Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Avrupa ve Türkiye'nin en büyük topraksız, tam otomasyonlu, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan tarımsal sanayi kümelenmesi olması hedeflenen Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi'nin temel atma töreni gerçekleştirildi.
İzmir Valiliği, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, Dikili Belediyesi ve Bergama Ticaret Odası işbirliğiyle hayata geçirilecek olan projenin temel atma törenine ise Türkiye Cumhuriyeti son Başbakanı AK Parti Genel Başkanvekili, İzmir Milletvekili, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım ve Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi'nn yanı sıra İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti İzmir Milletvekilleri Necip Nasır, Yaşar Kırkpınar, Mahmut Atilla Kaya, Ceyda Bölünmez Çankırı CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen, Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer, Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu, Menemen Belediyesi Başkanvekili Aydın Pehlivan, İZTO Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, İZDEDA Başkanı Haydar Özkan ve çok sayıda isim katıldı.
YILDIRIM: 3 BİN 500 VATANDAŞA AŞ VE İŞ İMKANI DOĞACAK
İzmir'e iktisat kongresi müjdesi veren ve çalışmaların tam sürat devam etiğini vurgulayan Binali Yıldırım, 'Burası çorak bir araziydi. Bu alanın 3'te 1'i de turizm dinlenme tesisi diye planlanmıştı. Turizm Bakanlığımız sağ olsun bu tahsisi kaldırdı ve 3 milyon metrekarelik bu alan TDİOSB olarak tescillendi. İzmir'i nasıl tanımlarız? İzmir'i tanımlamak için çok şey söylenebilir. İzmir kuruluş ve kurtuluşun şehir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ve kurtuluşunu 100'ncü yılına varmadan, İzmir'in kurtuluşunun 100'üncü yılını kutlayacağız. İzmir'in kurtuluşu sadece İzmir'in kurtuluşunu değil, vatanın kurtuluşunu da ifade ediyor. Bir güzel projeyi de ben buradan duyurmak istiyorum. Bildiğiniz gibi 1922 Eylül - Şubat ayı sonunda birinci İktisat Kongresi toplantı. İstiklalimiz kazanmamızın arkasından Türkiye'nin ekonomik modeli nasıl olacak planlandı. Üzerinden 100 yıl geçti. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanımızın kiyasetinde İzmir Valimiz görevlendirildi ve İzmir İktisat Kongresi'nin toplandığı aynı yerde yeni bir iktisat kongresi toplantısı gerçekleştirilecek. Burada ilginç olan şu, İzmir İktisat Kongresi'nin gerçekleştirildiği bina 1976'da yıkılmıştı. Otopark yapılmak üzere ilçe belediyesi tarafından yıkılmıştı. Dolayısıyla şimdi yapılan şey o alanın ve binanın aynen birinci tarihi tescilli bina olarak aslına uygun olarak yapılması ve yapılan bu binada kongrenin toplanmasıdır. Böylece İzmir İktisat Kongresi'nin toplandığı bina İzmir'e yine kazandırılmış olmakla kalmayacak, İzmir'in ve Türkiye'nin ekonomisi enine boyuna ele alınacak. Bunun için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. İnşaat da başladı. İnşallah vaktinde yetiştirilecek. İzmir sadece ticaret, sanayi, eğitim, turizm ile değil aynı zamanda tarımda da oldukça önemli bir şehrimiz. Tarımda toplamda 4'üncü sırada yer alıyoruz. Bu son yıllarda sanayi 4.0 diye çok duyuyoruz. Yeni bir kavramda tarım 4.0 olarak önümüze çıkıyor. Burada da tarımın katma değerini arttıracak teknolojilerin kullanıldığı işletmeyi anlamamız gerekiyor. Bugün temelini attığımız işletme de bu özellikte bir çalışma. Buranın hayata geçmesi ile tarımsal ihracatımız artacak. İzmir'de 3 bin 500 vatandaşımıza aş ve iş imkanı doğacak. Tabiatı ile tarım teknolojileri, tarımda katma değerin arttırılması yönünde önemli yenilikleri de burada gerçekleştirmiş olacağız' diye konuştu.
