Ender ALDANMAZ/EGEDESONSÖZ- Sayıştay Dairesi Başkanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2023 yılı denetim raporunu açıkladı.
Bütçe dengesinin sağlandığının belirtildiği raporda büyükşehir belediyesinin sıkı bir denetimden geçtiği ve 82 ayrı bulguya yer verildiği görüldü.
Raporda şirket yönetimlerinde zafiyetler olduğu ve yönetici vasfına haiz olmayan kişilerin yönetim kurulu üyeliği görevlerine getirilmesinin mevzuata aykırı olduğu bildirildi. Raporda Buca Metrosu ihale sürecinde maddi kayıp yaşandığı ve bu sebeple adli süreç işletilmesi gerektiği aktarıldı. Raporda iki ilçenin nazım imar planlarının olmamasının altı çizilirken Basmane Çukuru konusunda adımlar atılması gerektiği, toplu sözleşmelerde 8 Mart ve 18 Mart izinleri içeren hakların sosyal denge sözleşmesi konusu dışında olduğu ve mevzuata aykırı olduğu bildirildi.
ŞİRKETLERİN SÜREKLİ ZARAR ETMESİ ANLAŞILABİLİR DEĞİLDİR
Büyükşehir Belediyesi'ne mali konuda uyarı yapan Sayıştay raporunda şunlara yer verildi:
'Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin sürekli zarar etmesi sebebiyle her yıl sermaye artırımına gidildiği ve 2017-2023 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri için yapmış olduğu sermaye artırım tutarının 6.315.995.372,66 TL olduğu görülmüştür. Kamu İdaresi cevabında, Belediye faaliyetleri içerisinde yer alan; fuar, büfe, otopark, restoran işletmeciliği gibi kamu hizmetlerinden vatandaşların piyasa şartlarına göre daha ekonomik faydalanabilmesi için belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu şirketlerinin Belediye politikası gereği maliyetlerin altında hizmet verebildiği, oluşan zararın Belediye tarafından sermaye artışı olarak finanse edildiği, ülkede yaşanan ekonomik sorunların Belediyenin özellikle ulaşım, alt yapı ve çevre ile ilgili faaliyet alanında hizmet veren şirketlerinin hizmet sunumuna ilişkin maliyetlerinin katlanarak artmasına neden olduğu ve ilave yük getirdiği, il sınırlarındaki sorumluluk sahasında daha iyi hizmet verebilmesi amacıyla Belediyenin mali yapısını kontrol altında tutarak kamu hizmeti sunmak amacıyla hissedarı olduğu şirketlerini sermaye artırımları ile finanse etmeye devam ettiği, bu uygulamanın sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi özelinde olmayıp, Merkezi Yönetim kapsamındaki Kamu İktisadi Teşebbüslerinde ve tüm belediyelerde de söz konusu olduğu belirtilmiştir.
Şirketlerin sürekli zarar etmelerine ilişkin değerlendirme yapılmaması ve bu durumun ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma yapılmaması anlaşılır bir durum değildir. Kaldı ki şirketlerin sürekli zarar etmesi sonucu sermaye artışlarıyla bu açığın kapatılması riskleri barındırmaktadır. 2020, 2021 ve 2022 yılı Denetim Raporunda yer verilen bu konuyla ilgili olarak uygulamaya 2023 yılında da devam edilmiştir. Kamu otoritesinde yetki kullanan kamu görevlilerince raporun gereğinin yerine getirilmediği ve uygulanmamış olduğu sonucuna varılmıştır. Önceki yıl Sayıştay Denetim Raporlarında da belirtildiği üzere, belediyelerin ekonomi ve ticari alanda rol almasının en kolay yöntemi olarak seçilen iktisadi teşebbüslerin belediyenin sosyal maliyet olarak yüklenmesi zorunlu alanlarda zarar etmesi makul karşılanması gerekirken; Fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi kar edilmesi olağan belediye faaliyetlerinde ise kar elde edilmesi ve elde edilen bu kar sonucu Belediye bütçesine katkıda bulunulması gerekmektedir. Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin zarar etmesi sebebiyle sürekli olarak sermaye artırımına gidilmesi ve 2017-2023 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri için yapmış olduğu sermaye artırım tutarının artan bir şekilde 6.315.995.372,66 TL'ye ulaşması nedeniyle, Belediyenin hizmetlerini sürdürebilmesi için sahip olduğu mali kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmasının zorunlu olduğu ve mali disipline uyulmadığı takdirde Belediyenin sürdürülebilirlik durumu olmayacağı dikkate alınarak bu duruma meydan vermemek amacıyla gerekli önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.'
BUCA METROSU İHALESİ İÇİN ADLİYE YOLU!
İzmir Büyükşehir Belediyesi eli ile yürütülen ve kentteki en büyük yatırım olarak kabul edilen Buca Metrosu ile ilgili ihale sürecine ilişkin olarak belediyenin maddi kaybı olduğu ve bununla ilgili 'adli süreç' başlatılması gerektiği bulgularda yer aldı. İhaleye giren ve en düşük teklifi veren firma yerine ihalenin sondan ikinci firmaya verilmesi ve devamında ihaleyi alamayan firmanın büyükşehir ile davalık olmasına neden olan adli sürecin sonunda firmanın davasından vazgeçtiğinin altı çizildi.
Değerlendirmede 'İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihalesinde tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde Banka'nın geçerli satınalma politika ve kurallarına riayet edilmediği, ihale sürecinde yapılan değerlendirmelerin uluslararası kabul gören saydamlık, eşit muamele, öngörülebilirlik, belirlilik ve güvenilirlik ilkelerine uygun yürütülmediği, dolayısıyla bu süreçte görev alan kamu görevlilerinin görevlerini gereği gibi yürütmedikleri kanaatine varıldığından dolayı ilgililer hakkında gerekli idari ve adli sürecin işletilmesi gerektiği değerlendirilmektedir' denildi.
YÖNETİCİLİK VASFINA HAİZ OLMAYAN PERSONELLER VAR
Dikkat çeken bir diğer bulgu ise şirket yönetim kurulunda yöneticilik sıfatına haiz olmayan kişilerin yönetimde olduğu bulgusuydu. Raporda 'Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin çoğunluğuna sahip olduğu şirketlerin yönetim kurulunda yöneticilik sıfatına haiz olmayan personelin görev aldığı görülmüştür. Belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatına haiz olmayan danışman, mühendis, doktor, uzman ve atama suretiyle gelen İZSU yönetim kurulu üyesi gibi belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatına haiz olmayan personelinin şirketlerin yönetim kurulunda görev alması yukarıda belirtilen düzenlemelere uygun düşmemektedir. Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır. Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel niteliği olmayan kişilerin şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev almaması gerekir' ifadeleri yer aldı.
5 ŞUBE MÜDÜRÜNÜN HERHANGİ BİR GÖREVİ YOK
Bir diğer bulgu ise 'Genel Sekreterlik Biriminden Maaş Alan Şube Müdürlerinin Görevinin Olmaması' oldu. Bulguda, 'Genel sekreterlik biriminde kadrosu olup maaşını bu birimden alan şube müdürlerinden beş kişinin herhangi bir görevinin olmadığı görülmüştür' tespitinin yapıldığı raporda 'Kamu İdaresi cevabında belirtilen maddeler personelin atanmasıyla ilgilidir. İfade edilen husus ise kadrosu şube müdürü olan ve aynı kadrodan maaş alan kişilerin Genel Sekreterlik biriminde göründüğü, bu bağlamda şube müdürü kadrosundan maş alan bu kişilere herhangi bir görev verilmemesine ilişkindir. Genel Sekreterlik şube müdürlüğü kadrosunda olup, herhangi bir görev verilmeyen kişilerin ya kadrosuna uygun görev verilmesi, ya da ihtiyaç bulunmuyor ise bu kişilerin şube müdürlüğü kadrosundan alınarak uygun kadroya atamalarının yapılması gerekir' ifadeleri yer aldı.
İKİ İLÇENİN NAZIM İMAR PLANI YOK!
Raporda iki ilçenin nazım imar planı olmadığının altı çizildi. Yapılan değerlendirmede 'İdarenin yapmak zorunda olduğu nazım imar planının Kiraz, Beydağ ilçe merkezleri ile Dikili Çandarlı, Kemalpaşa Armutlu Yukarıkızılca ve Bağyurdu, Tire Gökçen, Bergama Bergama Bölcek Mahallelerinde ve Çeşme Reisdere Germiyanyalısı mevkiinde olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da belirtildiği üzere, üst kademe planlar, alt kademedeki planlara mekansal nitelikte hedef koyan, yol gösteren, ilke belirleyen, yönlendiren ve standart getiren planlar olması sebebiyle düzenli kentleşme için Belediyenin görevi olan bu planların yapılması gerekmektedir' ifadeleri kullanıldı.
BASMANE ÇUKURU İLE İLGİLİ YARGISAL SÜREÇ TAKİP EDİLMELİ
Raporda yer alan bir diğer detayda Basmane Çukuru'na ilişkindi. Çukurun kente kazandırılması ve halen devam eden yargı sürecinin takibine devam edilmesinin gerektiğinin altının çizildiği açıklamada 'İzmir ilinin şehir merkezinde bulunan 20.866,10 m2 bir taşınmazın 1997 yılından itibaren şantiye alanı olarak kalması hem şehirde yaşayan insanların güvenliği açısından Belediye sorumluluğu doğurmakta hem de kamu kaynağı olan taşınmazın etkili, ekonomik ve verimli kullanılmadığını göstermektedir. Bu sebeple yürürlükte bulunan imar planları doğrultusunda söz konusu taşınmazın Belediye tarafından İzmir iline yeniden kazandırılması gerekmekte olup kamu kaynağı olan taşınmazın kullanımı sağlanmasına yönelik idari ve yargısal sürecin takip edilmesi gerekmektedir' değerlendirilmesi yapıldı.
ZEYTİN AĞAÇLARINDAN EKONOMİK GELİR ELDE EDİN
Geçtiğimiz yıllarda rapora yansıyan 37 bin 574 zeytin ağacından ekonomik fayda sağlanamamasına ilişkin konu yine raporda kendine yer buldu. Açıklamada, '2021 yılı sonu itibariyle İdare tarafından yapılan sayımda 37.574 adet zeytin ağacının kamu idaresinin mülkiyetinde olduğu saptanmış olup, Belediye tarafından sayımı yapılması gereken üzerinde zeytin ağacı bulunan bir çok taşınmazın olduğu görülmüştür. Kamu kaynağı olan 37.574 adet ağaçtan İdare tarafından herhangi bir ürün elde edilemediği ve bu zeytin ağaçlarının bir kısmının ise üçüncü şahıslar tarafından kullanıldığı da tespit edilmiştir. Sonuç olarak 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da belirtildiği üzere, Belediyenin stratejik planlarında yer alan tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi amacına yönelik olarak bu ağaçların tarımsal faaliyete kazandırılması ve söz konusu taşınmazların cins tashihi yapılması gerekenlerin tashihlerinin yapılması gerekmektedir. Böylece bu faaliyetler neticesinde elde edilecek tarımsal ürünler Belediye bütçesine artı bir kaynak yaratacak ve kamu kaynağı olan söz konusu ağaçların etkin kullanımı sağlanacaktır' denildi.
103 BÜFE İHALESİZ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE VERİLDİ
Raporda bulunan bir diğer tespit de belediyeye ait 103 ayrı ekmek satış büfesinin ihalesiz üçüncü kişilere verilmesi konusuydu. Raporda yapılan değerlendirmede, 'Büyükşehir Belediyesinin şirketine verilen 103 adet ekmek satış büfesinin ihale yapılmaksızın üçüncü kişilere verildiği görülmüştür. Belediye şirketine meclis kararıyla işletmesi devredilen büfelerin şirket tarafından üçüncü kişilere işletmesinin devrinin ihale şartnamesi düzenlenerek ihale yoluyla şeffaf, rekabete uygun ve saydamlığı sağlayacak şekilde, sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek biçimde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre verilmesi gerekmektedir' denildi.
KÖMÜRLER ANALİZ EDİLMEDEN DAĞITILDI, ÇEVRE KİRLİLİĞİ MEYDANA GELDİ
Bir diğer tespit ise dağıtımı yapılacak kömürlerden alınan numunenin sonucu beklenmeden dağıtımın yapılmasıydı. 2022-2023 kış sezonunda dağıtılan kömürlerden Belediye ekiplerince alınan numunelere istinaden Kemalpaşa, Gaziemir, Karşıyaka ve Menemen tarafından dağıtılan kömürlerin analiz sonuçları olumsuz çıktı. Belediyeden yapılan savunmada, 'Kaymakamlıklar bünyesinde kömür depolama alanlarının bulunmayışı neticesinde, ilçelere getirilen kömürler hemen ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılarak, kullanımının gerçekleştirildiği, bu durumda sınır değerleri sağlayamayan niteliksiz kömürlerin dağıtımının durdurulması ve kömürün toplatılmasını engelleyerek, kömür sahibine avantaj sağlandığı şeklinde tenkite konu olduğu, denetim, numune ve denetim sonrası gerçekleştirilen yazışma ve idari para cezası işlemlerinin yasal mevzuatlar çerçevesinde devam ettiği, Türkiye genelinde İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı bünyesinde dağıtımı gerçekleşecek olan kömürlerin ihale süreçleri, illere dağıtım tarihleri ve kaç ton ürün geleceğine ilişkin teknik bilgilerin Belediyeye iletilmediği, dağıtılacak kömürün İzmir'e girişi yapıldıktan sonra Kaymakamlıklara ulaştığı anda bilgi sahibi oldukları, ekipler tarafından hızla numune alımlarının yerinde gerçekleştirildiği, bulguya konu olan hususların oluşmaması adına, önümüzdeki kış sezonunda dağıtımı yapılacak olan kömürlerin analiz işlemleri bitene kadar dağıtımının gerçekleştirilmemesi konusunun İzmir Valiliği'ne bağlı İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile görüşülerek gerekli iş ve işlemlerin yapılacağı belirtilmiştir' denildi. Yapılan değerlendirmede '2872 sayılı Kanun'da belirtildiği üzere bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak amacı göz önüne alındığında, dağıtımı yapılacak kömürlerden alınan numunenin analiz sonucu beklenmeden dağıtımın yapılmaması için ilgili birimlerle iletişim kurularak gerekli tedbirlerin alınması konusunda gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir' ifadeleri yer aldı.
İGC BİNASINDAN KİRA ALIN, TRAFİK BASIN KARTI OLANDAN OTOPARK ÜCRETİ ALIN!
Sayıştay raporunda, mülkiyeti İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde bulunan Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ile Karataş Lisesi arasında kalan ve zemini deniz dolgusuyla oluşturularak Büyükşehir Belediyesinin inşa ettiği binanın 17.10.2001 tarihinden itibaren üçüncü şahıslar tarafından herhangi bir kira bedeli ödenmeden kullanıldığı tespitine yer verildi.
Şu anda İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin Karataş Lokali olarak kullanılan alan için Sayıştay raporunda kullanım hakkı bedelinin tazmini yapılması gerektiği uyarısı yapılırken şu ifadelere yer verildi:
'Söz konusu taşınmaz 2023 yılında da ilgili dernek tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Kamu görevlilerinin 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, kamu kaynağının mahalli müşterek nitelikte ihtiyaçlar için kullanımında etkinliğin sağlanması amacıyla ilgili taşınmazın mülkiyet sorunu çözümlenerek üçüncü şahısların ücretsiz kullanımı sonlandırılmalı, taşınmazın uygun kullanımı sağlanmalıdır. Ayrıca geçmiş yıllara ilişkin kullanım bedellerin hesaplanarak tahakkuk ve tahsilatının yapılması gerekmektedir'
Bir diğer bulgu ise trafik basın kartı olan araçların belediyeye ait açık otoparkları ücretsiz kullanması konusuydu. Açıklamada, 'Herhangi bir karar olmaksızın 4736 sayılı Kanun'a aykırı olarak ücret alınmaması ve Büyükşehir Belediyesinin bunu denetlememesi sonucu ilgili yıllarda oluşan Büyükşehir Belediyesinin gelir kayıplarının zamanaşımı süresi dikkate alınarak şirketten talep edilmesi ve ilgililer hakkında gerekli sürecin işletilmesi ile söz konusu kartların iptalinin sağlanması gerekir' denildi.
8 MART İZNİNİN SOSYAL DENGE ÖDEMESİYLE ALAKASI YOK
Rapordaki bir diğer tespit ise toplu sözleşmelerde mevzuata aykırı adımların atıldığı yönündeki görüştü. 27 Nisan 2023 yılında belediye ile sendika arasında yapılan toplu sözleşmede 8 Mart'ta kadın çalışanların izinli sayılması, engelli çalışanlara 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası'nda 1 gün olmak üzere izin kullandırılması, çalışanlardan şehit dul ve yetimleri ile anne, baba ve kardeşlerinin 18 Mart Şehitler Gününde; malul gaziler ile eşlerinin ise 19 Eylül Gaziler Gününde izinli sayılması gibi verilen hakların sosyal denge ödemesiyle ilgisi olmadığı bildirildi. 'Sosyal denge ödenmesine ilişkin sözleşmede toplu sözleşmenin konusu olmayan ve Kanunlar ile diğer mevzuata aykırılık oluşturan hükümlere yer verilmemelidir' denildi.