25 Kasım'ın hikayesi

Dünyanın neresinde yaşanmış olursa olsun kadın cinayetleri politiktir.

İktidarların, bu cinayetlerin yaşanması ve de çoğalmasında payları vardır.

Yasaların tam ve etkin uygulanmayışı; kadının kimlik mücadelesinin yok sayılmak istenmesi; kadınlığının, cinselliği ve annelik kavramı üzerinden kıyaslanması; yerinin erkekten sonra geldiğine dair batıl inanç tarih boyunca kadına bakışının yansımasıdır da aynı zamanda.

Erkek egemen iktidarlar, güçlü bir toplumsal yapıdan haz etmez.

Kadınların birlikte mücadele ederek neleri değiştirebilecek güçte olduklarını tarihteki örneklerden çok iyi bilirler.

Yaşananların nedenlerini, sonuçlarını sorgulayan toplumsal yapı hele hele kadınlar hiç istemezler.

Sınıf mücadelesinin farkında bilinçli kitleleri kendi iktidarlarına karşı bir tehlike olarak görürler.

Toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında zerre bilgi sahibi olmadan çalıştığı kurumda hizmet veren (!) kimi yöneticiler de böyle hastalıklı bakış açısına sahiptir.

Çözüm ise kadının toplumdaki yerini hukuksal, siyasal, sosyal, ekonomik yönden güçlendirmektir.

Kadınların cahil bırakılmasına karşı gelerek örgütlü mücadeleyi güçlendirmektir.

Erkekle kadının adillik temelinde yaşamı her canlının sorumluluğunun da bilinciyle birlikte yaratma çabasıdır.

Kimsenin kimseye üstünlüğü söz konusu olamaz.

Erkekler arasında da elbette ki toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen, dürüst, sevgi dolu, saygılı ve güvenilir olanlar da hayli çok.
Lakin gerçek ortadadır.


Evet kadınlar, erkekler tarafından katledilmektedir.

3 KADINDAN FAZLASI

Tıpkı Mirabel kardeşler gibi...
Peki kim mi onlar?
Gelin fotoğraflarına bakarken hissettiğim duygulara siz de 3 kız kardeşin hikayesiyle tanık olun.

Birbirinden güzel 3 ölü kadının fotoğrafı duruyor karşımda. Baktıkça hüzünleniyorum, hikayelerini okudukça sarsılıyorum.

Ruh bedenden, et kemikten ayrılınca ne kalır geriye? Bir fotoğraf karesinden çok daha fazlası mutlaka...

Bahsettiğim kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün kahramanları.

1960 yılının 25 Kasım'ı, diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edilip katledildiler.

Cesetleri ertesi gün Dominik Cumhuriyeti'nde bir uçurum kenarında bulunur fakat kayıtlara trafik kazası olarak geçer.

Peki bu kadınlar, sistem için neden tehlike olarak görülmüş olabilirler?

Tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı toplumsal farkındalık yaratmak amacıyla 1999 yılı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla 25 Kasım uluslararası bir arenaya taşınır. Fakat günün tarihçesi 1960 yılına dayanır.

ÜLKEDE İKİ TEHLİKE VAR

Dominik Cumhuriyeti'nde diktatör bir yönetim anlayışı sergileyen Rafael Trujillo'nun karşısına dikilen 3 kız kardeş ülkelerinin siyasal özgürlük içinde yönetilmesinin mücadelesine girişir.

Tarihe,'Mirabel kardeşler' olarak geçen kız kardeşlerin, gücüne güç katması Rafael Trujillo'yu hayli tedirgin eder.

'Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabel Kardeşler' açıklaması ise kız kardeşlerin açık hedef haline gelmesine yetecektir.

Sembol haline geldikleri diktatörlük karşıtı mücadeleleri canlarına mal olur fakat olay ülkede büyük bir yankı uyandırır. Mücadele, daha geniş alanlara hızlı bir şekilde yayılır.

Ölümlerinin yıl dönümünde ise diktatörlük, anti-Trujilo hareketi tarafından düşürülür.

Onlardan bizlere onurlu yaşamları, cesaretleri, o güzel fotoğrafları ve aşağıdaki sözleri kalır. Üstelik yıllar öncesine ait sözleri, bugünlerin de özeti gibidir.

YOLUMUZ AYDINLANSIN

'Belki bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz' (Maria Teresa Mirabel- 1936)

'Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı. Kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.' (Minerva Argentina Mirabel -1926)

'Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da' (Patria Mercedes Mirabel -1924)

NOT 1: İzmir Büyüksehir Belediyesi'nin İzmir'deki kadın kuruluşlarının desteğiyle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle düzenleyeceği etkinlik bugün saat 12.00'de Konak Meydanı - Saat Kulesi önünde gerçekleşek.

NOT 2 : Hem katledilen kadınları anmak hem de toplumsal farkındalık için etkinliğe geleceklerden mümkünse yanlarında bir turuncu obje ve bir çift yedek ayakkabı getirmeleri isteniyor. Turuncu renkte bir fular, eşarp, şal, şapka, bere kazak, elbise vs olmasını önemseyiniz.