KİRİŞÇİ: YÜZÜMÜZDE TEBESSÜM ETTİRİYOR
Tarım ve Orman Bakanı Bakan Vahit Kirişçi, 'kendi kendine yetemeyen ülke' eleştirilerine 'tebessüm ettiriyor' diyerek yanıt verirken, 'Bugün Cuma. Hayırlı bir işe vesile oluyor. Bu hayırlı iş ile ilgili önceki konuşmacıların değişik tespitleri oldu. Her şeyden önce burası bir OSB. Ancak Sera OSB. Burada JES kaynağın kullanılması ve böylelikle enerji gibi önemli girdinin daha uygun şartlarda temini ve üretimde etkin olarak değerlendirilmesi var. Bir araya gelme ve müşterek bir iş yapma kültürünü de burada sergiliyor olması önemlidir. Dünyanın üzerinde hassasiyet ile durduğu üç başlık var. Bunlar; tarım ve gıda, enerji ve su. Ülke olarak su konusunda zengin bir ülke değiliz. Karadeniz Bölgesi'ni çıkaracak olursak geri kalan kısımda su fakiriyiz diyebiliriz. Ülkeler arasında su sıkıntısı olan ülkeler arasındayız. Yeraltı zenginlikleri konusunda akaryakıt ve gübre konusunda da ciddi bir dışa bağımlılığımız söz konusu ancak JES konusunda elimizi rahatlatan bir durum var. Mera kanunda tahsisi kanunun değiştirilmesi hususunda meranın endüstriyel bir sera kurulacak ve yanında JES varsa tahsisi değiştirebilir dedik ve bu konuda yıllar önce attığımız adım var. Yıllar önce 20 yıllık AK Parti hükümeti döneminde tarım mevzuat yönünden aşağı yukarı ihtiyaç duyulabilecek tüm mevzuatlara hakim olduk. Bu ülkede herkes tarımı konuşuyordu ancak ülkenin tarım politikası yok. Atatürk'ün hayali olan 65 yıllık özlem sona erdi ve tarım sigortacılığı ile Türkiye tanıştı. Toprağın korunması ve arazini kullanılması, lisanslı depoculuk ile ilgili birçok kanun son 20 yılda kazandırdığımız mevzuatlardandır. Dün kendi kendine yeten bir ülkeydi bugün kendine yetmiyor gibi hepimizi tebessüm ettirecek sözlerin sarf edildiğini biliyoruz. AK Parti hükümetinde nüfusumuz 85 milyona geldi. Bunu doyuran bu ülkenin üreticisi. Tarımı gelişmiş bir ülke örnek verilir ve onun nüfusu da 17 milyon. Biz aynı zamanda dün 3 bin 500 dolar kişi başı milli geliri olan ülkeyken bugün 10 bin dolar milli gelirimiz var. Dün soframızda olanlarla bugün soframızda olanlar çeşitlilik bakımında çok farklı. 36 milyar dolar ihracatımız vardı, 3,7 milyar dolar da tarımsal ihracatımız vardı. Şu an 30 milyar dolarları görüyoruz. Tarımda net ihracatçı olmamız konusuyla diğer sektörlere de örnek olabilecek bir sektör. 