Babam...

Görürsün ya!..

Telefonunun rehberinde bazen!..

O 'Babam' diye duran kaydı...

Silememişsindir...

Kalmıştır öyle...

Silemezsin de...

Yutkunursun sadece...

İşte o an anlarsın babanın yokluğunu...

O an tekrar düşer yüreğine kocaman bir ateş...

Sızlar burnunun direği...

Süzülür yaşlar yanağından...

Keşke...

Keşke dersin içinden...

Çalsa şimdi şu telefon...

Çıksa yine ekranda o 'Babam' yazısı...

Açşam...

'Babammmmm...' diye bağırsam!

Özledim desem...

Nerdesin desem...

Ama sende biliyorsun...

Kaç defa çaldı kimbilir o telefon!..

Kaç defa çıktı o 'Babam' yazısı...

Bazen 'off' diye açtın...

Bazen hiç aldırmadın...

Bazen iki kelime konuşup kapattın...

Bazen işin vardı, sessize aldın...

Sesini duymak istedi belki...

Ama anlamadın...

Belki de 'Gel oğlum iki kadeh içelim bu akşam seninle' diyecekti...

Aldırmadın!..

Ya da...

'Kızım nerdesin' diye soracaktı...

Umursamadın...

Bak şimdi bir daha o telefona!..

Bak o rehbere...

Sil hadi!..

Sil o 'Babam' kaydını!..

Ne oldu?..

Yapamıyormusun?..

Alt tarafı beş harflik bir cümle!..

Ve hiç bir işe yaramayan bir cümle!..

Neden silemiyorsun!..

Çok mu zor?..

Neyse...

Bırak o telefonu elinden...

Hadi git, yıka yüzünü gözünü...