İçinde bulunduğumuz çağda yaşamak kişiyi veya kurumu 'çağdaş' yapmaz. Libya'da birbirini boğazlayan, öldürdükleri eski liderlerinin ölüsüne tecavüz eden bir toplum, bu çağda yaşıyor diye çağdaş mı sayılacak?
Veya 21.Yüzyılda 'kerameti kendinden menkul' birinin peşine takılıp, onu tapılacak adam konumuna getiren cemaat ve tarikatlar çağımızda var oldukları için, çağdaş mı olacaklar? Kaynağı belli olmayan ve hesabı verilemeyen servete sahip olup, son model otomobiller kullanınca çağdaş mı olunuyor?
Bilgisayar kullanmakla, televizyon seyretmekle insanlar çağdaş mı oluyor?...
Okullara 'akıllı tahta' ve 'tablet' verip, çocukları 4. Sınıftan sonra Arapçaya ve İmam Hatiplere yönlendirmek, 11 yaşındaki çocukları okullarından alıp,
'açık öğretim' yaptırma bahanesiyle 'çocuk işçiler' sayısını çoğaltmak ta çağdaşlık değildir.
Çağdaşlığın temel boyutu; Bilgi, Bilim, Teknoloji, örgütlü toplum ve dünya ile ortak değerleri paylaşabilecek yetenekte beyin gücünü yetiştirmektir.
Bu değerlerin içinde en önemlilerinden biri 'örgütlü toplum' olmaktır.
Gelişmiş ve çağdaş demokrasilerde, sivil toplum örgütlerine en az siyasi partiler kadar önem verilir ve görüşleri dikkate alınır. Çağdaş partiler, bunlardan gelecek eleştirileri incelerler, karşılıklı görüşürler ve sonunda 'toplum yararına' olan noktada birleşirler. Çağdaş demokrasilerde katılımcılığa ve ortak akla çok önem verilir.
Türkiye'nin önemli sivil toplum kuruluşlarından TÜSİAD, 4+4+4 şeklinde formüle edilen ve eğitim sistemimizi kökten değiştirecek kanun teklifi hakkında görüşünü ve endişelerini belirtti.
Vay, sen misin konuşan ?
Önce Başbakan Erdoğan, hem de iki gün üst üste TÜSİAD'ı hükümetin işine karışmakla suçladı ve fırçaladı…
Daha sonra AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik; TÜSİAD'ın ekonomik bir sivil toplum örgütünden çok, muhalefet partisi gibi davrandığını belirterek, 'madem öyle partilerini kurup öyle çıksınlar karşımıza' dedi…
AKP yetkililerine göre TÜSİAD sadece ekonomik konularda o da hükümeti alkışlamak üzere fikir açıklayabilir. AKP'nin işine gelen konularda, örneğin yeni anayasa hazırlıklarında da fikirlerini söyleyebilir. Fakat AKP'nin aleyhine olacak bir görüşü kimse açıklayamaz. İşte bu bakış, AKP'nin 'çağdaş' olmadığının kanıtıdır. AKP'ye göre her sivil toplum kuruluşu ya MÜSİAD veya TUSKON gibi olmalı ya da TOBB gibi AKP'nin önünü açacak ve AKP'nin istediği yönde kamuoyu oluşturacak açıklamalar yapmalıdırlar…
Bu tam 'faşizan' bir yaklaşımdır. Bu düşünceye sahip bir partinin çağdaş olması mümkün değildir…