Arturo Ui’’nin Önlenebilir Yükselişi (Brecht'e saygıyla...)

Önceki gün sizlere Atıf Yılmaz’’ın ’“Kibar Feyzo-Faşo Ağa’” isimli komedi türü, mükemmel bir yerli yapım filmden bahsetmiştim. Yazıya gösterdiğiniz ilgiden dolayı minnettarım.
İzninizle bu gün, Bertolt Brecht’’in 1941 yılında Finlandiya’’da yazdığı, 1958 de ilk kez sahnelenen, 1999-2000 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosunda, 2002 yılında AKP iktidara gelmeden önce, İTÜ sahnesinde oynanan ’“Arturo Ui’’nin Önlenebilir Yükselişi’” adlı muhteşem bir eserinden bahsetmek istiyorum.

Elbette önce yazı, sonra açıklama. Yani tatlı, yemeğin sonunda!...
’“Kronoloji’” inceleme ve araştırma çalışmaları, kişinin yaşadığı anda fark edemediği bir çok olayı gözler önüne seren çalışma türlerindendir.
Ülkemizde bu konudaki en önemli çalışmalardan biri, Pakistanlı araştırmacı Feroz Ahmad ve eşi Bedia Turgay Ahmad tarafından gerçekleştirilen’“Türkiye’’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi 1945-1971’” isimli kitaptır.
Bu çalışma incelendiğinde, belli dönemlerde yaşanan gelişmeler, net bir biçimde görülmekte ve insan ’“ben bu olayları yaşarken niye değerlendiremedim’” diye hayıflanmaktadır.
’“Emperyalizmden Doğu Batı Kıskacına-Türkiye’’de Sistem Sorunu’” isimli kitabımda, 1961-64 yılları arasında, Sovyetler Birliğinin, NATO’’nun Güney kanadında nasıl gedik açtığını, Kıbrıs sorununun ortaya çıkışındaki rollerini ve o dönemdeki ABD(Johnson) yönetiminin aymazlığını vurgulamak için, gelişmeleri kronolojik olarak Feroz Ahmad’’ın kitabından yararlanarak vermiştim. O dönemde yaşanan pek çok şey, net olarak görünüyordu.
Birkaç gündür aynı yöntemi çok ’“mini’” boyutta uyguluyorum ve aldığım notları sunuyorum;
15 Ağustos:
*Sümela’’da hoşgörü ayini.(Sırtlarında sözde Pontus Krallığı haritasıyla ayine katılan fanatik Ortodoks gençler)
*Obama ikiz kulelerin yanına camii yapılmasına izin verdi.
*Erdoğan; Adapazarı’’ndaki iftar yemeğinde ’“Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’’ın bazı kararları bizi çıldırtmıştır.Danıştay’’ın ideolojik tavrı ülkeye çok şey kaybettirdi.’”
*Başbakanlıktan acı tespit; Sosyal yardım tembelleştirdi,yardım almak toplumda alışkanlık haline geldi. İhtiyacı olmayanlarında yardım aldığı vurgulandı.
*ATO’’nun araştırmasına göre, Türkiye’’deki her üç işsizden biri aile reisi.
*Gümülcine’’de Türk mezarlığı saldırıya uğradı.
*CHP MV. Ali Rıza Ertem AKP mitinglerinde memurlara izin verilmesi yolunda bir emir bulunup bulunmadığının araştırılması için TBMM’’ye soru önergesi verdi.
*Dışişleri, Almanya’’da gündeme getirilen PKK’’ya karşı kimyasal silah kullanıldığı iddiasını yalanladı.
16 Ağustos:
*Haziran ayında bulunan 1 Trilyon dolarlık maden rezervinden sonra, Afganistan’’da şimdi de büyük bir petrol rezervi bulundu.
*El Kaide liderlerinden Zevahiri Türkiye’’ye ’“İsrail’’le bağınızı kesin, Afganistan’’dan askerlerinizi çekin’” dedi.
*Kılıçdaroğlu Erdoğan’’a ’“gel o zaman kafatasımı cetvelle ölç’” dedi.
*Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Kamu-Sen, Memur-Sen ve KESK’’e ’“12 Eylül’’de evet deyin toplu sözleşme yapalım’” dedi.
*Obama’’dan geri adım, ’“Ben oraya bir cami inşa etmenin akıllıca bir davranış olduğunu söylemedim.’”
*Ahmet Türk, ’“Kürt sorununun çözümünde Birleşmiş Milletlerin aracı olmasını istedi.’”
*Karacabey ilçesi, Örencik köyünde dört yıldır imamlık yapan İsmail Işık hakkında, içki içip kumar oynattığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
*Türk-İş’’te 33 sendikadan 30’’u referandum’’da ’“hayır’” görüşü açıklayınca Türk-İş Yönetim Kurulu, Bakanlar kurulunu toplamadan ’“herkes serbest’” açıklamasında bulundu.
*Cindoruk; ’“AKP’’nin gizli amacı Anayasa Mahkemesi ve Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunu ele geçirmektir.’”
*Devlet Bakanı Egemen Bağış, ’“Hayır diyenin ya aklı yoktur, ya da Vatan sevgisi.’”
17 Ağustos:
*Finansal Times ’“Obama’’nın G-20 zirvesinde Erdoğan’’a ültimatom verdiğini’” ileri sürdü.
*Tekel işçileri kitlesel eyleme hazırlanıyor.
*Hacıbektaş Veli’’yi anma törenlerinde, AKP’’li Bakanlar yuhalandı.
*Mustafa Balbay; ’“Eşitsizlik zulümdür’” dedi.
*TOBB, ’“referandum siyasallaştı, rahatsızız.’”
18 Ağustos:
*RTE’’den Tüsiad’’a uyarı; ’“Bitaraf olursanız, bertaraf olursunuz’”
19 Ağustos:
*ABD’’de Gülen okullarının sayısı 100 ü buldu.
*RTE, ’“HSYK’’ da yine ideolojik yaklaşımlar devreye girdi.’”
*Boykottan vazgeçmeye hazırlanan BDP, ’“Evet’” demek için şartlarımız var, dedi.
*Türkiye-İsrail arasındaki dış ticaret hacminde %30 artış oldu.
*AKP MV Suat Kınıklıoğlu; Araplar, Başbakanımız RTE’’ye hayranlıkları dolayısıyla, bu seneki en kaliteli hurmaya Tayyip Erdoğan adını verdiler, dedi.
AKP Hükümetinin ’“Evet’” baskısı sonuç vermeye başladı. Bertaraf olmaktan korkanlar, basın açıklaması yapmak için sıraya girdiler, yalakalık rekora gidiyor!....
Son 5 günlük beyanları alt alta koyup, bir toplum bilimcisine, ’“bu ülkede neler oluyor ve bu ülkenin gidiş yönü nereye?’” diye sorsanız size vereceği cevap, üç aşağı beş yukarı şöyle olurdu;
*Burada, insanların en az üçte biri açlık sınırında yaşıyor, örgütlü toplum yok edilmiş, insanlar iktidar gücüyle baskı altına alınmaya çalışılıyor, bu plan emperyalist güçlerce hazırlanmış ve daha önce benzeri Yugoslavya’’da uygulanmış planın yeni bir versiyonudur, bu gidişin varacağı tek yer vardır onun adı da üzülerek söylüyorum; ’“Önce parçalanmak, sonra faşizm’”.
Türk Milleti kaderine el koymazsa, başımıza gelecekler bellidir’…
Gelelim ’‘Arturo Ui’’nin Önlenebilir Yükselişi’’ adli oyunun konusuna;
Oyunda 1.Dünya Savaşının ardından, 1929 Dünya Ekonomik bunalımı süresince, büyük şirketlerin çıkar oyunlarına gelerek suçlu duruma düşen ve yargılanan bir Belediye Başkanının aklanmak için çete lideri Arturo Uİ ile işbirliği yapması sonucunda, Arturo Uİ’’nin hızla gelişen zenginleşmesi ve büyümesi anlatılır. Bu kez çete reisinin bir sömürü çarkı oluşturması ve karanlık işlerin, karanlık ilişkilerle bir ülke kaderinin nasıl değiştirilebileceği anlatılır.

