Türkiye’’de dünya liderlerinin çok sevdiği bir Başbakan var.
2002 seçimlerinden sonra, daha milletvekili bile değilken, ABD Başkanı Bush tarafından ’“Beyaz Saray’’da’” devlet başkanı gibi ağırlanmıştı. Ne güzel değil mi? ’¶
Türkiye’’nin AB üyeliğini telaffuz etmeye bile alerjisi olan Almanya Şansölyesi Merkel de Başbakan’’ı çok sever.
2002 seçimlerinden sonra, daha milletvekili bile değilken, ABD Başkanı Bush tarafından ’“Beyaz Saray’’da’” devlet başkanı gibi ağırlanmıştı. Ne güzel değil mi? ’¶
Türkiye’’nin AB üyeliğini telaffuz etmeye bile alerjisi olan Almanya Şansölyesi Merkel de Başbakan’’ı çok sever.
Türkiye’’nin AB Üyeliğini engellemek için ’“referandum’” şartı getiren ve Türk denince sinirleri alt üst olan Fransa Devlet Başkanı Sarkozy de Başbakan’’a hayrandır.
Hele hele İtalya Başbakanı Berlusconi ile Başbakanımız ’“BİRADER’’DİRLER’”. Tayyip Bey’’in kızının nikah şahididir birader Berlusconi. (Geleneğimizde, şahitler mutlu evliliği olanlardan seçilir ama neyse, inşallah çocukların sonu Biradere benzemez)
Türkiye’’de 2002’’den beri ne zaman seçim olsa, bu Başbakan dostlarının yürekleri pırpır eder ve dostları seçim kazansın diye kiliselerine koşup dua ederler.
Hele hele İtalya Başbakanı Berlusconi ile Başbakanımız ’“BİRADER’’DİRLER’”. Tayyip Bey’’in kızının nikah şahididir birader Berlusconi. (Geleneğimizde, şahitler mutlu evliliği olanlardan seçilir ama neyse, inşallah çocukların sonu Biradere benzemez)
Türkiye’’de 2002’’den beri ne zaman seçim olsa, bu Başbakan dostlarının yürekleri pırpır eder ve dostları seçim kazansın diye kiliselerine koşup dua ederler.
Bizler, ’“Türk Milleti olarak bizi de sevin’” dediğimizde, ’“Hayır, asla, biz sadece Tayyip Bey’’i seviyoruz, bu tek kişilik bir aşk’’tır’” diye cevap verilir.
Peki, hiç düşündünüz mü, bu yedi düvelin Tayyip Erdoğan sevgisi nereden geliyor?
Hatırlayın, Büyük Atatürk bu yedi düveli yenip, vatanı bunların işgalinden kurtardıktan ve genç Türkiye Cumhuriyeti’’ni kurduktan sonra, Batı dünyasının liderleri, Atatürk’’le temaslarını tamamen kesmişlerdi. Atatürk’’ün 15 yıl boyunca dış temasları yalnızca İran- Afganistan ve Irak Devlet Başkanlarıyla sınırlı kalmıştı. Avrupa devletleri Atatürk’’ten hep uzak durmuşlardır.
Hatırlayın, Büyük Atatürk bu yedi düveli yenip, vatanı bunların işgalinden kurtardıktan ve genç Türkiye Cumhuriyeti’’ni kurduktan sonra, Batı dünyasının liderleri, Atatürk’’le temaslarını tamamen kesmişlerdi. Atatürk’’ün 15 yıl boyunca dış temasları yalnızca İran- Afganistan ve Irak Devlet Başkanlarıyla sınırlı kalmıştı. Avrupa devletleri Atatürk’’ten hep uzak durmuşlardır.
1936’’da İtalya Diktatörü Benito Mussolini, Akdeniz’’den ’“bizim deniz’” diye söz edince, Hitler de ciddi bir tehlike oluşturup, 2. Dünya Savaşı’’nın ayak sesleri duyulmaya başlayınca, İngiltere Kralı 8. Edward Türkiye’’ye gayriresmi bir ziyaret yapmıştır. Ziyaret o kadar gayrı resmidir ki, kralın metresi Mrs. Simpson da kralın yatında bulunmaktadır.
