Baba ve vefa!

'Vefa'nın…

Sadece İstanbul'da bir semt olduğu konusunda inat edenleri…

Gözlerinden öpmek gerek…

Çünkü…

Öbür 'vefa'

Galiba…

Çoktan sizlere ömür…

***

Döneceğiz, yine o vefasız 'vefa'ya…

***

Geride bıraktığımız Cuma…

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in…

Aramızdan ayrılışının yedinci yılıydı…

Son derece 'sessiz' anıldı…

Gazetelerin birinci sayfaları bile…

Çok görmüştü 'kibrit kutusu' kadar haberi…

Oysa…

Süleyman Demirel…

Türkiye'nin çok partili döneme geçtiği 1945'ten bu yana…

Görüp, görebileceği…

En sıcakkanlı, en esprili ve en inandırıcı siyasetçisiydi…

Türkiye…

Süleyman Demirel'le birlikte…

İlk kez bir Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın…

'Aaaa, o da bizim gibi gari…' dedirten…

İlk ve son(!) örneği oldu…

***

Yaşamı boyuncu daima…

Yanından hiç ayırmadığı fötr şapkasıyla anıldı…

Hep şöyle diyerek…

Türk Siyaset hayatına damgasını vurdu:

'Bu gördüğünüz şapkayla altı defa gittim, yedi kere geldim…'

Aslında biliyor musunuz?

Demirel'e bakmak demek…

Türk Siyaseti'nin yakın dönemine bakmak demektir…

***

En çok kullandığı kelime olan…

Binaenaleyh (Bundan dolayı…) diyerek…

Bi'kez daha…

O şapkanın altından ayrılmadan…

Gönülden unutulmaz anılar tazeleyelim…

Sekiz tane unvanı olan…

(Su Müdürü… Barajlar Kralı… Morisson Süleyman… Çoban Sülü… Şapka… Bir Bilen… Zenit Süleyman ve tabii ki, Baba…)

Süleyman Demirel'in…

31 yıl önce…

(Ekim 1991)

Ankara Kavaklıdere Güniz Sokak'taki evinde…

'Class' dergisinin imtiyaz sahibi Cahide Karabel ile Gazeteci Nuray Atalay'a anlattıkları…

Doğruyu söylemek gerekirse…

Vallahi, bugünlere ders notu gibi…

***

Peki…

Süleyman Demirel, İzmir'den gelen gazetecilere…

31 yıl önceki Türkiye'nin atmosferinde neler anlattı?

Tadımlıklar geliyor…

***

'Elimden en güzel 10 yılımı aldılar… İşte, yılmadım ve yeniden siyaset sahnesindeyim… (O sırada DYP Genel Başkanı) Hem de eskisinden daha güçlü…'

***

'İddiamız, Türkiye'de her şeyi değiştirmek… İddia ediyoruz; bunu bizden başkası yapamaz… Biz olmadığımız için millet bu yola sürüklenmiştir…'

***

Çankaya için hevesimiz yok… Türkiye'nin kalkınmasını, ilerlemesini kafamıza koymuşuz… Eğer millet yetki verirse, biz yine o alanda hizmet etmek isteriz… Çünkü, Çankaya'ya değil; halkı kurtarmaya talibim…' (Kader bu işte… İki yıl sonra Cumhurbaşkanı oldu…)

***

'Millet'in vermediği hiçbir şeyi almayız; millet ne verirse ona itibar ederiz… Şimdi milletimize diyoruz ki, bakın sıkıntılar içinde görünüyorsunuz… Biz yokuz da ondan…'

***

'Bizim yapmaya çalıştığımız şey, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüdür… Hukukun, millet idaresinin, yargının üstünlüğü, çağdaş devlet, çoğulcu, korkusuz, düşündüğünü söyleyebilen ve geleceğe güvenle bakan bir toplum yaratmaktır…'

***

'1991 senesinin Ağustos ayı sonu itibarıyla %71 enflasyonla bulanmış bir Türkiye'de istikrardan söz edilemez… Türkiye'de Ağustos ayı içinde meydana gelen enflasyon, İsviçre'de 48 ayda meydana gelen enflasyon kadar… Halkı eziyoruz… Enflasyon, paranın satın alma kabiliyetinin ortadan kaldırılması demektir… Halkın cebinden parasını alıyoruz… Enflasyon duvarını yıkamazsanız, enflasyon o duvarı yıkamayanı yıkar…'

***

(Bugüne dönersek, an itibarıyla TÜİK'İN Mayıs enflasyonu % 73,50 oldu… Türkiye 2002'den beri böyle yüksek enflasyon görmedi… Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre ise enflasyonun bir yıllık artışı yüzde 160,76 oldu…)

***

Süleyman Demirel, bu röportajdan bir ay sonra kendisinin yedinci Türkiye'nin 49'uncu hükümetini DYP-SHP ortaklığıyla kurdu… Takvimler, 20 Kasım 1991'i gösteriyordu… İki yıl sonra Turgut Özal'ın vefatıyla Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı seçildi; Çankaya'ya çıktı…

***

Bitiriyoruz…

Evet; vefatının yedinci yılında…

Bir asırlık Cumhuriyet Tarihi'ne…

Hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanlığı imzası atan bir ismi…

Öyle ya da böyle…

Yad etmeyi…

Unutur(!) gibi olduk ama…

Galiba bu güzel ülkenin fıtratında var unutmak!

Bazı azınlık görünümündeki gruplar hariç…

Bi'türlü…

Mesut ve bahtiyar olamıyoruz…

Bakar mısınız?

31 yıl önce de enflasyon %71.14

Bugün de %73.50

Nasıl bi'kaderdir bu?

Nokta…

Hamiş: Hep şunu söylerler: 'Nazmiye Hanım, eşinin gölgesinde kaldı!' Alakası yok… Nazmiye Hanım, 1927 yılında Isparta İslamköy'de doğdu... Ailesinin soyadı 'Şener'di... Nazmiye Şener, kardeş torunu ve 'köylüsü' Süleyman Demirel'le 12 Mart 1948 tarihinde evlendi... 1993 yılında eşinin cumhurbaşkanı seçilmesiyle 'First Lady' oldu... 16 Mayıs 1993 - 16 Mayıs 2000 tarihleri arasında Çankaya Köşkü'ne ev sahibeliği yaptı… Zeki, esprili, inançlı, gelenekçi ama modern hayata uyum sağlamış bir Anadolu kadınıydı… Süleyman Demirel'le 65 yıl aynı yastığa baş koydu…

Sonsöz: CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Demirel'in vefat yıldönümünde İzmir'deydi… Türkiye'ye şu mesajı yolladı: 'Süleyman Demirel, demokrasiye olan inancıyla örnek bir siyasetçi, kurallara ve kurumlara olan bağlılığıyla örnek bir devlet adamıydı… Yaşamı boyunca daima Cumhuriyet'e bağlılığını ifade eden 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'i vefatının 7'nci yılında saygı ve rahmetle anıyorum…'