Şu sıra kamuoyu daha çok belediye başkan adaylıkları ile ilgili olduğu için, belediye meclisleri biraz gölgede kalmış durumda. Oysa ki, belediyelerin en üst karar organı belediye meclisleridir.
Belediye meclisleri, yasa gereği belediyelerin en üst karar organı olduğu halde, bizde yeterince etkili organlar değildir. Bunun çeşitli nedenleri bulunmaktadır.
Belediye Meclislerinin yeterince etkili olmamasının en önemli nedenlerinin başında siyasal kültürümüz gelmektedir. Başkan daima en üst makam olarak görülür. Bir süredir de ülke genelinde Meclisin etkisiz kalıp, Cumhurbaşkanın neredeyse tek yetkili olması gibi, belediyelerde de bu anlayış yaygındır. Yani Tek adam modeli.
Bu nedenle ne bürokratlar ne de belediye meclis üyeleri, başkanın uygulamalarına karşı çıkmayı göze alamaz çoğunlukla.
İstisnalar olmakla birlikte, belediye meclislerinde genellikle başkanın partisi çoğunluğu elde ettiği için de Başkan ne derse o olur çoğu zaman.
Başkanın meclis üzerindeki etkisinin en önemli nedenlerinden biri de, meclis üye adaylarını adeta tek tek başkan adayının seçmesidir. Başkan tarafından aday yapılan üyeler de seçilince, başkan ile karşı karşıya gelmek istemezler.
Bir süredir belediye meclis üyeleri adayları belirlenirken, özellikle büyükşehirlerde adaylarda aranan özellikler etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden yapılmaktadır. Dolayısıyla yöneticilik ve temsil özelliğinden çok vasıf olarak kimlik öne çıkmaktadır.
Bir de kim kimin adamı meselesi var. Bir şehirdeki parti yöneticileri veya genel merkezdeki karar vericiler de adam kayırmayı alışkanlık haline getirdikleri için, bu türden ağa yanaşma ilişkileri yeniden üretilmektedir.
Bu konu uzun ama birkaç örnekle yazıyı bitirilelim. İki ilçede yaşıyorum örnekleri bunlardan seçeyim. Örneğin Narlıdere Belediye Meclisinde sadece iki kişi İzmir doğumlu olup, bütün meclis üyeleri bir mezhebe mensuptur. Bu tesadüf değil, yerel siyasetin işleyişi ile ilgili bir durumdur. Çeşme'de son üç dönem üç farklı başkan ile geçti. Daha önceki iki başkan döneminde kaçak inşaat ve yolsuzluk iddiaları ile yargılanan bir meclis üyesi, şimdiki başkan döneminde de meclis üyesi olmuştur. İmar yolsuzlukları iddiaları kanıtlanmış ve yaptığı birçok bina için yıkım kararı alınan bu meclis üyesi geçen dönem imar komisyonu başkanlığı da yapmıştır.
Hadi başka çarpıcı bir örneği yine Narlıdere'den verelim. Bir meclis üyesini sordum kimdir diye. Karslı dediler. Kars doğumlu mu dedim. Yok, hayır Karslı diye ısrar ettiler. Evet, adam Narlıdere'ye uğramamış. Kars'ta yaşıyor. Kars'ta avukat. Ama Narlıdere Meclis üyesi. Yahu bu nasıl olur? Adam Kars'tan başvuru yapmış. Orada bu imkan olmamış. Gönlünü alalım demişler ve Narlıdere'den meclis üyesi yapmışlar.
Yalanım varsa ne olayım…