Plastikler yaygın kullanımları nedeniyle en büyük kirleticiler arasında yer alıyor ve doğaya her gün bırakılan tonlarca plastik atık, çevresel koşulların etkisiyle fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerde aşınarak küçük parçalara ayrılıyor. Bu aşınma sonunda oluşan ve mikroplastik adı verilen 5 milimetre altındaki bu parçacıklar cilt teması, solunum veya beslenme yoluyla insan vücuduna geçebiliyor.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nde ambalajlı sütlerdeki mikroplastik varlığı araştırıldı.

Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülgen Aytan, Türkiye'de bir ilk olarak nitelendirdiği araştırma kapsamında zincir marketlerden temin edilen 13 süt firmasına ait ambalajlı UHT ve bir tanesi de laktozsuz olmak üzere toplamda 42 ayrı sütü incelediklerini söyledi.

Aytan, 'İncelediğimiz tüm sütlerde mikroplastiklere rastladık. Bu, değişen oranlardaydı, markadan markaya farklılık gösterdi. Bulduğumuz mikroplastiklerin yüzde 94'ü fiberlerdi, geri kalan kısmını parçalar oluşturdu. Fiberler hemen akla sentetik tekstili getiriyor. Üretim sürecinde özellikle gıda kontaminasyonunu (bulaşını) azaltmak adına kullanılan koruyucu giysiler, maskeler, eldivenler önemli bir kaynak teşkil ediyor olabilir. Parçalar da büyük boyutlu plastik objelerin zamana bağlı olarak aşınmasıyla ortaya çıkan ya da ambalajdan gelen parçalar olabilir' dedi.

'İNCELENEN SÜTLERİN LİTRESİNDE ORTALAMA 6 ADET MİKROPLASTİĞE RASTLADIK'

Meksika, İsviçre, Hindistan ve Ekvador'da da sütlerdeki mikroplastik varlığına dair yapılan çalışmalar olduğunu aktaran Aytan, elde ettikleri sonuçların Meksika'da aynı konuda yapılan bir araştırmada hesaplanan miktarlara yakın olduğunu fakat İsviçre, Hindistan ve Ekvador'da incelenen sütlerde bulunan mikroplastik miktarlarına göre çok düşük olduğunu ifade etti.

Mikroplastiklerin tespitinde görsel sayım yöntemi kullanıldığını, sütlerin birtakım ön işlemlerden geçirilerek filtre edildikten sonra mikroskop altında varlıklarının araştırılarak her bir süt için mikroplastiklerin tiplerinin tespit edildiğini, boyutlarının ölçüldüğünü ve renklerinin kaydedildiğini anlatan Aytan, 'İncelenen sütlerin litresinde ortalama 6 adet mikroplastiğe rastladık ve bu mikroplastiklerin çeşitli yaş gruplarındaki kadın ve erkek bireylerde günlük maruziyet miktarları hesaplandı. Bu, olası riskleri belirlemek adına çok önemli bir gösterge' diye konuştu.

Rastlanan mikroplastikler arasında en baskın olanların tek kullanımlık plastiklerde yaygın olarak kullanılan polietilen, polipropilen, pet gibi polimerler olduğunu ayrıca poliüretan ve naylona da rastladıklarını kaydeden Aytan, bunların kiminin paketlemeden kiminin üretim sürecinden kaynaklı olduğunu bildirdi.

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Aytan ambalajlı sütlerdeki mikroplastikleri en aza indirmek için yapılabilecekler hakkında şu tavsiyelerde bulundu: 'Sütün önemli bir besin kaynağı olduğunu düşünürsek özellikle gelişim çağındaki bireylerde yüksek tüketim söz konusu olduğu için gıda güvenliği açısından mutlaka üretim sürecinin mikroplastikleri minimize etmek ve ortadan kaldırmak üzere yeniden tasarlanması gerekiyor. Bununla ilgili tedbir ve yaptırımların gerçekleştirilmesini öneriyorum. Üreticilerin süreci baştan sona sıkı takibiyle ve karar vericiler tarafından alınacak diğer tedbir ve yaptırımlarla, gıda güvenliğinin en yüksek seviyeye çıkarılması gerekiyor.'

