Başbakan, Türk Milletini ve Türkleri Sevmez!

Yazının başlığını bilerek böyle koydum. Anlatacağım olayı okuyunca sizler de aynı duyguyu paylaşacaksınız.’¶
DEİK (Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu) 1988 yılında kuruldu. Bu sıralar dünyada 80 ülke ile karşılıklı İş Konseyleri mevcut. Kurallara göre her ülkede DEİK’’in bir karşı taraf iş ortağı var. Dünyada ilk kurulan Konsey, Türk-Amerikan İş Konseyi’’dir. Karşı taraf ortağı ise Washington’’da adına AFOT (American Friends Of Turkey) denilen, Türkiye’’nin Amerikalı dostlarıdır.
Bu kuruluş her yıl Washington’’da bir ortak konsey toplantısı düzenler. Genelde Mart ve Nisan aylarında, Türk üst düzey yetkililerinin uygun olduğu toplantı tarihi önceden saptanır. ABD yetkililerinden de üst düzeyde katılım sağlanır. 28 YILDIR bu hiç aksamadan devam eder. Her toplantıya ortalama 1200 kişi katılır. Savunma-Sanayii-Enerji-Tarım-Lojistik ve Finans, ana konularıdır. Organizasyona 6 ay önceden başlanır, bu yıl da böyle oldu ve program Başbakan Erdoğan’’ın ’“ONAYI’” alındıktan sonra tarihlendirildi. ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton konuşmacı olarak katılmayı kabul edenlerden sadece biri. Toplantı tarihi ve katılımcılar ilan edildikten ve tüm rezervasyonlar yapıldıktan sonra, Başbakan Erdoğan 3 hafta önce katılmayacağını ve hiçbir bakanın da katılmasına izin vermeyeceğini bildirdi. Kendisine, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’’nin bizi üzen kararından sonra toplantıya katılmasının, gelip konuşmasının Türkiye’’nin hayrına olacağı, gelmezse ve toplantı iptal edilirse Türkiye’’nin ve Türklerin 24 Nisan öncesinde büyük bir lobi gücünü elinden kaçıracağı anlatıldı. Başbakan, kesinlikle ABD’’ye gitmeyeceğini söyleyince AFOT toplantıyı, tarihinde ilk kez, belirsiz bir tarihe erteledi. Yapılan yüz binlerce dolar masraf ve Türkiye’’nin kazanacakları heder oldu gitti.
Türkiye ve Türklerin yararına olacak bir toplantıya katılmayan ve ABD’’ye gitmeyeceğini ısrarla söyleyen Başbakan, Sahip Obama’’nın davetiyle, ’“Nükleer Güvenlik Toplantısına’” KATILACAĞINI açıkladı ve Büyükelçi’’nin ABD’’ye DÖNECEĞİNİ bildirdi.
Lütfen, herkes elini vicdanına koysun ve öyle söylesin. Ülkesini ve insanını seven bir Başbakan böyle mi davranır?ABD’’ye haklı olarak kızacaksınız, tepki olarak Büyükelçinizi geri çağıracaksınız, ülkeniz için çok önemli bir lobi faaliyetini sabote eder gibi, önce söz verip sonradan iptal ettireceksiniz fakat Sahip Obama çağırınca tepkinizi unutup, sıradan bir toplantıya koşa koşa gideceksiniz! Böyle Türkiye sevgisi olabilir mi?Elbette ki olamaz. Bu davranış Başbakan’’ın dediği gibi ’“İYOT GİBİ AÇIĞA ÇIKMAKTIR.’” Açığa çıkan sonuç, ’“BAŞBAKAN’’IN TÜRKİYE VE TÜRK MİLLETİNE OLAN SEVGİSİZLİĞİNİN’” resmidir.
Başbakan’’ın Türk Milletini ve Türkleri sevmemesinin bir başka göstergesi ise şudur:
Ülkesinin yararına olacak bir toplantıya katılmayan, bir Bakan’’ını bile toplantıya göndermeyen Başbakan, Katar Emir’’inin kızının ’“KINA GECESİNE’” , her türlü devlet teamülünü, yasaları çiğneyerek ve suç olduğunu bilerek, eşini ATA uçağı ile göndermeyi göze alabilmiştir. Padişahımız Tayyip Efendi, Emine Sultan Hanım’’ı kendi özel uçağı ile komşu ülkenin prensesinin düğününde eğlenmeye göndermiş(!) Diktatörlükle idare edilen Arap Ülkelerinde bile, bu kadar hafilik ve basitlik göremezsiniz. Krallar bile kendi milletlerinden utandıkları için böyle bir olayı gizlice yaparlar.
Bu eğlence gezisinin masraflarını devlet bütçesinin hangi faslından ödeyeceksiniz?Bu ödemeye imza atacak bürokratları takip edip, millete duyurmak bizim görevimizdir. Örtülü ödenekten ödeyemezsiniz. Bu ödenek Başbakan’’ın devlet işlerinde kullanması için, ’“NAMUSUNA EMANET EDİLMİŞTİR.’” Başbakan ’“emanete el uzatanların yatacak yeri yok’” dedi. Var! Emanete el uzatanların bu dünya da yatacakları yer ’“CEZAEVİ’’DİR.’”
Başbakan’’ın böyle davranmasındaki en önemli etken, aldığı eğitim, yetiştirilme tarzı ve kafasının arkasındaki varmak istediği rejimle doğrudan ilgilidir. Demokrasiye bakış açısını Başbakan kendi ağzıyla itiraf etmiştir. Demokrasiyi bir araç olarak gören Başbakan’’ın hedefi; Türkiye İslam Cumhuriyeti, Türk Milleti yerine ÜMMET özentisi, Türk yerine ARAPLAŞTIRMA politikası olabilir mi?
Ben bilemedim, sizler ne dersiniz?
İyi Haftalar’…