Allah'a havale

Biz Türkler çok ilginç bir milletiz. Hiçbir millette olmayan bazı vasıflar bizde vardır. Prof. Dökmen şu örneği verir; 'Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı döveriz, ehh masa ehhh, sen niye ordasın' diye.
Çocuk, masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur ve bunu alışkanlık haline getirir…
Millet olarak da, fertler olarak da çok sıkışınca da işimizi Allah'a havale ederiz..
Bizim bu hasletlerimize uygun bir fıkra da üretilmiştir;
'Bir gün Melekler telaş içinde Allah'ın yanına çıkmışlar ve telaşlı bir şekilde;
-Allah'ım, Allah'ım Amerika ile İngiltere savaşa girdi, yardım edecek miyiz?
Allah; Dert etmeyin onlar işlerini bilirler bırakın kendi hallerine, demiş.
Aradan iki gün geçmiş. Melekler;
-Allah'ım bu sefer de Fransa savaşa katıldı hemen müdahale etmeliyiz.
Allah; Karışmayın, onlar işlerini bilirler, demiş.
Aradan bir iki gün geçince yine melekler apar topar soluğu Allah katında almışlar.
-Allah'ım, Türkler de savaşa katıldı.
Allah; Olamaz hemen bana tüm silahlarımı getirin kuşanmam lazım, onlar her şeyi bana havale ederler…'
Ülke olarak şimdiki durumumuz tam da fıkradaki gibi, işimiz Allah'a kaldı…
Başbakan Erdoğan'ın ameliyatının 'Laparaskopik Cerrahi' yöntemiyle başladığı, fakat daha sonra açık ameliyata geçildiği, kolon kanserinin karaciğere metastaz yaptığı, durumun ciddi olduğu ve Amerika'dan en son teknikle ve nokta atışı yapabilen bir cihazın getirilerek kemoterapi tedavisine geçileceği, yabancı basında ve Türkiye'de ki uzman doktorlar arasında konuşulmaya başlandı…
İki konuda dikkatinizi çekmek isterim:
* Başbakanlık, Tayyip Bey'in geçirdiği operasyonun ardından 25 gün geçmesine rağmen, doktorların raporunu da içeren, resmi bir açıklama yapamadı.
*Operasyonu yapan ekibin başı Profesör. Dr. Dursun Buğra bu güne kadar hiç konuşmadı..
Kuzey Kore diktatörlükle yönetilen bir ülkedir. Ülkenin lideri ölüyor, ne şekli ne de zamanı belli. Yerine geçecek oğlunun yaşı, eğitimi, sıhhat durumu bilinmiyor, resmi bile yok. Kuzey Kore nükleer silahlara sahip bir ülke.
Bu ülkenin başına gelen kişinin, dünyanın sonunu getirecek biri olup olmadığını ne Kuzey Kore ne de bizler biliyoruz !...
Türkiye, Demokratik bir ülke. Sözüm ona rejim açık ve şeffaf. Ülkenin kaderini elinde tutan Başbakan Erdoğan bir ameliyat geçiriyor. Gerçeği Türk Milleti bilmiyor. Eşbaşkanlık, sıfatını Obama ile birlikte taşıyan, Başbakan Erdoğan İstanbul'da ki evinde istirahatta. Salı günkü grup toplantısı yine iptal edildi. Bir Başbakan'ın en önemli işi olan, Bütçe kapanış konuşmasını da Bülent Arınç yapacak !...
Irak'ta iç savaş başladı, başlayacak. Suriye ve İran meseleleri ısınmaya başladı. Ekonomik durumumuz gittikçe bozulmaya başladı, ama Türk Milletini ciddiye alıp Başbakan Erdoğan'ın sağlık durumu hakkında doğru bilgi veren yok. Bu kabul edilemez…
Kimsenin yarın hangi sağlık problemi ile karşılaşacağı belli değildir. Hepimiz, herkes hastalanabilir. Bu ayıp ve gizlenecek bir şey değildir.
Başbakan Erdoğan şunu asla unutmamalıdır, hiçbirimizin hayatı, Türkiye'den önemli değildir.

ERDOĞAN- KOÇ BAŞBAŞA
Sağlık problemi sebebiyle mecbur kalmadıkça kimse ile görüşmeyen Başbakan Erdoğan, Rahmi Koç ile 30 dakika görüştü.
Rahmi Koç; Türkiye'deki ve Avrupa'daki para hareketlerini çok iyi bilen bir işadamıdır. Para ve para transferleri konusunda uzman adamları vardır. Rahmi Bey, para konusunda bir şey söylerse, onu ciddiye almayan kaybeder…
Rahmi Koç, 5 Ocak 2001 tarihinde yani 10 sene evvel bir televizyon programında şunları söylemişti;
'Bu iş(Siyaset) para meselesidir. Tayyip Bey'de çok para olduğunu öğrendik.
1 Milyar Dolar biriktirmiş, nasıl biriktirdiyse. Onun mali bir derdi olacağını zannetmiyorum. Tayyip Bey kendini yenilediğini söylüyor, ben kendisini çok yenilediğine inanmıyorum. Bunlar bir misyon yürütüyorlar…'
Bu sözler Hürriyet Gazetesinde de yayınlandı. Ne hikmetse, Başbakan Erdoğan bu sözleri yüzünden Rahmi Koç'u mahkemeye veremedi. Haysiyet ve Şeref sahibi her insanın böyle bir iftirayı yargıya götürme gereği tercihini seçmedi, suskun kalmaya devam etti. İkili, yıllarca görüşmediler. Erdoğan-Koç ikilisi en son 20 Ocak 2011 de Tüsiad Genel Kurulunda karşılaşmışlar ve Rahmi Bey, Erdoğan'ı beline kadar eğilerek selamlamıştı.
Merak edilen husus;
*Bu konuda ki gerçek nedir? Kim yalan söylemektedir?
*Bu sürpriz ziyaretin arkasında Başbakan Erdoğan'ın sağlık problemi var mıdır?
Değerli okurlar, bu ülke hepimizin. Hepimiz; Etnik kökenimiz, inancımız ne olursa olsun bu cennet vatanda eşit pay sahibiyiz. Bu iddialar mutlaka açıklanması, gerçeğin ortaya çıkması gereken çok ciddi iddialardır. Bunlar açıklanıp gerçek ortaya çıkarılmazsa, itham edilenlerin alnına yapışır kalır…
Bu lekeyle yaşanır mı, bence yaşanmaz, ama herkesin onur anlayışı ve mide kapasitesi farklıdır.
Severim yaratılanı, yaratandan ötürü…