3 milyar dolar sadece İzmir'in ihracatı var. Bu yabana atılacak bir şey değil. Ülkemize gelen 15 milyon turist vardı 2002 yılında. Bu yıl 50 milyon turist ile kapatabileceğimizi söylüyor ilgili birimlerimiz. Artan nüfusun, refah seviyesinin artışından kaynaklı sofra çeşitliliğini ve ülkemizi ziyaret eden turistleri kattığımızda bu ülkenin üreticisi eli öpülesi üreticisidir. Alın ve akıl teri dökmektedir. Cumhuriyetimizin 2023 yılından itibaren 100'üncü yılını kutluyor olacağız ve 100 yıllık Cumhuriyetimizin yeni bir 100 yılı başlayacak. Artık ulusal ve yöresel olmaktan öteye geçmiş ve küresel, global oyuncu olma yolundaki hedefini gösteren Türkiye'nin, 2023 yılı ile başlayan 100 yılı önemli bir 100 yıl olacak. Birçok çalışmamız var bu konuda. Bundan biri de kent tarımıdır. Büyük kentlerimizde kent tarımını yaygınlaştırmak istiyoruz. Kentin ihtiyaçlarını kendi içinde yapmak. Bunu bugün burada görüyor olması bizlerin başka bir mutluluk vesilesi olmuştur. 20 yılda İzmir'e tam 27 milyar TL'lik tarımsal destek sağladık. Yeni dönemde de bunlar artarak devam edecek. Yeni dönemde de yapacağımız değişikliklerin başında tarımdaki keyfiliği, gelişi güzelliği, ben istedim oldu, yerine olması gerekeni, tarım sektörünün bilenleri üreticilerimizin yanında yer alacak ve neyi ne zaman ekmeleri konusunda yardımcı olacaklar. Türkiye kendine yeten bir ülke. Bu yıl buğday, arpa gibi ürünler başta olmak üzere geçen yıla göre rekolte yüksek. Dünya Bankası kredilerinden OSB'lerin yararlanması konusunda bununla ilgili bakanlığımıza iletilmiş talep uygun görülmüş ve 30 milyon dolarlık kredi ile ilgili Dünya Bankası üzerinden de görüşme gerçekleştirilecek' dedi.
KÖŞGER: YERLİ VE MİLLİ KAYNAKLARLA TARIMI BULUŞTURUYORUZ
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ise JES'in önemine dikkat çekerken, 'Bugün burada aslında Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk 100 gün programına giren Tarıma Dayalı OSB'nin en önce hızlı şekilde süreci tamamlayan ve yatırımı gerçekleştirmeye başlayan Dikili Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgesi'nin temelini atmaya geldik. Bundan çok mutluyum. Bu kadar hızlı tamlanması için emek veren herkese çok teşekkür ediyorum. İzmir Türkiye'nin üçüncü büyük metropolü. Kendisi ile kıyaslanacak İstanbul ve Ankara ile ayrışan bir özelliği var. İzmir hem sanayi, ticaret, turizm ve tarım da iddialı. Bütün unsurları ile iddialı olan başka bir şehrimiz yok. İzmir total üretimde Türkiye'de 4'üncü. Bu önemli özelliği itibar ile İzmir göz dolduran bir şehrimiz. Tarımda öncülüğü de yeni bir şey değil. İzmir geçmişinden beri hep Türk tarımında öncü olmuş şehirlerden biri. Tarımı teknoloji ile buluşturmada Türkiye'ye örnek teşkil etmiş bir şehirdir. Şimdi farklı bir şey yapıyoruz ve tarımı jeotermal ile buluşturuyoruz. Dünyanın enerji noktasında sıkıntı yaşadığı süreçte bunu tam zamanında gerçekleştiriyoruz. Yerli ve milli kaynaklarla tarımı buluşturuyoruz. Tarımı mevsimsel kısıtlardan azade getirerek Türkiye'deki tarım potansiyelini Türkiye'ye örnek olacak şekilde yeniden üretiyoruz. Bu tesisin herkese hayırlı olmasını diliyorum' diye konuştu.
