Bugün sizlere, AKP adlı partinin kuruluşundaki başrol oyuncularını, isim bazında tanıtmaya çalışacağım. Yetiştirebilirsem yarın, yetiştiremezsem bir gün sonra da, bu partinin nasıl ve niçin kurdurulduğunu, bu kuruluşun içteki kurucularının ve dıştaki kurdurucularının amaçlarını, AKP’’nin misyonunu anlatacağım.’¶ İleride ise, ’“ Terlik, Peşkir(havlu) taşıyıp, tarikat reislerinin abdest almalarına yardımdan çantacılığa, çantacılıktan mücahitliğe, mücahitlikten müteahhitliğe, Doğan görünümlü Şahin’’den son model ciplere, müteahhitlikten armatörlüğe ve rafineri sahipliğine giden çileli(!) yolu özellikle gençlere aktaracağım. Gelelim yeni, yepyeni, cillop gibi yenilikçilere(!)
Abdullah GÜL: 1950 Kayseri doğumludur. 1965 doğumlu eşi Hayrünnisa Hanım’’la, 1980 yılında evlenmiştir. 1991 yılında TBMM’’ ye Kayseri Milletvekili olarak girmiştir. 1993’’te REFAH PARTİSİ Genel Başkan Yardımcısı oldu. 1996’’da DEVLET BAKANI oldu, Libya Lideri KADDAFİ, Başbakan Erbakan’’ı dünyanın gözü önünde fırçalarken, nefes borusuna Libya Hurması kaçtığından sesini çıkaramadı. D-8 Projesinde Erbakan Hoca’’dan sonra en önemli rolü oynadı. Refah Partisi kapatılınca, FAZİLET PARTİSİ’’NE geçti. 14 Mayıs 2000 tarihinde Fazilet Partisi Kongresi’’nde Genel Başkanlığa aday oldu ve Recai Kutan’’a karşı kaybetti. Fazilet Partisi de kapatılınca, AKP’’ye geçti. Bu tarihe kadar, yani 50 yaşına kadar, AVRUPA BİRLİĞİ’’NİN en uçtaki karşıtı, FAİZSİZ SİSTEMİN ve FAİZİN HARAM olduğu düşüncesinin savunucusu, İSLAM BİRLİĞİ’’NİN en acımasız MÜCAHİT SAVUNUCUSU olarak yaşadı. Bu konulardaki çok veciz konuşmaları medyanın ve bizlerin arşivlerinde mevcuttur.
Sonra diğer AKP Kurucusu arkadaşları ile beraber, MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEKLERİNİ çıkardılar ve 50 seneyi aşkın bir süre yürüdükleri yolun tam aksi yöne yürümeye başladılar. Bu arada üzerlerinden çıkardıkları gömleklerinin yerine giydiklerini alacalı bulacalı gömleğin ne olduğunu anlayamadık. Çünkü üzerinde ABD- AB- Küresel Sermaye- İsrail-İran-Suriye- Obama- Barzani-Hikmetyar-Kibariye-Tarikatlar-Cemaatler-Suudi Krallığı- Van Münit-Davos-Deniz Feneri amblemleri karışmış vaziyette.
16 Kasım 2002’’de BAŞBAKAN oldu. Sonra yerini partinin ve paranın esas sahibi Tayyip Bey’’e bıraktı.
2007 yılından beri de 11. Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor.
İşte size 20 YIL boyunca Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ
Sonra diğer AKP Kurucusu arkadaşları ile beraber, MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEKLERİNİ çıkardılar ve 50 seneyi aşkın bir süre yürüdükleri yolun tam aksi yöne yürümeye başladılar. Bu arada üzerlerinden çıkardıkları gömleklerinin yerine giydiklerini alacalı bulacalı gömleğin ne olduğunu anlayamadık. Çünkü üzerinde ABD- AB- Küresel Sermaye- İsrail-İran-Suriye- Obama- Barzani-Hikmetyar-Kibariye-
16 Kasım 2002’’de BAŞBAKAN oldu. Sonra yerini partinin ve paranın esas sahibi Tayyip Bey’’e bıraktı.
2007 yılından beri de 11. Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor.
İşte size 20 YIL boyunca Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ
YENİLİKÇİLERİN BİRİNCİSİ.
