Antikacı'dan çıkan hazine!

Bizim memleketin bir atasözü var…

Şu meşhur 'Z Kuşağı' filan pek bilmez ama…

Aslında sevimli ve bi'okadar da anlamlıdır…

Şöyle derler:

'Eskiye rağbet olsa, bitpazarına nur yağardı…'

Meali şu:

Özellikle günlük kullanılan eşyaların eskisini kimse sevmez

Herkes yeni şeylere sahip olmak ister…

Bu bakımdan eski eşya satılan yerlere fazla itibar olunmaz

Gelgelelim…

'Gün olur, devran döner…' misali…

Şimdi antikacılar baş tacı…

Peki, o atasözü neden tersine döndü?

Çünkü…

Eskilerin güzelliği bi'başka…

Hikayemiz o 'eskimeyen güzelliklere' özlemin bir yansımasıdır…

***

Birkaç gün önce…

Genç meslektaşlarımızdan İsmail Gökmen

İzmir Mithatpaşa'daki bir antikacıyı gezerken…

Tozlu çerçevenin içindeki fotoğrafı görünce…

Gözlerine inanamıyor…

Başbakan eski yardımcılarından Erdal İnönü kahvaltı yapıyor…

Masasında ise…

Başbakan Yardımcısı'nın yumurtasını dişleyen…

Hafif ürkek ama…

Dünya tatlısı bir kedi…

Şahane bir enstantane…

Ama öyküsü…

Belki fotoğraftan bile güzel…

***

Fotoğrafın sağ alt köşesinde…

İzmir Medyası'nın unutulmaz foto muhabiri…

(Birlikte yıllarca çalışmanın keyfini unutamadığım…)

Merhum Ergun Ulcay'ın adı…

İsmail Gökmen'in merakı daha da artıyor…

Ve öğreniyor ki…

Bu fotoğraf bir 'hazine'

Neden hazine?

Türk Siyaseti'nin…

Gelmiş geçmiş en renkli liderlerinden biri olan…

SODEP'in kurucu lideri…

Cumhuriyet'in unutulmaz Başbakan yardımcılarından…

Nev-i şahsına münhasır politikacı Erdal İnönü'nün…

Masasındaki kediyle…

Birlikte kahvaltı yaptığı an…

Toplam dört saniye süren…

Gazetecilik adına eşine ender rastlanır bir hatıra!

***

Ya sonra?

Yıllarca birlikte çalıştığım fotoğraf ustası…

Esat Erçetingöz

O antikacıya gidiyor ve…

Ergun Ulcay'ın fotoğrafını…

Yönetiminde görev yaptığı…

İzmir Gazeteciler Cemiyeti adına satın alıyor…

İyi ki, satın alıyor…

Biraz araştırınca ortaya ne çıkıyor?

Müthiş bir gazetecilik olayı çıkıyor…

Hikaye şöyle…

(Yaşamış gibi anlatan İzmir'in Türkiye'ye armağan ettiği meslektaşım Sedat Pişirici… Halen Medyascope'un yayın koordinatörü…)

***

Mekan, Erdal İnönü'nün aile dostu…

Siyaseten yol arkadaşı Korel Göymen'in…

Marmaris Bozburun'daki…

Eski muhtarlık binasından dönüştürülmüş pansiyon…

Siyaset muhabiri olduğumuz için…

Her sabah Erdal İnönü'yle birlikte kahvaltı yapardık…

Daha sonra…

Erdal Bey gündemi değerlendirir, sorularımızı cevaplardı…

Bizler de…

O kahvaltı buluşmasında ürettiğimiz haberi gazetemize geçer…

Ertesi sabaha kadar kendimize zaman ayırırdık…

Erdal İnönü'nün peşine bile düşmezdik, çünkü…

Kimse kimseyi atlatmaya çalışmazdı...

Haberde atlatma olmazdı ama…

Nasıl olduysa o kedi bir anda geldi, masaya çıktı…

Ergun Ulcay yandan gördü…

Parmağını motorlu makinenin deklanşöründen kaldırmadı…

***

Başbakan yardımcısı İnönü'nün o fotoğrafı…

Yeni Asır'da yayınlandı…

Ergun Ulcay…

İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada…

Büyük ödülün sahibi oldu…

***

Bitiriyoruz…

Güzelyalı'daki antikacı Teğmen Boyacıer'in…

Tesadüfen…

Çiğli Organize Sanayii'ndeki boşaltılan bir depoda bulduğu…

'Bakmak ile görmek' arasındaki inanılmaz farkı kanıtlarcasına…

Dikkatli gazeteci İsmail Gökmen'in bulduğu…

Meslektaşım Esat Erçetingöz'ün…

Anında Cemiyet adına sahiplendiği…

Mesleğini İstanbul'da sürdüren Gazeteci Sedat Pişirici'nin…

Dün gibi yaşarak anlattığı o fotoğrafın gerçek öyküsünü okudunuz…

Gazetecilik mesleğinin…

En az dedektiflik kadar…

Özel bir 'konumu' olduğunu gururla tekrarlamak faydalı olacak…

İyi ki…

Bu mesleği…

İnanılmaz zor koşullarda…

Hala bi'hakkın yapmak / yapabilmek için…

Yemin etmiş kardeşlerimiz, yaşıtlarımız ve büyüklerimiz var…

Ne mutlu bize…

Özel not:

Masasında kediyle birlikte kahvaltı yapan Erdal İnönü, 'siyaseti sevmeyen siyasetçi' olarak tanındı… Aslında siyasetle iç içe büyüdü ama bilimi seçti... Politikayı sevmese de uzak kalamadı... 1983'te parti kurdu. Ülke yönetiminde söz sahibi oldu... 14 yıl önce aramızdan ayrıldı, hiç unutulmadı…

Nokta…

Sonsöz: 'Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı… / Hz. Mevlana…'