YORGANCILAR: YERELDE KALKINMAYA İMZASINI ATMAYA DEVAM EDECEKTİR
Katılımcılar adına konuşan EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, 'OSB'lerin planlı kalkınmanın en önemli itici gücü olduğu farkındalığıyla; günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda daha nitelikli, dijital ve yeşil tarıma dayalı ihtisas OSB'lerin kurulması yönünde, 2018 yılında fikir tohumlarını attığımız çalışmalarımızın meyvelerini alıyor olmaktan büyük mutluluk ve gurur duymaktayız. İzmir'de ilgili Oda, Borsa ve Birlikler olarak bir araya gelerek, yerelde tek yürek olduk. Hükümetimiz sürecin her aşamasında bizleri destekledi ve sonuçta ortak bir başarı öyküsüne geniş katılımlı işbirliği içerisinde hep birlikte imza atıyoruz. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Neden bu projeyi bu kadar önemsiyoruz, neden bu kadar sahiplendik ve neden bu kadar büyük ilgi gördü? Çünkü, pandemi süreci ile tarımı, tarımsal sanayinin insanoğlu için nasıl vazgeçilmez ve stratejik olduğunu ve sonrasında Rusya-Ukrayna savaşı ile gıda arz güvenliğinin önemini denetimledik. Oda ve Borsa Başkanları olarak; kentimizin tarım alanındaki büyük potansiyelini harekete geçirmek, tarıma dayalı sanayi projelerinin ülkemize kazandırmak ve İzmir'in bu konuda rol model olmasını çok önemsiyoruz. 3 büyük tarım havzasına ev sahipliği yapan İzmir, ülke imalat sanayisinin yüzde 7,4'ünü karşılamaktadır. Sanayide ikinci, imalat sanayide İstanbul, Bursa ve Kocaeli'nin ardından 4. sıradadır. Bununla birlikte, kentimiz çok sektörlü bir yapıya sahip olup, yaratılan gayrisafi yurt içi hasılanın üçte biri sanayi tarafından karşılanmaktadır. Net ihracatçı olan İzmir'de tarıma dayalı sanayinin gelişimi, modern teknoloji ile katma değerli yerli üretimi artırırken, ihracata, istihdama olumlu yönde katkı sağlayacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığımızın çok önemli desteği ile İzmir Ticaret Borsamızın önderliğinde yürütülen ve Cumhuriyetimizin 100. yılında faaliyete geçecek İzmir Tarım Teknoloji Merkezi projemizin de hayata geçmesi ile birlikte, kentimiz A'dan Z'ye kurgulanmış bir tarımsal üretim üssü haline gelecektir. Tarım ve sanayi entegrasyonunun en iyi örneklerinden biri olma vizyonu ve katma değeri yüksek üretim odağında modern teknolojik OSB olma misyonu ile yola çıkan OSB'miz, böylesi bir dönüşüm içinde devam projeleri için de umut olmaktadır. Üretimin olmazsa olmazı, su, enerji gibi temel kaynaklara ulaşımın zorlaşması, iklim değişikliği, doğanın dengesinin bozulması gibi sebepler üretimin daha sistemli ve verimli yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Güneş ve rüzgar enerji santrali, jeotermal enerji üretim alanları ile yenilenebilir enerji dostu ve Atık Su Arıtma Tesisi, Katı Atık Tesisi, yeşil alanları ile çevre dostu OSB olma yolunda güçlü bir başlangıç yapıyor. Toplam büyüklüğü 1 milyon 789 bin 473 metrekare olan 50 adet sera parselinin tamamı ile toplam büyüklüğü 331 bin 528 metrekare olan 35 adet sanayi parselinin tamamı tahsis edildi. Bu, İzmir için de önemli bir motivasyondur. Yatırımcıyı heyecanlandıran, üreten, ihracat yapan, istihdam sağlayan yapısı ile Dikili TDİOSB gibi projelere özellikle bu süreçte ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Enerji arz güvenliğinin gündemde olduğu bir süreçte; Dikili TDİOSB'nin açmak istediği jeotermal kuyular için Sayın Valimize, özellikle jeotermal enerji kaynaklarının kullanımı konusunda verdiği destek için teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, şu anda sanayicilerimiz açısından genel bir soruna dönüşen, TDİOSB'lerde ise üretim potansiyeli iç tüketimin 2 katından çok daha fazla olan GES ve RES'ten elde edilen, 'İç Tüketim Fazlası Olan Elektrik Enerjisinin Bölge Katılımcılarına Satılması İzninin Verilmesi' de OSB'miz için son derece kritiktir. Artık, dünyada şehirler yarışıyor ve ülkeler şehirleri ile kalkınıyor. Bu proje de yerelden kalkınmanın en somut, en sürdürülebilir projelerinden biridir. Bayındır'da, Bergama'da, Kınık'ta da devamı gelecek benzer başarı öyküleri ile İzmir, yerelde kalkınmaya imzasını atmaya devam edecektir' diye konuştu.