Kısaca Atatürk’’e ve sonra gelen liderlerimize de uzak duran Batı, Tayyip Bey’’e neden böyle sıcak alaka göstermiştir?Tayyip Bey’’in özelliği nedir?Dünya tarihi konusundaki bilgi ve tecrübesini, uygun bir lisanla dostlarına aktarması mıdır?Karşılıklı menfaat ilişkisi midir?Yoksa tecrübeli diplomatların dediği gibi, bu ilişki, aldatmaya dayalı, tek taraflı bir aşk mıdır?Yani aldatılan Tayyip Bey midir?Dolayısıyla aldatılan Türk Milleti midir?
Siz, ABD başkanlığına Türkiye’’nin menfaatleri doğrultusunda hareket edecek bir zat seçilse, çok sevinirsiniz değil mi?Fransa ve Almanya’’nın yönetimine ’“Türkiye mutlaka AB Üyesi olmalıdır’” diyen politikacılar gelse, onları çok seversiniz değil mi?
Olay bu kadar basit işte. Onlara gerektiği anda, gereken tavrı koyabilecek Atatürk’’ten ve diğer liderlerden bucak bucak kaçanlar, onların her dediklerine (içeriğini bilmeden) ’“Emrin Olur Abi’” diyebilen Tayyip Bey’’i tabii ki göklere çıkaracaklardır. (İngiltere Başbakanı T.Blair’’in ısrarı üzerine, otel odasında, yanlarında hiçbir Dışişleri mensubu yokken atılan imzalar ve verilen sözler’…)
Olay bu kadar basit işte. Onlara gerektiği anda, gereken tavrı koyabilecek Atatürk’’ten ve diğer liderlerden bucak bucak kaçanlar, onların her dediklerine (içeriğini bilmeden) ’“Emrin Olur Abi’” diyebilen Tayyip Bey’’i tabii ki göklere çıkaracaklardır. (İngiltere Başbakanı T.Blair’’in ısrarı üzerine, otel odasında, yanlarında hiçbir Dışişleri mensubu yokken atılan imzalar ve verilen sözler’…)
Zaten bugün Tayyip Bey’’i göklere çıkaran iki kesim kaldı. Biri yukarıda saydığım yabancı arkadaşları, diğeri ise yandaş, akraba,tarikat medyaları. İşçi memur, çiftçi köylü, emekli esnaf, genç, yaşlı seçimlerde Tayyip Bey’’in kendilerine söylediği ’“Al ananı da git’” sözüne cevap vermek için bekliyorlar.
Yabancıları çok iyi anlıyorum. Zira, başka bir ülkenin Başbakanı, kendi ülkesinin menfaatlerini hiçe sayıp, benim ülkemin çıkarlarına hizmet etse, ben de o Başbakanı desteklerim. Peki, ya bu sonradan olma ’“Tarikat Demokratı’” cemaat basınına ne demeli?Bunlar, sonsuza kadar bu çeşmenin suyunun hep tarikat ve cemaatlerin testilerine mi akacağını sanıyorlar?Bu yaptıklarının hesabının bağımsız yargıda sorulmayacağını mı düşünüyorlar?Bu pervasızlık bu cesaret nereden gelmektedir?Sadece bizlerin vergileri ile ayakta durmaya çalışan devlet kuruluşu olan TRT’’deki tarikat ve cemaat örgütlenmesi, her ay alınan 50-60 bin lira aylıklar, Laik Cumhuriyet’’in temeline dinamit koyan konuşmalarıyla cemaat programcıları’… Elbette ki tüm bunların hesabı, hem de teker teker, bağımsız yargıda sorulacak.
Bu yandaş basına bir hatırlatmam olacak. Hak etmeyen kişilere bu kadar çok destek verirseniz, Başbakan’’ın tabiriyle ’“gaz vermeye’” devam ederseniz, etraf bol miktarda ’“badem bıyıklı Adolf’’lar’” ile dolar; o zaman, önce sizler bu günleri mumla ararsınız’…