Türkiye, 1980 yılında alınan24 Ocak Kararları ve akabinde gerçekleşen 12 Eylül darbesiyle neo liberal dönemin kapılarını aralamıştı.

1980-2002 yılları arasında Cumhuriyet’in son direnç alanları yok edildikten sonra, islamcı rejimin inşası başladı. Ardından, parlamenter rejimden Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçildi. Böylece, bütünüyle anayasal düzenin ve kurumlarının tasfiye süreci başlatılmış oldu.

İşler Erdoğan’ın arzu ettiği gibi yürürse, 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, laik hukuk devleti, son anayasa değişikliğiyle tamamen ortadan kalkmış olacak.

Böyle bir zamanda, Erdoğan-Özel görüşmesive Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği tepki, kritik gelişmelerin işaret fişeği gibiydi.

Kılıçdaroğlu ve Özel baş başa yemekte görüştü.

DEM Parti, bir bahaneyle alel acele Özgür Özel’i ziyarete geldi.

Özgür Özel, Mansur Yavaş’ı ziyaret etti. Yavaş’ı yere göğe sığdıramadı. Bu ziyaret daha ziyade İmamoğlu’nu yalnızlaştırmayı amaçlıyor gibiydi.

Ve son olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nunT24’te yayımlanan yazısı,“Tek bir yüzükten, saraydaki saltanata…”

“Ben; rahmetli Demirel, rahmetli Erbakan, rahmetli Ecevit gibi demokrasiyi içselleştirmiş bir siyasi rakiple değil, yargısıyla, askeriyesiyle, istihbaratıyla ‘BAAS’ partisi benzeri, devletleşmiş bir yapıyla mücadele ettim…”

Ama şunu bilmenizi isterim;

“Geçmedim muhannet köprüsünden su apardı beni,

Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…”

Kendi ifadesiyle;Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduğunu on maddelik bir yazı ile anlatmaya çalışmış.

Bir süre önce, TÜSİAD’ın düzenlediği “Dijital Türkiye Konferansı” afişinde şöyle yazıyordu; “Oyunun Kuralları değil, Kendisi Değişti.”

Türkiye, 44 yıl sonra, bir kere daha sistemde değişim, dönüşüm sinyalleri veriyor. Dış dinamiklerin gene baskın olacağını düşündüren gelişmelere tanık olacağız.

Şimdi ne olacak?

Erdoğan’ın eli CHP’nin içine uzandı. Bu zorlu dönemi “büyük koalisyon” ile aşmak istiyor olması, kuvvetle muhtemel.

CHP’nin vereceği tepki, CHP’de liderlik mücadelesini de belirleyecek.

Fakat asıl önemli olan, Türkiye’nin uluslararası sistemde alacağı yerdir.

Yeni “Dünya düzeni” kuruluyor. Türkiye bölgesinde ağırlığı olan bir devlet.

Doğu-Batı ekseninde oluşan gerilim hattında kuracağı denge önemli.

Gerçek yürüyor; Türkiye büyük bir sınavın eşiğinde…