Geçtiğimiz günlerde 'Agroekoloji: Başka Bir Tarım Mümkün' başlıklı bir kitap Metis Yayınevi'nden çıktı, kitapçılarda ve internet üzerinden alınabiliyor.
Niçin Agroekoloji'ye Gereksinme Var?
Çağımızda yoğun tarım kimyasallarına dayalı, küresel tarım girdileri satan,gıda işleyen ve pazarlayan bir avuç şirket tarafından denetlenen endüstriyel tarım ve gıda sistemi içinde yaşıyoruz.
Bu sistem sağlıksız gıdaları üretirken diğer yandan küresel iklim değişikliğini şiddetlendiriyor, çevreyi kirletiyor. Diğer yandan uygulanan tarım politikaları ile birlikte çiftçi, düşen ürün fiyatları ve artan girdi maliyetlerinden oluşan fiyat makası içinde eziliyor. Tüketici ise hem toksik, hem de pahalı ürünleri tüketmeye zorlanıyor. Ekolojik ve sosyo-ekonomik ikili bir kriz içindeyiz. Hızlıca bir şeyler yapmalıyız.Bunun cevabı 'Agroekoloji' ile verilebilecek.
Agroekoloji Ne?
Agro= tarım ya da tarla; eco= çevre ya da ev; loji= bilim demek. Agroekoloji, kısaca ekolojiyi kullanarak tarım yapmak anlamına geliyor. Tam karşısında yer alan endüstriyel tarım ise kısaca tarım kimyasalları denilen sentetik tarım ilaçlarını (zehir desek daha doğru), kimyasal gübreleri ve şirket tohumları ile damızlık hayvanlarını kullanan bir tarım sistemi.
Uzunca bir süredir unutturulan agroekoloji, endüstriyel tarımın ortaya çıkardığı sorunlara karşı bir seçenek olarak tekrar gündeme geldi.
Agroekoloji dünyada büyük ölçüde La Via Campesina, Topraksız Kır İşçileri Hareketi-MST gibi sosyal hareketler tarafından son on yıllarda ciddi bir şekilde savunulmaya başladı. Arkasından Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından hatta şirketler tarafından da bir kabuk olarak kabul edilmeye başlamış bulunuyor.
Burada agroekolojinin egemen gıda sistemi tarafından yozlaştırılarak kullanılması tehlikesi de ortaya çıktı. Halkın agroekolojisi ile şirketlerin agroekolojisi arasında bir ayrışma başladı.
Ülkemizde ise agroekoloji dünyaya göre oldukça geri bir noktada. Gerek Tarım ve Orman Bakanlığı içinde, gerekse de Ziraat fakültelerinde agroekoloji ya hiç dikkate alınmıyor ya da çok kısıtlı bir bakış acısıyla ele alınıyor.
Bu sorunlara çare olarak düşünülen organik tarım ise sistem tarafından büyük ölçüde evcilleştirilmiş bulunuyor. Kimi durumlarda ne ekolojik, ne de sosyal sorunlara duyarlı olabiliyor. Endüstriyel tarım savunucularına göre organik tarım daha çok uç kalacak bir seçenek, Türkiye'de ise daha çok ihracata yönelik bir tarım sistemi. Kısaca organik tarım,çiftçilerin çoğunluğu için çok çekici olmayan, tüketiciler için ise çok fazla güvenilemeyen ve ya da geliri iyi olanların ulaşacağı bir seçenek.
Agroekolojk tarım ise bir bilim, uygulama ve hareket olarak kendini tanımlıyor ve bu kısıtlamaları aşma iddiasında.
Tarım kimyasallarını kullanan endüstriyel tarıma karşılık agroekoloji bunlara rağbet göstermiyor, ekoloji bilimine ve halkın bilgisine dayanıyor. Bütün bunlara karşı şu anki uygulandığı biçimiyle organik tarım agroekolojinin dört aşamasından ikincisine karşılık geliyor
Birçok bilim ve teknik dalının agroekolojiye katkıları vardır. Sosyal, ekonomik ve politik konular da bu bilimde önemli bir ağırlığa sahip.
Agroekoloji birçok yaklaşımı içermekte. Onu bir şemsiye kavram olarak düşündüğümüzde permakültür, onarıcı tarım, organik tarım, koruma tarımı, Fukuoka'nın tarım sistemi, biyodinamik tarım gibi değişik yaklaşımları içine alıyor.
Agroekoloji: Başka Bir Tarım Mümkün
'Agroekoloji: Başka Bir Tarım Mümkün' kitabının kaynağı, Tarım Ekonomisi Derneği'nin, Bornova Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin de desteği ile 12 Aralık 2019'da Bornova/İzmir'de Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlediği Agroekoloji Çalıştayı'na dayanıyor.(*)
Kitap, agroekolojinin bilimsel temellerini, pratik uygulamalarını ve başka bir dünya için agroekoloji hareketini ve politikasını inceliyor.
Bu kapsamı ile kitap çok geniş bir çevreye yöneliyor. Kitap; başta tarım, hayvan sağlığı, orman, politika, sosyoloji, iktisat, yönetim, tüketim ve kooperatifçilik gibi çok değişik alanlardaki akademisyenler, uygulamacılar ve duyarlı vatandaşlara yararlı bilgiler ve eylem için ipuçları içeriyor. Alanında bir ilk olan bu eserin hak ettiği ilgiyi toplayacağını düşünüyorum.
Kitabın otuz yazarı var. Yurtdışından agroekoloji alanında duayen akademikler ve aktivistler de kitaba katkıda bulundular. Kendileri de yazarlar arasında olan Tayfun Özkaya, Mesut Yüce Yıldız, Fatih Özden ve Umut Kocagöz editör olarak emek verdiler.
Emek verenlere teşekkür ediyor ve kutluyorum.
(*)Önemli bir not: 'Başka Bir Hayvancılık Mümkün', 'Başka Bir Teknoloji Mümkün','Başka Bir Köylülük Mümkün' ve 'Başka Bir Tarım Mümkün'gibi savsöz ya da deyişler , başta Tayfun Özkaya olmak üzere kapitalizmin tarımda yansıması olan endüstriyel tarım ve gıda sistemine karşı çıkan yazarlara ait.Yazarlar, kamucu görüşleri nedeniyle anılan savsözlerin paylaşımından memnuniyet duymaktalar.