ÖĞMEN: İZMİR'DE ORTAK PROJE YÜRÜTME KÜLTÜRÜNÜN EN ÖNEMLİ ÖRNEĞİ…
Dikili Tarıma Dayalı ihtisas Sera Organiza Sanayi Bölgesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Osman Öğmen, Dikili Tarıma Dayalı Jeotermal Kaynaklı İhtisas Sera OSB'nin temel atma törenini gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu projenin İzmir'de ortak proje yürütme kültürünün en önemli örneklerinden biri daha olması nedeniyle hepimiz için ayrı bir önemi ve anlamı bulunuyor. Su ürünleri, süs bitkileri, hayvancılık, meyve-sebze, tütün, orman ürünleri ve baharat, zeytin-zeytinyağı, aromatik bitkiler başta olmak üzere birçok üründe ülkemize büyük oranda katkı sağlayan kentimizde, tarıma dayalı sanayinin gelişmesini sağlamak ve bu yönde tetikleyici bir süreç başlatmak amacıyla 4 yıl önce harekete geçtik. İzmir'deki Oda, Borsa ve Birlikler olarak 'Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri' kurma çalışmalarına başladık. Bu kapsamda Dikili, ilk Tarıma Dayalı İhtisas OSB projemiz. Bugün burada Avrupa'nın en büyük sera kümelenmesini, tarımsal üretim ve sanayi entegrasyonunu hayata geçirmek için sizlerin de desteğiyle çalışmalara başlıyoruz. Bu projedeki ana hedeflerimizi önceliklerimize göre belirledik. Bu proje ile modern ve otomasyon sistemine sahip teknolojik seralarda yıllık 80 bin ton kaliteli yaş sebze ve meyve üreterek yurtiçi ve yurtdışı piyasalara sunarak, güçlü bir pazar oluşturmayı ve 3 bin 500 kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, bölgenin enerji ihtiyacının bünyesindeki jeotermal, güneş ve rüzgar gibi temiz enerji tesislerinden karşılanarak, kendi kendine yeten bir tarıma Dayalı İhtisas OSB olmayı amaçlıyoruz. AR-GE hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, üniversite-tarım-sanayi birlikteliği, iyi ve yenilikçi tarım uygulamaları ve Tarım 4.0 hedefleriyle uyumlu üretim ortamı yaratarak ve Yeşil Mutabakata uygun altyapı ve üretim proseslerini oluşturarak, bölgenin ilk yeşil OSB'si olma yolunda ilerliyoruz. Tüm bunları yaparken sadece kendi Tarıma Dayalı İhtisas OSB alanımızdaki seraları ve işletmeleri değil, yakın çevremizdeki tüm sera firmalarını da kucaklayarak bu çalışmaları gerçekleştirmeyi istiyoruz. Dikili Tarıma Dayalı İhtisas OSB projesinde şu ana kadar tüm yatırımlar, katılımcılarından sağladığı kaynaklarla oluşturulan kendi bütçesi ile yapılıyor. Tarım Reformu Genel Müdürlüğümüzün yürütücülüğünde Dünya Bankası'ndan fon temini ile ilgili çalışmalarda devam ediyor. Diğer taraftan proje sahasında yapılacak Güneş ve Rüzgar Enerji Santralleri ile İleri Düzeyde Arıtma Tesisi gibi sürdürülebilir ve yenilenebilir yatırımların finansmanı için Fransız Kalkınma Ajansı ile de görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Hedefimiz; 2025 yılında sera ve sanayi parsellerini yatırımcılarımıza teslim etmek. Dikili Tarıma Dayalı İhtisas OSB projemizin yanı sıra, 2021'de kuruluşları tamamlanan Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas Çiçekçilik Organize Sanayi Bölgesi ve Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Bitkisel Üretim Organize Sanayi Bölgesi ile henüz kuruluş çalışması süren Bergama Tarıma Dayalı İhtisas Süt Organize Sanayi Bölgesi proje çalışmaları da devam ediyor. Umuyorum ki en kısa sürede Kınık ve Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas OSB'lerinin de temel atma törenlerinde yine hep birlikte oluruz' ifadelerini kullandı.
