Asla ‘yolun sonu’ deme!

Milletçe sabırlıyızdır; genel olarak...

Öyle...

Keyfinden; “Öldüm, bittim!” demeyiz...

Nereye kadar uzansa da...

Tuttuğumuz yolu değiştirmeyiz...

Önyargılı olduğumuz olaylardan yenik çıksak da...

Aslanlar gibi peşinden gitme gibi bir heyecanımız vardır...

Atalarımız, her ne kadar “Sabrın sonu selamet!” demiş olsalar da...

Aklımıza koyduğumuzu yaparız...

Ancaaak...

Nereye kadar?

***

Geçtiğimiz hafta...

Buram burama tarih kokan...

İzmir’in “antik” ilçesi Selçuk’un Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel...

Önce...

Hükümet’in de bildiği…

Önemli bir “ayrıntı”yı yeniden seslendirdi:

“Belediye gelirlerimizin yüzde 65'i Meryem Ana Otoparkı ve Meryem Ana girişinden elde ediyoruz...”

Ardından dayanamadı, kırmızı düğmeye bastı...

Sinirliydi ama...

Kendini tuttu, dudaklarından şunlar döküldü:

“Efes Selçuk Belediyesi’nin elinden 1970’lerden beri devam eden hakkının alınması adına iptal yazısı geldi... 30 günlük süremiz var, 30 günün sonunda tahliye edilmesi isteniyor...(O süre an itibarıyla 15 güne düştü) 450 milyon TL olan Selçuk Belediyesi bütçesinin 263 milyon TL’lik cirosudur... Selçuk Belediyesi kapanabilir, Selçuk diye bir ilçe kalmayabilir...”

***

Yarım asrı geçen meslek hayatımda…

Bir belediye başkanının…

“Böyle giderse benim belediyem kepenk indirebilir!”

Dediğine ilk kez tanık oluyorum…

Peki, bir ilçe kapanabilir mi?

Kapanırsa n’olur?

Mesela…

15 yıl önce beldeler belediye idi…

Sonra, bi’rüzgar esti…

Bi’sabah uyandık ki…

Belde belediyelerin tamamı…

Mahalle oluvermiş…

Öyle veya böyle…

Bağlı oldukları ilçe ve kentler onları mahalle oldu diye…

Taca atmıyorlar…

***

Efes Selçuk…

Dünyanın tanıdığı bir “ilçe” olarak omzunda “nazarlık” taşıyor…

An itibarıyla mahalle ve köyleriyle 700 bin nüfusu var…

Dünyanın her köşesinden ziyaretçi geliyor…

Bülbül Dağı’ndaki Meryem Ana Evi dolup, dolup boşalıyor…

Başkanlığının ikinci dönemini sürdüren Filiz Hanım…

Öylesine çaresiz kalmış ki…

Güzel İzmir’den hükümete…

Son derece haklı mesaj yolluyor…

Tabii ki, kapı gelirleri Selçuk Belediyesi’nin kasasına girecek…

365 gün…

O kutsal topraklara, yapılara, antik atmosfere, temizliğine…

Gözü gibi bakan kim?

***

Bayan belediye reisinin acıklı feryadını…

Hükümet nasıl duyacak?

“Selçuk diye bir ilçe kalmayabilir!”

Feryadı, Bülbül Dağı’ndan yankılanıp geriye mi döner?

***

Bitiriyoruz…

Selçuk’ta yaşayan halkın dışında...

Dünyanın gözü kapalı “adresi”ni bildiği Selçuk’un…

Bu kadar eli – kolu bağlı kalması…

Kimi ya da kimleri sevindirir?

Merak ediyorum!

Bir başkanın feryadından bu kadim topraklarda…

Baş ağrısıyla dolaşması…

Hangi kalpleri “mutlu” eder?

Aslında…

İzmir topyekün “Efes Selçuk”un yanında olmalı…

Acaba?

Etkilenen olur mu?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ne yapabilir?

Selçuk Kaymakamı’nın elinden ne gelir?

İzmir’in Sayın Valisi bu gelişmenin üstüne parmak basar mı?

Olabilir mi?

Ah, keşke...

Ama…

Sonu nereye giderse gitsin…

Filiz Başkan…

Asla “Yolun sonu burasıymış” dememeli…

Eskilerin dediği gibi…

“Alacağına şahin olmalı…”

Çünkü…

O güzel kent, kendisinden bunu bekliyor…

Nokta…

Hamiş: Şimdi diyeceksiniz ki; dertler kocaman: Ekonomide büyük sıkıntı… Narin Dosyası… Yeni Doğan Çetesi… Öldürülen genç kızlar… Boş beslenme çantaları… Anayasa değiştirme çabaları… Devlet okulunda hademe olmadığı için temizlik yapan anneler… Kayyumlar… Delik kapatmayan asgari ücret… İşsizlik, Emeklilerin acıklı durumu… Ve daha nice sıkıntı… Mevzular kocaman… Hiç şaşmayalım ama bir İzmir’in pırlanta bir ilçesini de çaresiz bırakmayalım…

Sonsöz: “Devlet; alacağına şahindir ama aynı zamanda haksızlığa asla geçit vermez… / Anonim…”