Recep Tayyip ERDOĞAN; 1954 İstanbul doğumludur. 1955 doğumlu eşi Emine Hanım’’la, 1978 yılında evlenmiştir. Camialtı, İETT ve Erokspor’’da 16 YIL futbol oynamıştır. İngilizce bildiği söylenmektedir. 1976 yılında MİLLİ SELAMET PARTİSİ İstanbul İl Başkanı oldu. Bu partinin de kapatılmasından sonra 1985 yılında REFAH PARTİSİ’’NDEN İstanbul İl Başkanı ve MKYK Üyesi oldu. 1986’’da milletvekili adayı oldu, kazanamadı. 1989’’da Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu, yine kazanamadı. 1991’’de tekrar milletvekili adayı oldu, fakat seçim bölgesindeki insanlar Mustafa Baş’’ı tercih edince yine seçilemedi. Bu üst üste seçim kayıpları Recep Bey’’in iç dünyasında fırtınalar yarattı. Nihayet, 27 Mart 1994’’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. 1997’’ de Siirt’’te ki konuşmasından dolayı, Diyarbakır DGM’’de ’“HALKI DİN VE IRK FARKI GÖZETECEK ŞEKİLDE, KİN VE DÜŞMANLIĞA AÇIKÇA TAHRİK ETMEK’” suçundan hapse mahkum oldu. Refah Partisi kapatılınca, Hocası Erbakan’’ı terk edip, AKP’’yi kurdu ve tüm masraflarını üstlendi. O günleri yaşayanların anlattığına göre bu harcamalarını, (henüz çocuklarının düğünleri olmadığı için) 16 yıllık futbol birikimlerinden karşıladığı söylenmektedir.
AKP’’ yi kuruncaya kadar; ’“Laiklik ve Müslümanlık bir arada olmaz, millet isterse laiklik biter’”, ’“ Biz, yeminle söylüyorum, AB’’ye girmeyeceğiz, orası bir Hıristiyan Kulübüdür’” , ’“sen, Ne Mutlu Türküm dersen, o da ne mutlu Kürdüm der’”, ’“Demokrasi benim için araçtır, amaç değil; gideceğim yere kadar binerim, istediğim rejimi kurunca inerim’” , ’“Davam için Papaz elbisesi bile giyerim’” diyen Tayyip Bey, tam tamına 47 YAŞINDAN SONRA kafasına saksı düşmüş gibi aniden DEMOKRAT- Laik Cumhuriyetçi- AB Savucusu- ABD destekçisi oluverdi. Aziz ve necip milletimiz de bu gömlek çıkarmaya inandı ve oylarını esirgemeden bu kadroya verdi. 3 Kasım 2002 seçimlerinde adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmedi. Bu durum yine Tayyip Bey’’in iç dünyasında daha kuvvetli fırtınalar koparttı. O gece, orman arazisinde kaçak yaptığı evinin çevresindeki komşuları, ’“Nedir benim bu Yargı’’dan çektiklerim, İktidara gelirsem, göstereceğim onlara’” naraları ile uyumaya çalıştılar. Tayyip Bey’’in Yargı’’ya gösterdiği bu YÜCE SEVGİ, o günlerin eseridir. Sonra Siirt’’teki seçime erenler-evliyalar karıştı ve Tayyip Bey muradına erdi, BAŞBAKAN oldu.
İşte size 34 yıl boyunca Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ
AKP’’ yi kuruncaya kadar; ’“Laiklik ve Müslümanlık bir arada olmaz, millet isterse laiklik biter’”, ’“ Biz, yeminle söylüyorum, AB’’ye girmeyeceğiz, orası bir Hıristiyan Kulübüdür’” , ’“sen, Ne Mutlu Türküm dersen, o da ne mutlu Kürdüm der’”, ’“Demokrasi benim için araçtır, amaç değil; gideceğim yere kadar binerim, istediğim rejimi kurunca inerim’” , ’“Davam için Papaz elbisesi bile giyerim’” diyen Tayyip Bey, tam tamına 47 YAŞINDAN SONRA kafasına saksı düşmüş gibi aniden DEMOKRAT- Laik Cumhuriyetçi- AB Savucusu- ABD destekçisi oluverdi. Aziz ve necip milletimiz de bu gömlek çıkarmaya inandı ve oylarını esirgemeden bu kadroya verdi. 3 Kasım 2002 seçimlerinde adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmedi. Bu durum yine Tayyip Bey’’in iç dünyasında daha kuvvetli fırtınalar koparttı. O gece, orman arazisinde kaçak yaptığı evinin çevresindeki komşuları, ’“Nedir benim bu Yargı’’dan çektiklerim, İktidara gelirsem, göstereceğim onlara’” naraları ile uyumaya çalıştılar. Tayyip Bey’’in Yargı’’ya gösterdiği bu YÜCE SEVGİ, o günlerin eseridir. Sonra Siirt’’teki seçime erenler-evliyalar karıştı ve Tayyip Bey muradına erdi, BAŞBAKAN oldu.