İZMİRLİ TARIM SEKTÖRÜ TEMSİLCİLERİYLE TOPLANTI DÜZENLENDİ
Açılışın ardından Bakan Kirişci, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ile Dikili ilçesindeki bir restoranda düzenlenen İzmir Tarım Sektörü Temsilciler Toplantısı'nda çiftçilerle bir araya geldi.
Gelecek yıl Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıl dönümünün kutlanacağını hatırlatan Kirişci, Tarım ve Orman Bakanlığının da yeni yüzyıla hazırlandığını belirtti.
Vahit Kirişci, 2023 ile başlayacak yeni yüzyılı, 'Türkiye yüzyılı' olarak tanımladıklarını vurgulayarak, 'Türkiye sözü dinlenen, sözünü, sohbetini dinlemek isteyenlerin her geçen gün sayısının arttığı, bölgesel değil, global bir oyuncu olarak görülmeye başlandığı, kabul edildiği bir yeni döneme giriyor olacağız.' dedi.
TAHIL KORİDORUNDAN 25 GEMİ GEÇTİ
Konuşmasında Türkiye'nin tahıl koridoru anlaşmasına yaptığı katkıya değinen Kirişci, şöyle devam etti:
'Guterres gibi 2018 yılından bugüne , dört yıldan beri Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği yapan bir kişinin, 'Benim bu görev sürem içerisinde vesile olduğum ve şahit olduğum en hayırlı iştir.' demesiyle aslında ne anlama gelmiş olduğunu bütün dünya görmüş oldu. Malumunuz iki ülke Rusya ve Ukrayna bu iki ülke hububatın yüzde 28'ini dış ticarete konu olacak şekilde elinde tutan tekel ülkeler. Yani dünyadaki dış ticaretin yüzde 28'ini bu iki ülke oluşturuyor. Hububatla ilgili olanı söylüyorum. Yağlı tohumlarda da çok farklı bir durum yok. Özellikle ayçiçeği konusunda çok çok yüksek. Biz de arz açığı olan bazı ürünlerimizi veya dahilde işleme adı altında almak durumunda olduğumuz bazı hammaddeleri bu ülkelerden alıyoruz, aldık. Şimdi böyle bir tıkanan süreci Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan dolayı tıkanan süreci aşan ülke Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız oldu. Bu aslında millet olarak ne kadar onur duysak az diyebileceğimiz bir husustur.'
Türkiye'nin kararlı tavrının meyvesini aldığını kaydeden Kirişci, 'Dün itibarıyla 25 tane gemi geçti (tahıl koridorundan) buradan. 625 bin ton da hububat çıktı. Bu hızla, miktarı da artacak. Bundan kendi ülkemiz ve başka ülkeler de inşallah nasiplenmeye devam edecek.' diye konuştu.
BAKANLIĞIN ÜRETİCİYE VERDİĞİ DESTEKLER
Hububat, yağlı tohumlar, şeker ve baklagilleri stratejik ürün olarak belirlediklerini ifade eden Kirişci, 'Bunlar bizim için olmazsa olmazlarımız. Kıtlık denildiğinde aklımıza gelen ürünler bunlar. Yani kimse çileğin bir kıtlıkta aklına geldiğini herhalde söyleyemez. Dolayısıyla çilek de bizim, domates de bizim, salatalık da bizim ama biz işe özellikle ve özellikle stratejik olan ürünlerden başlayacağız.' ifadelerini kullandı.