Sütlerin cam şişelerde paketlenmesinin mikroplastik miktarının azaltılmasına katkı sağlayabileceğini dile getiren Aytan, süt şişelerinin kapaklarının alüminyum ya da metal gibi malzemelerle üretilmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Doç. Dr. Burhan Başaran, Sağlık Bakanlığı'nın 2019 yılında Türkiye genelinde yaklaşık olarak 13 bin kişiyle yüz yüze yaptığı bir görüşme ile farklı yaş gruplarındaki kişilerin geriye dönük süt tüketimlerini belirleyip kamuya açık olarak sunduğunu ve araştırmada bu verilerden faydalanarak yaşa göre süt tüketimine bağlı mikroplastik maruziyetini hesapladıklarını söyledi.

Başaran, 'Çalışmamızda litre başına karşılık gelen ortalama mikroplastik miktarını bulduktan sonra farklı yaş gruplarındaki kişilerin geriye dönük 24 saatlik tüketim miktarlarını referans alarak bir hesaplama yaptık ve kişilerin günlük, yıllık ve yaklaşık olarak 70 yıla karşılık gelen yaşam boyu mikroplastik maruziyetini gösteren hesaplamalar gerçekleştirdik.' dedi.

Başaran şöyle devam etti: '15-18 yaş aralığındaki bireylerin süt tüketiminin diğer yaş gruplarındakilere göre daha fazla olmasından dolayı mikroplastik maruziyetleri de diğer gruplardan daha yüksek. Bu kişiler sadece süt tüketerek haftada yaklaşık 3, yılda ise 150 adede kadar mikroplastiğe maruz kalabiliyor. Cinsiyet bazlı değerlendirdiğimizde kadınların erkeklere göre süt tüketim miktarları daha fazla olduğu için kadınların mikroplastik maruziyeti erkeklerden daha fazla. Ancak yaş ilerledikçe süt tüketim miktarında bir azalma yaşanıyor, azalma yaşandığı için yine süt tüketiminden kaynaklı mikroplastik maruziyeti de azalıyor. Tüm yaş gruplarını dikkate alırsak ortalama haftada 2 ila 3 adet mikroplastiği biz sadece süt tüketimiyle birlikte alıyoruz. Bunun yıllık karşılığı 120 ila 150 adet. Yaşam boyu yani 70 yıllık bir döneme baktığımızda ise bu oran 5 ila 9 bin arasında değişebiliyor. '

'TÜKETİCİLER MUTFAK EKİPMANLARINI GÖZDEN GEÇİRMELİ'

Başaran, mikroplastiklerin üretim sürecinden mi yoksa paketlemeden mi daha fazla geldiğini de araştırdıklarını, elde edilen veriler sonucunda işleme sürecinden kaynaklanan mikroplastik miktarının daha yüksek olabileceği çıkarımını yaptıklarını vurguladı.

İzmir'de diyabetli çocuklar için etkinlik İzmir'de diyabetli çocuklar için etkinlik

Tüketicilere cam gibi doğa dostu materyallere yönelmeleri önerisinde bulunan Başaran, 'Mutfaklarımızda kullandığımız plastik esaslı bardak, tabak gibi gereçler de mikroplastik maruziyetinde önemli rol oynuyor. Bu nedenle tüketicilerin olabildiğince kendi beslenmesinde kullandığı plastik ekipman ve malzemeleri de azaltması gerekiyor. Sadece tüketilen gıdanın içerisindekini değil, mutfaktaki ekipmanlarını da gözden geçirmeleri gerekiyor' değerlendirmesini paylaştı. (AA)