Bir siyaset adamı akçeli işlerle (para-ihale vs), illegal örgütlerle ilgilenir ve onlarla menfaat ilişkisi kurarsa, başının belaya girmemesi mümkün değildir. Dünyadaki büyük çaplı ihalelerde ve parasal ilişkilerde hiçbir şey gizli kalmaz. Gelişmekte olan ülke siyasetçileriyle 'al-ver' ilişkisine giren tröstler-illegal dini örgütler-büyük firmalar bir müddet sonra daha fazla kazanmak, daha fazla güç elde etmek için bu salak siyasetçileri sıkıştırıp, maymuna çevirirler ve her türlü karanlık ilişkiyi açıklamakla tehdit ederler. Köşeye sıkışan siyasetçi ya daha fazla ödün verecektir, ya da bir gazete haberiyle veya görüntülü bir bantladeliğe süpürülüp yok olacaktır.
Yakın tarihimizde ülkesinin Milli Menfaatlerini dahi tehlikeye atmaktan çekinmemiş, adı Mr. Ten Percent (Bay yüzde on)a çıkmış siyasetçiler ve eşleri mevcuttur. Çok yakın bir zamanda, Türkiye'de Türk Milletinin oylarının çeşitli yöntemlerle çarpıtılmasıyla iktidara gelmiş bazı siyasetçilerin çılgınca ihanetlerini okuyacağız.
Sizlere bazı örnekler vermek istiyorum;
*Başbakan Erdoğan ve Sami Ofer çok iyi dost idiler! Erdoğan'ın kamuoyuna yansıyan ilk yalanı Ofer yüzündendi! Sabah 'Ben Ofer'le hiç görüşmedim', akşam 'Ben Ofer'le bir kez görüştüm' demişti. Daha sonra eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener; 'Defalarca görüştüler. Hatta bir keresinde Ankara-Bilkent Otelinde, gazetecilerden kaçmak için personel asansöründen alınıp, Başbakan ile görüşmüştü' demişti.
Ofer ile ilişkiler Kemal Unakıtan aracılığıyla devam etti ama Şener, kurucusu olduğu AKP'den ayrılmak zorunda kaldı ve kendi günahının kurbanı oldu.
Ofer için söylenen şu idi;
'Ofer, girdiği ülkedeki siyasetçileri para gücüyle maymuna çevirir!...'
Bir Kürt-Yahudi'si(Mizrahi) olan Ofer, Tefahot-Mizrahi Bank'ın da sahibi idi. MOSSAD emrinde çalışırdı. Barzani'nin parasının aklanmasında çok büyük bir destek vermişti. Erdoğan ile Ofer'in yaptığı tüm konuşmaların, pazarlıkların MOSSAD tarafından bilinmediği sanmak, aptallığın dik alasıdır.
Ofer'in İran'la gizlice yaptığı uranyum ticareti, zamanın ABD Dışişleri Bakanı Clinton tarafından açıklanınca, 2 Haziran 2011 tarihinde İsrail'deki evinde ölü bulunmuştu.MOSSAD olayla ilgisi olmadığını açıkladı!
Yakında Erdoğan-Ofer-Unakıtan arasında yapılan görüşme bantlarını seyretmeye başlarız!
*Erdoğan- Cemaat ilişkilerinin derinliğini Türk Kamuoyu 2010 Referandumu öncesi, Fethullah Gülen'in 'Mezardakiler bile oy kullansın' ve referandum sonrası Başbakan Erdoğan'ın 'Okyanus ötesine teşekkürlerimi sunarım' söylemleriyle daha net görmeye başlamıştı.
Erdoğan'ın 'Dershaneleri kapatacağım' tehdidine Cemaatin, Mehmet Baransu'nun 2004 MGK Toplantısı kararlarını açıklamasıyla karşılık vermesi, MİT ve Devlette kadrolaşma sebebiyle Erdoğan-Cemaat arasında ipler koptu. Bu konuda önümüzdeki günlerde çok ilginç sözler-işbirlikleri-yolsuzluk haberleri duyacağız. Pazar günkü basında Cemaatin açıklamaları için 'Vatana İhanettir' diyen Erdoğan'a Cemiyet, Baransu kanalıyla bazı sorular sordu;
Bu sorular yiyeni değil, eli değeni kudurtacak, adamı maymuna çevirecek ağırlıkta sorulardı. Erdoğan'ın bu sorulardan kaçması mümkün değildir. Ayrıca Baransu ifadesinde, elinde çok daha ciddi sonuçlar yaratacak belge ve bilgiler olduğunu da rahatlıkla söylüyor;
Cemaatin soruları şöyle;
*Sayın Başbakan, İhaleye girecek muhalifleri MİT'in dinleyip sizlere fişlemesi vatana ihanet değil de, bunların belgelerini yayınlanmak mı ihanet?
*Sayın Başbakan, Alparslan ne yaptı da yanınızdan kovdunuz? Hangi pis işlere girdi ve siz kendisi hakkında neden soruşturma açmadınız?
*İran paralarını, altınlarını kimler yedi? Bir danışmanın cep telefonundaki
1 MİLYAR DOLAR mesajı neyin nesidir? Bu mesajı hangi İranlı attı?
O İranlı ile Zeytinburnu'ndaki kafede hangi pazarlıklar yapıldı? Bu pazarlıkta
AK Partili hangi Bakan-Vekil vardı?
Erdoğan'ın bu çok ciddi iddialara cevap vermesi şarttır. Kafasında Başbakanlıktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamına oturmayı düşünen biri bu soruları yanıtsız bırakırsa bir adım bile atamaz.
Esas yanıtlanması gereken sorular Türk Milletinin kafasında ve gönlünde olanlardır;
-Vatanına-Bayrağına-Dinine bağlı insanları sahte deliller üretip, kendi gazetelerinde-televizyonlarında yargısız infaza tabi tutanlar kimlerdi? Erdoğan-Cemaat bu olayların neresinde idiler?
-İnsanların yatak odalarına kadar girip, en mahrem görüntüleri şantaj amaçlı kullananlar kimlerdi?
-Türk Milletinin dinine musallat olup, kelime-i şehadetten peygamberimizin adını çıkartarak, Vatikan'a yani Papa'ya yaranmak isteyenler kimlerdi?
-Türkiye'nin geleceğini-bütünlüğünü tehlikeye atacak ilişkiler yani
Erdoğan-Öcalan-Barzani arasındakisiyasi ve ticari ilişkiler ne karşılığında ve hangi ülkelerin yararına olarak kuruldu?
Sonuç olarak;
Siz Türk Milleti diyemiyorsanız, Türk Milletine ve kendi Milli Ordunuza güvenmiyorsanız, üstüne üstlük bu coğrafyada en yakın dostlarınız El Kaide-Hizbullah-Hamas-İhvan ı Müslimin- Barzani-Öcalan-Eşbaşkan Obama-İsrail ise sizi tüm ekibinizle birlikte maymuna çevirirler.
Acınacak hale düşersiniz. Tıpkı bugünkü gibi…
Not:
Mustafa Balbay'ın özgürlüğüne, ailesine ve sevdiklerine kavuşması hepimizi mutlu etti. Darısı suçsuz yere zindanlarda çürüyen Kahraman Askerlerimize.
Sayın Kılıçdaroğlu; Eğer gerçekten Ankara Belediyesini kazanmak istiyorsanız,
Balbay'ı aday yapın, Ankara'yı büyük farkla alsın! Benden söylemesi…