Bakanlığın üreticilere verdiği desteği sadeleştireceklerini belirten Kirişci, şunları söyledi:
'İki temel desteğe indireceğiz. Mazot ve gübre. Ben de çiftçilikle meşgul olan birisiyim, aynı zamanda bir çiftçi çocuğuyum, buradaki birçok kardeşimiz, arkadaşımız ve ağabeylerimiz gibi. Şimdi bizim iki temel girdimiz; mazot ve gübre. Bunların ikisi de maalesef kaynakları bizde olmadığı için dışarıdan ithal ettiğimiz şeyler. Bunlar döviz kurundan etkileniyor, dünyadaki bu kargaşadan etkileniyor veya bunları üreten ülkelerin tavır değişikliklerinden etkilenebiliyor. Biz işte bu temel girdiyi stratejik ürünler için destekleme kapsamına alacağız. Ayni olarak, nakdi olarak değil. Bu destekleri ne zaman kullanacaksa kendilerine vereceğimiz bir kart marifetiyle, bir banka kartı eşdeğeri kart marifetiyle bu karta yüklenen para üzerinden ve bunları satın alabilecekleri gübreyse gübre mazotsa mazot bunları gidip almasına imkan sağlayacağız.'
HAYVANCILIĞA YEM DESTEĞİ
Hayvancılığın da ana giderinin yem olduğuna dikkati çeken Kirişci, 'Hayvancılıkta da hepimiz biliyoruz ister et olsun ister süt olsun. Her ikisinde de maliyetin yüzde 65'ini, 70'ini tek başına yem oluşturuyor. Bu yemi de aynı şekilde üreticilerimize sunacağız ve böylelikle üreticilerimizin bunları almak için zorlandıkları bu finansmanla ilgili güçlüğü aşmış olacağız. Sonra ürününü sattığında bu ürünlerin satışından elde etmiş olduğu gelirle bu destekler karşılığında kendine ait olan buradaki ücretlendirmeyi, fiyatlandırmayı mahsuplaşmış olacağız.' değerlendirmesini yaptı.
FARK ÖDEMESİ
Stratejik ürünler için 'fark ödemesi' uygulamasını da hayata geçireceklerini aktaran Bakan Kirişci, uygun rakamı üreticiyle belirleyeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir ürünün üreticiye maliyetiyle o ürünün kendisini mutlu edecek bir fiyatı var. Hepimiz işte şu anda mesela mısır, ayçiçeği bugünlerin popüler konusu. 'Eğer mısır şu fiyata giderse ben bundan mutlu olurum.' dediğimiz zihnimizde bir rakam var. İşte o rakamı birlikte belirleyeceğiz. Daha sonra o belirlediğimiz rakamın altında şayet piyasada satılacak olursa, ürün ister bunu TMO'ya getirsin isterse piyasaya, sanayiciye satmış olsun, kim alırsa alsın, o ikisi arasındaki farkı biz üreticimize dönüp diyeceğiz ki 'Arkadaş sen üretmeye devam et. Bu da senin fark ödemendir.' diyeceğiz ve böylelikle arz güvenliğini de sağlama konusunda önemli bir adım atmış olacağız.'
Sözleşmeli üretimin de üreticiler için bir başka uygulama olduğunu aktaran Bakan Kirişci, 'Yeni bir sözleşme mevzuatı hazırlıyoruz. inşallah Meclisimiz ekim ayında açıldığında geçer diye ümit ediyoruz. Bunun bize sağlayacak avantajlar olacak. Bir sefer sigortayı zorunlu hale getiriyor. Bir taraftan üreticiyi, bir taraftan da o üreticinin üretmiş olduğu ürünü alacak olan sanayiciyi veya tüccarı garanti altına alıyor.' dedi.
EKİLMEYEN ALANLAR
Nadasa bırakılan, varisler arasındaki anlaşmazlık ya da kırsaldan kente göç kaynaklı ekilmeyen alanlar olduğunu anlatan Kirişci, 'Biz bunların hepimizin bir ortak varlığı olduğu bilincinden hareketle şunu yapacağız. 'Ey üretici, ey bu toprağın sahibi, sen sahibisin ama biz burada mülkiyetle kullanım hakları birbirinden ayırıyoruz.' diyeceğiz. Şayet 1 yıldan fazla o tarlayı o bizim belirlemiş olduğumuz alanı boş bırakıyorsa ondan sonra biz buna bir kira bedeli tahakkuk ettirilecek. O kira bedeli üzerinden burada üretim yapacak olana kiralayacağız. Aldığımız parayı da götürüp, toprak sahibinin hesabına yatıracağız. Böylelikle bir kez daha ifade ediyorum. Boş alan kalmayacak, ekilmemiş alan kalmayacak ve ekilmemiş alanlarla ilgili mülkiyet sahibiyle, mal sahibiyle burayı kiralamak isteyenlerin de aralarındaki bu ilişkiyi de düzenlemiş olacağız.' ifadelerini kullandı.