Bertolt Brecht yazdığı bu anti-faşist oyunda Hitlerin iktidara yürüyüş öyküsü ile, ünlü Chicago’’lu gangster Al Capone’’un öyküsü örtüştürülmektedir. Öykü böyle bitiyor!...
Cehalet, sevgisizlik ve inançsızlık hamuru ile yoğrulanlar, tarihin her döneminde kendi milletlerine ihanet etmişler, önceleri çok para ve büyük güç sahibi olmuşlar, kısa bir zaman sonra kendisini kullanan güçler tarafından paçavra gibi atılmışlardır. Bunlar kendilerini hep ’“ilk’” zannetmişlerdir. Halbuki dünya kurulduğundan beri, Habil ile Kabil’’den beri ihanet tohumları dünya üzerinde gezinmekte ve nerede hasta ve zavallı bünyeler bulurlarsa ona yapışıp onu kullanmaktadırlar. Önemli olan milletleri, bu ihanet tohumlarına karşı güçlü kılmaktır. Büyük Atatürk’’ün sözlerini, mesajlarını, yazılarını incelerseniz, bizleri yani Türküm diyen ve bu coğrafyada yaşayan insanlarımızı ’“Türk Milleti’” adı altında toplamak ve bizleri bu vatanın özgür, bağımsız, güçlü ve zengin bireyleri haline getirmek çabasını çok net olarak görebilirsiniz.

Bizler bu ülkenin kiracıları değiliz. Bizler bu ülkeyi, bizden sonraki nesillere çağdaş, ilerici, zengin, özgür, bağımsız, demokrat ve güçlü olarak bırakmaya yemin etmiş Atatürk’’ün gençleriyiz. Şimdi bir arada ve dik durma zamanıdır. Şimdi, bize bu vatanı teslim eden şehitlerimize karşı görev zamanıdır. AKP iktidarının, Cemaatlerin, Tarikatların, Cumhuriyet düşmanı satılık kalemli liboşların, emperyalist devletlerin oyunlarını bozma zamanıdır. Kontra propagandalara kulak asmayalım.
Yapacağımız iş çok basit; 12 Eylül’’de sanığa gideceğiz, gitmeyenleri götüreceğiz, sandıkları ’“Hayır’’la’” dolduracağız. Gerisi çok hayırlı olacak. Bunu yapacak gücümüz inanın ki var. Kendimize güvenelim yeter’…

Not: Değerli dostum Ümit Canuyar, hayat arkadaşı Gülay Canuyar hanımefendiyi sonsuzluğa uğurladı. Merhumeye Allahtan rahmet, tüm Canuyar ailesine ve Manisalı Demokratlara başsağlığı dilerim.