Atatürk, seni sevmek bir namus borcudur...

Farkındasınız değil mi?

Şu sıralarda Atatürk'e hakaret, heykellerine saldırı ne kadar arttı...

Çoğu yakalanıyor, serbest kalıyor; en acısı ertesi gün unutuluyor...

Eskiden böylesi kendini bilmez davranışları binde bir de olsa sergileyenler için meczup (deli) veya mürteci (gerici) der, geçip giderdik...

Şimdi manzara farklı... Heykellere saldıranlar, çoğunlukla 'Evet, bilerek yaptım' derken kameralara gülümsüyor...

Demek ki, o aşağılık eylemi yaparken aklı-başı yerinde...

Bunları düşünürken, aklıma Ulu Önder'in vefatından tam altı gün sonra, yani 16 Kasım 1938'de, dönemin Başbakanı Celal Bayar'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşma aklıma geldi... Çok anlamlı ve aradan 80 yıl da geçse asla tazeliğini yitirmeyen o sesleniş aslında Atatürk'ün manevi şahsiyetine saldıranlara 'ceza olsun' diye ezberletilmeli...

Başbakan Celal Bayar, Gazi Meclis'e özetle şöyle sesleniyor:

'Milletlerin tarihi; acı, tatlı, birçok hatıralarla doludur... Bugün biz inkılap tarihimizin en acı ve fakat en önemli devrini yaşıyoruz... Ne yazık ki Şefimizi kaybettik... Şef'in hayatında Türk milleti nasıl tek vücut olarak, tek bir kalp gibi O'nun sevgisinde birleşmişse, matemini de (yasını da) aynı surette, tek bir kalp halinde tutuyor ve acısıyla ağlıyor...

Atatürk, bize, yaralı bir vatan kurtardı... Atatürk, bu yaralı vatanı, içersinde asırlardan beri sinmiş olan hurafelerden, efsanelerden, birtakım vahi fikirlerden tamamen temizleyerek, kuvvetli bir rejim de kurarak, mes'ut ve mütefekkirim bir halde bize bağışladı...

Atatürk'ü, sadece bize vatani hizmetler ifa ettiği için sevmiyoruz... Aynı zamanda, tam manasıyla kamil (olgun ve bilgili) bir insan olduğu için seviyoruz...

Atatürk, vefakardı, mütevazı idi... Herkesin hakkını yerinde verirdi...

O'nun çok sevdiği, çok güvendiği, büyük milletinin iradesini temsil eden bu kürsüden O'na seslenerek diyorum ki:

Atatürk, seni sevmek, tebcil etmek (yüceltmek) her Türk vatanseverinin milli ödevi ve namus borcudur...'

Bu konuşmadan sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı oldu; bir süre Başbakan Celal Bayar ile çalıştı... Anlaşamadılar, altı ay sonra Bayar, başbakanlığı Dr. Refik Saydam'a bıraktı... 1950'de cımhurbaşkanı oldu... Kesintisiz 10 yıl bu görevde kaldı...

Sonsöz: 'Unutmayalım, unutturmayalım...'