1 Nisancılar’ın hesabı...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının son dönem konuşmaları ve tavırlarından, bir hesaplaşma hedefi olduğu anlaşılıyor. CHP'li diğer büyükşehir belediye başkanları ile devam edip, kendisinin aday gösterilmemesini gurur meselesi yapmış durumda.

Gerçekten de kabullenilmesi zor bir pozisyon. Bu nedenle Tunç Soyer, başta Özgür Özel olmak üzere CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı hakkında da sadece sitemkar ifadeler kullanmıyor, bunu bir siyasi hesaplaşma konusu olarak görüyor.

Basına verdiği demeçlerde, İzmir'de CHP ile Cumhur İttifakı arasındaki farkın azaldığını söylerken, bundan Özgür Özel ve Cemil Tugay'ı sorumlu tutuyor. Farkın kapandığına ilişkin ciddi bir araştırma ve gözlem söz konusu değil. Ama bunu bir CHP'li olarak kamuoyu ile paylaşması ve Saray basınında 'Soyer'in itirafı' olarak manşetlere çıkması, intikam duygusu ile ilgili bir durum olsa gerek. Çünkü öyle olsa bile bir partilinin bunu kamuoyu ile paylaşması, normal bir durum değil.

Bu durum sadece Tunç Soyer için geçerli değil, diğer devrik belediye başkanları da benzer duygu durumuna sahipler. Öncelikle kendilerinin başarılı olduğu halde ve Kılıçdaroğlu'na destek verdikleri için cezalandırıldıklarını ifade edip, yeni adayların niteliksiz olduğunu, eş dost, hemşeri ilişkileri ile atandıklarını dile getiriyorlar.

Geçen gün bu dönem atanmayan bir belediye başkanı ile sohbet fırsatı buldum. Hem Tunç Soyer'in sözlerini hem de kendi düşüncelerini sordum.

Tunç Soyer'in genel başkanlık hedefi olabilir ama şu andaki tavrı, Özgür Özel'e yönelik dedi. Aday belirleme sürecini iyi yönetemediği için, seçim sonrası bir genel başkanlık sorunu çıkacağını düşünüyor hatta ben de öyle düşünüyorum dedi.

İzmir adaylarının belirlenmesinde Özgür Özel ve Veli Ağbaba ikilisinin etkili olduğunu ve İmamoğlu'nun bu konuda bir etkisinin olmadığını düşünüyoruz dedikten sonra, İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanmasını destekliyoruz dedi. O Cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlanmalı ama buna karşılık Özgür Özel'in yerine mutlaka yeni bir Genel Başkan çıkmalı görüşünü net olarak dile getirdi.

Bu Tunç Soyer mi olur, Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa Gökhan Günaydın mı ya da başka bir isim mi belli değil.

Anladığım kadarı ile Kılıçdaroğlu, hem İmamoğlu hem de Özel'e kırgın ve de kızgın. Ama Kılıçdaroğlu destekçilerinin bir bölümü, bu aşamada İmamoğlu'nu ayrı tutmaya gayret ediyorlar. Hem bu olup bitenlerden ona sorumluluk yüklemiyorlar hem de halktaki karşılığını dikkate almak gerektiğini düşünüyorlar.

Bu durumda doğrudan Kılıçdaroğlu olmasa bile, Kurultay'daki taraftarlarının bir kısmı İmamoğlu ile yakınlaşarak, Özel ve Ağbaba'yı hedefe koyma stratejisini benimseme eğiliminde gibiler. Bu strateji ne kadar yaygın bilmiyorum.

Kılıçdaroğlu taraftarlarının blok halinde olduklarını düşünmüyorum. İstanbul eski İl Başkanı ve medya temsilcilerinin tutumları, onların Özgür Özel kadar, İmamoğlu'na da mesafeli oldukları ve hatta kazanmaması yönünde adeta üstü örtülü gayretleri de var gibi.

Bu stratejiyi yabana atmamak gerekir. İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanması ile Türkiye'de bir süredir yerleşmiş olan siyasal dengeler değişecek. Az sayıda olsa da bunu arzu etmeyen CHP'li profesyoneller olduğu gibi, geçen Kurultay'da yanlış ata oynamanın pişmanlığında olanların bir kısmının İmamoğlu ile yakınlaşma hamleleri sürpriz olmayacaktır.