CHP'yi seçim dönemlerinde darlayıp tehdit eden yaklaşımlarından son derece rahatsızım. Bu arkadaşlar gerçekten çok devrimcilerse, Bornova'da asgari ücret ve altında işçi çalıştıran birçok fabrika var, aynı eylemleri oralarda da sergilemelerini bekliyorum.
Ben memur sendikacılığında o işin zirvesini yaptım. Memurların en büyük problemi, yasal sınırdır. İzmir'deki belediyeler, memurlara o yasal sınırın çok üzerinde maaş veriyor. Şu anda yasal sınır, kabaca 10 bin lira. 17 bin lira, 30 bin lira veren var. Aradaki fark, memurlara zimmet çıkıyor, brüt rakamıyla. Ben göreve geldiğimde Bayraklı, Karşıyaka, Konak, Bornova, Narlıdere gibi birçok ilçede memurlara borcu vardı. Bir yıl boyunca uğraştım, bu işe af çıkarttım. Aftan başka da bir çözüm yoktu. Bunun üzerinde sendika olarak yapılmış bir iş yok. O zaman belediye başkanlarıyla oturduğumuzda açıkça söyledik; bu belediyeler var diye biz burada memuruz. Bu belediye var diye burada sendikacıyız. Belediyeleri çalışamaz hale getirecek, belediyelerin sonunu oluşturacak bir sözleşmeden yana taraf olmadık. Alacağımızın maksimumu neyse, onu almaya çalıştık. Üç lira aşağıda olmuş, beş lira yukarıda olmuştur.'
UYUŞTURUCU KULLANIMININ, İŞTEN ÇIKARMA SEBEBİ OLMAKTAN ÇIKARILMASI YÖNÜNDE TALEPLERİ BİLE GETİRİYORLAR
'DİSK'i yöneten bir güruh var. Bunlar diyor ki, ben masada kazanayım, güzel sözleşme yaptım diye yanımdaki işçiye havamı atayım, sen istersen ileride ödeyeme... Bu sefer ben geleyim, kapıda eylem yapayım! Bu ne gerçeklikle alakası var, ne de görev ahlakıyla alakası var. Bizden istedikleri rakamlara göre, hiçbir arabanın kontağını çevirmeyelim, hiçbir elektrik tuşuna dokunmayalım, hiç fotokopi çekmeyelim, hiçbir şey almayalım, elektriği, doğalgazı, suyu ödemeyelim, gelen tüm paranın üzerine 118 milyon lira bulalım ki arkadaşların maaşlarını ödeyebilelim! Böyle bir sendikacılık yok! Bu işi inanılmaz ölçüde yanlış örgütlüyorlar. Temsilcilik güzel bir iş. Haftada iki gün işe gitmiyorsun. Diğer günlerde de bazı temsilciler yatıyor. Böyle bir çalışmama ahlakı, geleneği yok! Uyuşturucu kullanımının, işten çıkarma sebebi olmaktan çıkarılması yönünde talepleri bile getiriyorlar.
MEMİŞ SARI GİBİ BU İŞİ MESLEK HALİNE GETİRMİŞ İNSANLAR POPÜLİZMDEN VAZGEÇSİNLER
Benim önceliğim, vatandaşa yapacağım hizmettir, çalışanın maaşını ödeyebilmektir. Grev iddialarını da doğru bulmuyorum, gerçekçi bulmuyorum. Son 5 yılda DİSK 5 yerde grev yaptı, hepsi 1 gün sürdü. Şube yöneticilerinin değil ama üstteki yöneticilerin, özellikle Memiş Sarı gibi bu işi meslek haline getirmiş insanlar, kendi görevlerini ve saltanatlarını sürdürmek adına popülist politikalar yapmaktan vazgeçsin. Bu arada geçmişte en çok parayı ben verdim, yarışı vardı, belediyeler arasında. Benim halay arayışım yok. Beni kapının önünde sloganlarla karşılayacaklar, orada halay çekeceğiz, kutlama yapacağız, iki ay sonra maaş ödeyemediğimde aynı insanlar eylem yapacak. Zaten bugün itibariyle hiçbir belediyenin, en çok zammı ben verdim, diye yarışacak mecali yok. Kimsenin şov yapabilecek durumu yok. Bizden yüksek memur maaşı veren dört belediye var, hiçbiri ödeme yapamıyor; bizim ayarımızda maaş verenler de ödeyemiyor. Arkadaşlar grev yapacaklarsa yapsınlar.'