Çalışmalarda hedef ürünleri başlangıç için stratejik ürün olarak belirlediklerini hatırlatan Bakan Kirişci, diğer ürünleri de yok saymadıklarını, ihmal etmediklerini sözlerine ekledi.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ise Kirişci'nin konuşmasında çok önemli müjdeler verdiğini kaydederek, hayırlı olmasını diledi.
Yıldırım, 'Mazot ve gübre konusunun tarımsal üretimde bambaşka bir ufuk ve pencere açacağını düşünüyorum. Bunun da para olarak değil mazot ve gübre olarak veriliyor olması, tam zamanında istendiği gibi ihtiyacı karşılayan ve siz üreticileri rahatlatan bir iş olacağını görüyorum. Bu kararından dolayı da Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Bakanımıza teşekkür ediyorum.' ifadelerini kullandı.
Kirişci ile Yıldırım daha sonra çiftçilerin talep ve sorunlarını dinledi.
Toplantıya, AK Parti İzmir milletvekilleri Necip Nasır, Mahmut Atilla Kaya, Yaşar Kırkpınar, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, bakanlık bürokratları ve diğer ilgililer katıldı.
Diğer yandan Bakan Kiriçci ve Yıldırım, Hasan Şentürk Camisi'nde cuma namazının ardından avluda AK Parti Dikili İlçe Başkanlığınca düzenlenen organizasyonda vatandaşlara aşure ikram etti.
BADEM HASADINA KATILDILAR
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, İzmir'in Menemen ilçesinde çiftçilerle badem hasat etti.
Ardından Bakan Kirişci, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ile Aliağa ilçesinde Şimşek ailesi tarafından yaptırılan Hacı Tahir Şimşek Camisi'nin açılışını gerçekleştirdi.
Vahit Kirişci, burada yaptığı konuşmada, gün boyunca kentte hayırlı programlar gerçekleştirdiklerini ifade ederek, 'Biz biliyoruz ki '3 kişi için amel defteri açıktır' denilir. Sadaka-i cariyede bulunanlar, hayırlı ilim ve hayırlı evlat... Biz böyle güzel bir eseri milletimizin hizmetine sunan Şimşek ailesine şükranlarımızı sunuyoruz. Rabbim hayırlarını kabul eylesin. İnşallah camimiz sadece vakit namazlarını kılmak için değil cem olmak için de bir mekan olur diyorum.' ifadelerini kullandı.
Binali Yıldırım da Şimşek ailesine şükranlarını ileterek, bu tür faaliyetlerin önemine değindi.
AK Parti İzmir milletvekilleri Necip Nasır, Mahmut Atilla Kaya, Yaşar Kırkpınar, Cemal Bekle ve Ceyda Bölünmez Çankırı, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, MHP İl Başkanı Veysel Şahin, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Başkanı Bilal Saygılı'nın da katıldığı törende konuşmaların ardından İzmir Müftüsü Salih Sezik'in yaptığı dua ile cami için kurdele kesildi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, daha sonra Menemen ilçesine bağlı İğnedere Mahallesi'ne geçerek çiftçilerle badem hasat etti.
Sopayla ağaca vurarak badem düşürmeye çalışanları uyaran Kirişci, bu şekilde ağaçların zarar göreceğini belirtti.
Köylülerle sohbet edip, vatandaşların taleplerini dinleyen Bakan Kirişci, burada çocuklara çeşitli hediyeler verdi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, daha sonra Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan'ı makamında ziyaret etti.