Ahlaklı olmak, ahlaksız olmak

Etimolojik olarak Arapça Hulk, Yunanca Ethos sözcüğünden köken alan ve bir bireyin, bir halkın, bir toplumsal sınıfın yaşadığı çağın yaşamına egemen olan inanç ve tasarımlar topluluğu olarak adlandırılan 'ahlak' şu günlerde yeniden tartışılmalı diye düşünüyorum.

Çünkü yaklaşan seçim nedeniyle ortalık ahlaksızlardan geçilmiyor.

Ustalarıma dayanarak ahlaksızlara (bazı ahlaksızların asla anlamayacağını bilerek) diyorum ki:

Evreni, toplumu anlamak için sadece bireyi, onun yaşamını ele almak yeterlidir…

Evrende kendi varoluşunu yaparak özünü oluşturan yalnızca insandır.

İnsan dışında tüm varlıkların özü varoluştan önce gelir.

Örneğin tüm ağaçlar ağaç özüne, tüm geyikler geyik özüne göre var olurlar.

İnsan özü doğası diye bir şey yoktur ve yalnızca insanda varoluş özden önce gelir. İnsan, dünyaya atılmış bir varlıktır ve kendi varoluşunu tamamlayarak özünü oluşturmak durumundadır.

İnsan doğuştan iyi, kötü, dürüst ya da suçlu değildir. Özgürce yaptığı eylemlerle iyi, kötü gibi ahlaki değerleri oluşturur.

İnsanın doğuştan gelen nitelikleri yoktur ve insan bütün niteliklerini kendi yaşamında yaptığı özgür eylemlerle oluşturur.

Çünkü insan her zaman karar vermek, seçmek zorundadır.

Bu karar verme ve seçme sonucu nasıl biri olacağını belirler.

Örneğin kişinin dürüst bir insan ya da hırsız olması, özgürce seçimi sonucu gerçekleşir.

İnsan tüm eylemlerini dolayısıyla da ahlaki eylemlerini özgür iradesiyle belirler.

Ahlaksal eylemin amacı mutluluk, koşulu faydadır.

İnsan doğası gereği acıdan kaçar, hazza yönelir, mutluluğa erişmek ister. Her zaman kendi çıkarını, faydasını düşünür.

İnsanın yalnızca kendi faydasını çıkarını gözeterek mutlu olamayacağını düşünürüm. Zaten bakın çevrenizdeki kendinden başka kimseyi sevmediği için genç yaşında ihtiyarlamışlara… Ne kadar mutsuz ve saldırgandırlar.

Çünkü bireysel mutluluğumuz, toplum içerisinde yaşadığımızdan diğer insanların mutluluğuyla da ilişkilidir.

Bu nedenle bireysel mutluluğumuzu diğer insanların mutluluğu ile uzlaştırmak zorundayız. Bunun yolu da yalnızca kendi faydamızı değil toplumdaki diğer insanların faydasını, çıkarını da gözeterek hareket etmemizdir.

Umarım şu günlerde Erdem kazanır!