İşte size 34 yıl boyunca Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ
YENİLİKÇİLERİN İKİNCİSİ
Bülent ARINÇ:
1948 yılında Bursa’’da doğdu. Münevver Hanım’’la evlidir. 1970 yılında Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra aktif siyasetin içine girdi. Manisa REFAH PARTİSİ İl Başkanlığı yaptı.1995 yılında Refah Partisi Manisa Milletvekili ve MKYK üyesi seçildi. Refah Partisi kapatılınca, FAZİLET PARTİSİ’’NE geçti ve Grup Başkanvekilliği yaptı. 2001 yılına kadar, yani 53 yaşına kadar, Avrupa Birliği’’nin, liberal ekonominin, ABD’’nin karşıtı olan Arınç, 53 yaşından sonra hayat görüşünü yeni baştan tanzim etti. Yeni yerine alışıncaya kadar çok ilginç konuşmalar yapılmaya başladı; ’“Şeyini şey ettiğimin şeyi’”, ’“Bana Bülent Ersoy demeyin de ne derseniz deyin’”, ’“Lenin’’i ölü görmek güzel’”, ’“tuu size, o da yetmez yuu size!’”
Cumhuriyet şehidi KUBİLAY’’I katledenlerden birinin, yani Derviş Mehmed’’in , Arınç’’ın dedesi olduğu ısrarla söylenmektedir. Bu psikolojik baskı sonucu Bülent Bey, hemen her olayda ağlamaktadır. Sayın Cindoruk kendisine ’“AĞLAYAN KAŞAR’” diye seslenmektedir. Türk Ordusu ile arası iyi değildir, oturduğu mahallede çocuklar ’“çata-pat’” patlatsalar bile, ’“yetişin bana suikast yapıyorlar’” diye bağırmakta ve resmi kıyafetli mahalle BEKÇİLERİNİ bile yanına sokmamaktadır.
İşte size 35 yıldır Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ,
Cumhuriyet şehidi KUBİLAY’’I katledenlerden birinin, yani Derviş Mehmed’’in , Arınç’’ın dedesi olduğu ısrarla söylenmektedir. Bu psikolojik baskı sonucu Bülent Bey, hemen her olayda ağlamaktadır. Sayın Cindoruk kendisine ’“AĞLAYAN KAŞAR’” diye seslenmektedir. Türk Ordusu ile arası iyi değildir, oturduğu mahallede çocuklar ’“çata-pat’” patlatsalar bile, ’“yetişin bana suikast yapıyorlar’” diye bağırmakta ve resmi kıyafetli mahalle BEKÇİLERİNİ bile yanına sokmamaktadır.
İşte size 35 yıldır Türkiye’’nin kaderinde önemli roller oynamış, YENİ YEPYENİ,
YENİLİKÇİLERİN ÜÇÜNCÜSÜ.
Bu muhteşem üçlünün dördüncüsü Abdüllatif ŞENER idi. Yolsuzluk iddialarını önce partisi içinde ve bizzat Tayyip Bey’’in yüzüne karşı söyledi, sonuç alamayınca, canını kurtarmak için kendini AKP’’den dışarı attı.
Bir diğer önemli grup ’“BELEDİYECİLER Grubu’”dur. İdris Naim Şahin, Veysel Eroğlu, Binali Yıldırım, Hayati Yazıcı gibiler, 1994 yılından beri, Tayyip Bey’’in emrinde çalışan ’“SIRDAŞ’” hesap gibi, sır arkadaşıdırlar.
Eski Milli Görüşçüler de, her seçimde sayıları azalmasına rağmen AKP’’de hala mevcutturlar. Bunlara Tayyip Bey tarafından, kabine yasağı konmuştur. Salih KAPUSUZ bu takıma iyi bir örnektir.
Bir de, DYP-ANAP-MHP-SOL kökenliler var. Kıdemli ve her dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU, 1983’’ten beri çeşitli Bakanlıklarda bulunmuş Cemil ÇİÇEK, Eski Vali, eski Sayıştay Başkanı, Milli Savunma Bakanı Vecdi GÖNÜL, yılların Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU, Necati ÇETİNKAYA- M. DENGİR FIRAT- Hüseyin ÇELİK-Köksal TOPTAN gibi DYP kökenliler, Kürşad TÜZMEN gibi eski Müsteşar ve MHP’’liler, Ertuğrul GÜNAY gibi eski solcular var. HEPSİ YENİ VE YENİLİKÇİ (!)
AKP’’nin başrol oyuncularından sadece BELEDİYECİLER, Başbakan’’ın yakın çevresindedirler. Diğerleri bilmeleri gereken kadarını bilirler ve önemli hiçbir işe karıştırılmazlar. Demokrat Başbakan, tüm Bakanların Müsteşarlarını kendi seçer. Ayrıca her bakanlıkta doğrudan Başbakan’’a bağlı danışmanlar vardır, her olayı anında Başbakan’’a rapor ederler.
İşte yıllardır çeşitli partilerde görev alıp, ülke yönetiminde bulunan ve 2001’’den bu yana AKP’’de toplanan, bu genç YENİ ve YENİLİKÇİLER’…
DEVAM EDECEK’…