Arnavutluk ve biz

İkimiz de elendik, Euro 2016'dan… Arnavutluk ve biz, yani Türkiye…

İkimiz için de katılmak önemliydi. Arnavutluk adına ilk kez… Bizim adımıza dördüncü kez… (1996 – 2008 – 2016'da Terim'le , 2000'de Mustafa Denizli ile)

İkimizin de tur atlamasını sağduyulu otoriteler beklemiyordu…

Beklenen sadece bayrağı, ülkeyi, ülke futbol kültürünü iyi temsil edebilmekti. İkimiz adına da bunlardı önemli olan…

İkimiz de en iyi üçüncüler sıralamasında averaja yenik düştük. Hatta biz Arnavutluk'tan daha iyiydik. Ama İtalya bize oyun etti, mucize gerçekleşmedi, bu kez sıçrayamayan çekirgeye döndük.

Ve ikimiz de evimize döndük…

İlk Avrupa Şampiyonası deneyimi erken sona eren Arnavutluk Milli Takımı'nı halk kralllar gibi karşılayıp, futbolculara büyük ilgi gösterdi. Arnavutluk kafilesi üstü açık otobüsle tur attı, halk futbolcuları bağrına bastı.

A Milli Futbol Takımımız ise Marsilya'dan sadece 5 futbolcuyla döndü. Havaalanında milli takımı karşılamaya hiçbir taraftar gelmezken, futbolculara çıkış kapısına kadar polisler eşlik etti.

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in aktarmalı uçakla İzmir'e giderken, İstanbul'a gelen 5 milli futbolcuyu alanda Tümer Metin, Nihat Kahveci, Tuncay Şanlı ve diğer antrenörler uğurladı.

Terim, devletin resmi yayın organı, 2016 yayıncı kuruluşu TRT'ye konuşmayacağını herkes önünde beyan ederken, TRT ise Türk Milli Futbol Takımı'nın teknik patronunun ambargosunu, sorunun kaynağı tarih profesörüne ambargo koyarak çözmek için ilk adımı attı.

Öyle ya o kadar kolay değildi, koca bir 'İmparator' a 'salla'mak…

Arnavutluk'ta hiç prim konusu konuşulmadı. Takıma 1 milyon euro prim dağıtılacağı ve kadrodaki 23 oyuncuya da diplomatik pasaport çıkarılacağı duyuruldu. Herkes alkışladı. Kimse birbirini suçlamadı.

Biz de ise şampiyona boyunca neredeyse her gün prim kavgasını konuştuk. Primin konuşulmadığı gün yoktu.

Prim 500 bin Euro'ya yükseltildi. Bu rakamın sadece 300 bin Euro'su yatırılınca futbolcular kazan kaldırdı. Demirören çok sinirlenmesine karşın Hırvatistan maçı öncesi kalan 200 bin Euro futbolculara ödendi. Başkan ve teknik adam sosyal medyada ayyuka çıkan iddialara sessiz kaldı. Bir şekliyle basına sızdırılarak milli göreve çıkacak futbolculardan intikam alındı.

Afrika ülkelerinin milli takımlarında sık rastlanan prim pazarlıklarının bir benzerinin Türkiye'de yaşandığını belirten Fransız gazetelerinden La Provence, 'Türk gibi güçlü' sözüne atıfta bulunarak, 'Türk gibi zayıf' yakıştırmasını yaptı. Avrupa'ya rezil olduk.

Üstelik bu ilk değildi…

Milliler, Euro 2000'e katılmaya hak kazanınca Hakan Şükür, kendilerine verilen cip sözünün tutulmadığı gerekçesiyle sorun yaşamış, bu tartışmaya diğer oyuncular da katılınca meşhur 'cip krizi' patlamıştı. Sonrasında Haluk Ulusoy Federasyonu, tüm futbolculara lüks araç almıştı.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda ise Türkiye, Slovenya'yı yenerek yarı finale çıkarken, kaptan Hidayet Türkoğlu, canlı yayında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a isim vermeden, 'Maddi manevi her türlü desteği hak ediyoruz' diye seslenmiş ve tepki çekmişti. TBF, 28.5 milyon TL'lik astronomik prim dağıtmıştı. Geçen ay bir anda TBF'nin CEO'luğunu terk edip, sonrasında Saray'a danışman olan Türkoğlu, fakru zaruret içindeki (!) arkadaşlarının mağduriyetini önlemişti.

Neredeyse her şampiyonanın ardından klasikleşen çirkinlik yine en üzücü boyutuyla sergilenirken, Canım Türkiyem'de insanlar asgari ücretle, kira ödüyor, çocuk okutuyor, karnını doyurduğuna şükrediyordu.

Sınır boylarında, güneydoğuda eşkiyaya ay-yıldızı teslim etmemek için türkü söyler gibi ölüme gidenlerin ülkesinde, formasını göğsünde ay yıldızı taşıyanlar bir kez daha yürekleri ve kemikleri sızlatıyordu.

Arnavutluk Ulusal Takımı… İlk kez bir uluslar arası turnuvaya katılıyor. Antrenörü İtalyan… Değeri yaklaşık 43 milyon avro.

Turnuvanın en 'çalışkan' futbolcularından kaptanımız Arda (30 milyon) ile Hakan (18 milyon) 'ı üst üste koyduğun zaman Arnavutluk'tan daha pahalıya geliyorsun. Bizim takıma biçilen değer 182.5 milyon avro.

Arnavutluk elemelerde Danimarka ve Sırbistan'ı geride bırakıp Portekiz'in ardından ikinci olmuştu. Fransa vizesi alan takımlar içinde en az gol atan takımdı onlar. Üstelik attıkları 10 golün beşini Ermenistan'a karşı bulmuşlardı.

FIFA Ranking'de yerleri 42.lik… Bizim ise 18…

Ama, onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki…