50'li yılların başıydı…
Genç Cumhuriyet…
Henüz çeyrek asırlıktı…
İktidar'da…
'Yeter, söz milletindir!' sloganıyla yola çıkan…
'Menderes Hükümeti' vardı…
Siyasi erkin bir diğer etkin sloganı ise…
'Her mahallede bir milyoner…' diye tarihe geçmişti…
Türkiye…
Her alanda uçmak istiyordu…
Amerika Birleşik Devletleri, bize baktı ve…
Hiç nazlanmadan…
'Marshall Planı' gereği yardım paketinin ağzını açıverdi…
N'etekim…
Merhum Çetin Altan'ın yazılarından hatırlayacaksınız…
Türkiye'ye…
Önce 'süt tozu'…
Sonra ekmeğin üstüne bile sürülen margarin yağı…
Daha sonra çiftçiler için 'jeep' ve…
Son olarak da polislerin kullandığı 'cop' girmişti…
Ama…
İyi bir şey(!) daha olmuştu…
Dünyanın en zengini (o günlere göre) Hilton Ailesi…
Masallara konu olan (Altın Boynuz) İstanbul Boğazı'na bakan…
Dünyayı kendisine çekecek…
Beş yıldızlı…
Uluslararası kaliteyi taşıyan 'İstanbul'un Gözbebeği' bir oteli…
Hayata geçirmeye karar verdi…
***
Yeşilçam'ın yarım asırlık filmlerini hatırlayın…
O her tarafı boş ama Boğazı gören…
Filmin esas oğlanı ile esas kızın…
Sadece kapısına kadar otomobille geldiği ama otelin içinde…
Hiç görünmediği o devasa Hilton İstanbul'un temeli…
1952'de atıldı…
İnanılmaz bir hızla inşaatı bitirildi, 1955'te hizmete girdi…
'İstanbul Hilton', o günlerde…
Türkiye'nin ve İstanbul'un ilk 'beş yıldızlı' oteli olarak tarihe geçti…
Ancak…
Modern Türkiye…
Sadece İstanbul'dan ibaret değildi…
Yıllardır…
Osmanlı'nın ve Modern Türkiye'nin…
Dünya'ya açılan ticaret kapısı…
Genç Cumhuriyet'in gözbebeği olmaya tüm kentlerden daha hazırdı…
Hepsinden önemlisi…
Dünyanın bir ay konuk olduğu İzmir Enternasyonal Fuarı sayesinde…
Bu kadim kenti dünyada tanımayan yoktu…
***
'İstanbul Hilton'un büyük sükse yapmaya başladığı süreçte…
Şöhreti Ala İzmir…
Sırasını bekliyordu…
Oysa…
Egeli, Aydınlı Başbakan Adnan Menderes…
İzmir'in eksikli kalmasını istemiyordu…
Türkiye'nin 'Prenses Kent'i…
Dünyaya parmak ısırtacak bir oteli çoktan hak ediyordu…
Hemen kollar sıvandı…
Kentin tam kalbinde…
Güneş'in batışını en iyi görecek bir yer bulunmalıydı…
Bulundu da…
Cumhuriyet Meydanı'nda…
Tam Atatürk Heykeli'nin arkasında…
1933'te dönemin İzmir'in panayır yeri olarak hizmet veren köşe…
Her şeyi ile 'tamamen yerli'…
Muazzam bir otele ev sahipliği yapacak ve…
İstanbul Hilton'u kıskandıracaktı…
***
İşte, İzmir'in 'gerçek' yıldızı…
Fikren…
70 yıl önce böyle doğdu…
***
Bu 'İzmir'e hediye'den farksız özel görevin…
Planı, projesi, yapımı, işletmesi…
Maliye Bakanlığı'na bağlı olarak…
1954'te kurulan Emekli Sandığı'na verildi…
Otelin projesi Alman mimar Paul Bonatz'e ısmarlanmıştı bile…
Kağıt üstündeki otel görülmemiş güzellikteydi…
Benzersizdi…
Temelini, 1957 yılında…
Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes birlikte attı…
Adı bile…
Haşmetine çok uygundu:
'Büyük Efes Oteli'…
İzmir'in incisi '70 milyon lira'ya mal olacaktı…
O günler için dehşet büyük paraydı…
Otel olduğu için ince işi çoktu…
Araya '1960 İhtilali' girdi…
İzmir'in göğe yükselen yeni yıldızı Büyük Efes'in inşaatı…
1964 Ağustos'unda tamamlandı…
İstanbul Hilton'dan sonra Türkiye'nin ikinci beş yıldızlı oteliydi…
'Büyük Efes'…
'Hilton İzmir Oteli', 1992'de hizmete girinceye kadar…
Bu kadim kentin tek 'beş yıldızlı otel'i olarak anıldı…
***
İnanır mısınız?
1964'teki…
Görkemli açılışı gerçekleştirmek…
O günlerin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e nasip oldu!
***
İzmir'in Büyük Efes Oteli…
Klasik bir konaklama başkenti gibi kabul edilemez…
Çünkü…
Büyük Efes Oteli…
1964 yılından itibaren…
İzmir'in…
'Modern Sosyal Yaşamı'…
Hokka gibi üstüne oturtmasına neden olan bir simgeydi!
Bi'anda…
O kadim kent…
O dev otel sayesinde…
Yaşam biçiminde esaslı rötuşlar yaptı…
İlk kez 'bir otelin havuzu'na gidiliyordu arkadaş grubuyla…
Ve yine ilk kez…
Havuza girenleri…
Suyun altından görebilmek(!)
'Akvaryum Kafe'de oturanları şaşırtıyordu…
Türkiye'nin en önemli isimleriyle…
Fuayede aynı havayı soluyarak kahve içebiliyordunuz…
Avrupa'daki otellerde bile böyle bi'şi yoktu…
'Büyük Efes Oteli'…
Tek başına İzmir'e çağ atlatıyordu…
***
'Büyük Efes Oteli'nin yarattığı gizemli ruh…
İzmir'i adeta…
'Tanrım beni baştan yarat…' dercesine değiştiriyordu…
***
Türkiye'nin gözde sanatçıları…
Özellikle yaz aylarında…
Daha da önemlisi bir ay açık kaldığı İzmir Fuarı'nda…
Büyük Efes'i…
Kendi sıcak yuvaları gibi değerlendiriyorlardı…
Zeki Müren'den, Gönül Yazar'a…
Ajda Pekkan'dan, Müzeyyen Senar'a…
Sahne yıldızlarının ilk adresi oldu Büyük Efes...
Devlet yöneticileri hep burada ağırlandı…
Yeşilçam'da…
Filmlere mekan oldu…
Havuzbaşı şölenleri dillere destandı…
***
Otelin ilk genel müdürü Fuat Gürün'dü..
Büyük Efes…
O tarihlerde…
İzmir'in ve Ege'nin en büyük binasıydı…
350 odası, 500 yatağı, 22 dairesi vardı…
Yemek salonları…
Balık şeklindeki havuzu…
Ömre bedel bahçesiyle rüya gibiydi…
Lüks ve konforuyla İstanbul Hilton Oteli'ni bile geride bırakmıştı…
Çok özel konuklar için…
Gümüş çatal ve bıçaklarla yemek servisi yapılıyordu…
***
20 yıl önce…
Yenileme çalışmalarının yapılabilmesi için kapatıldı…
2005'te AK Hükûmeti'nin kararıyla özelleştirildi…
Üç yıl sonra yenilenerek tekrar açıldı ve…
Kullanım hakkı 25 yıllığına Swissôtel'e verildi…
Yıllar sonra…
Dev otelin önünden geçenler yepyeni bir isimle karşılaştılar:
'Swissotel Grand Efes İzmir…'
***
An itibarıyla…
Tam 68 yıl olmuş kapılarını açalı…
Şu sıralarda…
Sessiz sedasız '68'inci doğum günü'nü kutluyor Swissotel Büyük Efes…
Darısı 100 yaşına…
***
Derkeeen…
68 yıla sığan birkaç anekdotu dile getirmezsek…
Eksik kalır, anlattıklarımız…
Öyle renkli anılar var ki…
Omzumuzdaki 50 yıllık meslek heybesinde…
***
Mesela…
Otelin denize, Gaziosmanpaşa Caddesi'ne ve havuza bakan odaları vardı... En pahalı tarife havuza bakan odalar için uygulanıyordu…
Bir İngiliz hanımefendi, otelin açıldığından kısa süre sonra oda kiraladı ve 1970 yılındaki greve kadar aralıksız otelde kaldı…
İzmir Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, 'yılın süpürgecisi'ni seçiyordu ve birinci gelen, ailesiyle birlikte hafta sonu Büyük Efes'te geceliyordu… Uygulama, 1973 yılına kadar sürdü.
25 Mart 1969'da; Büyük Efes'in dünyaca ünlü baş aşçısı İlyas Ertürk, yardımcısı tarafından öldürüldü…
Otelin girişinde papağan vardı… Adı, Adem'di… Muzırlık olsun diye Adem'e küfür öğretmişlerdi… Cumhurbaşkanları, bakanlar, diplomatlar, bu küfürlerden hep nasiplerini aldılar… Ancak Adem bir gün kafesinde ölü bulundu… Nasıl öldüğü ise öğrenilemedi…
1970 yılında otel çalışanları, öğle vakti greve çıktılar… Müşterilere servis yapıldı ama yemeğin tam ortasında hizmet kesildi… Yemek artıklarının yer aldığı tabaklar, haftalarca öyle kaldı…
Zeki Müren, otelin değişmez müdavimiydi… Her yıl Fuar zamanı kral dairelerinden birine yerleşir, konserlerinin bitimine kadar burada kalırdı. 1970 yılında İzmir'de CENTO Başkanlar Konseyi toplantısı yapılması kararlaştırıldı… İran, Pakistan gibi ülkelerden Cumhurbaşkanları gelecekti... Otel idaresi, Zeki Müren'den kral dairesini boşaltmasını istedi... Sanat Güneşi, otelden ayrıldı ama çok kırılmıştı... Bir yıl Büyük Efes'le küs kaldı…
Büyük Efes, postanesi, kuyumcusu, ayakkabı dükkanı, giysi satış yerleri, kuru temizleyicisi hatta mücevhercisi olan donanımlı minik bir 'şehir' gibiydi… Konaklamalarda bakanlara, milletvekillerine, bürokratlara öncelik sağlanır ve indirim uygulanırdı…
***
Bitiriyoruz…
İnsanlar gibi…
Koca koca oteller de…
Hem yaşarlar hem de yaşama renk katarlar…
Bunu yaparken de…
Kente tüm sıcaklıklarını ve sosyal güzelliklerini aktarırlar…
Ara sıra ameliyata girerler…
Kendilerini toplarlar…
Ardından…
Her defasında gelinlik kız gibi tazelenir ve…
Bir kez daha hayatımıza girerler…
'Büyük Efes Oteli'ne…
Ya da…
Bugünkü dünyanın ezbere bildiği adıyla…
'Swissotel Grand Efes İzmir'e…
Nice 68 yıllara…
Selam olsun, bu kadim kentin gözbebeğine…
Derken…
İçimdeki soruyu seslendirmezsem rahat edemeyeceğim:
'Yıllar öncesinin Büyük Efes'i, daha görkemli, daha sevimli ve daha cana yakın gibiydi… Kim bilir, belki yanılıyorum ama benim delikanlılığımın Büyük Efes'i, sizi çok seven bir insanın kalbi gibi sıcacıktı…'
Nokta…
Hamiş: Swissotel Büyük Efes'in Genel Müdürü Rıza Elibol, neredeyse yarım asırdır zirvedeki otellerin yöneticisi… İsviçre, Kuveyt, Bahreyn Nijerya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Özbekistan gibi ülkelerde çok sayıda zincir otelde görev yapmış… 12 yıldır 'Swissotel Grand Efes İzmir', O'ndan soruluyor… Bir röportajında şöyle diyor: 'Dışarıdan bakıldığı zaman (Ooo! Ne güzel iş, adam otel müdürü…) deniyor... Çalışma yaşantım boyunca sadece bir kez hava kararmadan eve gittim... Kapıyı açan oğlum, (Baba hasta mısın?) diye sordu…'
Sonsöz: 'Devler gibi eser vermek için, karıncalar gibi çalışmak gerekir… / Necip Fazıl Kısakürek – Şair, romancı, oyun yazarı ve İslamcı ideolog…'