Ümit YALDIZ
Yırtıp atın o yönetmeliği!
29 Ekim 2012 Pazartesi

Kurban bayramını milletçe büyük bir huşu içinde kutladık.
Büyüklerin elleri öpüldü, küçüklerin yüzleri güldürüldü.
Danalar kaçtı, acemi kasaplar hastanelik oldu.
Her şey olması gerektiği gibiydi.
*
Sıra milli bayramların en büyüğü olan 29 Ekim’e geldiğinde de bir şey değişmedi.
Tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve de KKTC’deki törenlerde coşku tavan yaptı. 
Milletçe omuz omuzaydık.
İktidarı, muhalefeti, sivil toplumu…
Kadını, erkeği, genci yaşlısı…
70’den 70’e 70 milyonun kalbi aynı ritimde attı.  
Keşke yazıya böyle devam edebilseydim. Ama ‘keşkeleri’ giderek artan bir milletin mensubu olarak 29 Ekim’i yani yönetim iradesini cumhura veren cumhuriyetin 89. yılını krizlerle, adına yakışmayan görüntülerle karşıladık.
Önce yürüyüş krizi sonra çelenk ve de otobüs krizi…
Dahası vali krizi, hükümet krizi… Yönetim krizi…
*
Oysaki cumhurun en büyük bayramı olmalıydı Cumhuriyet. Dahası 88 yıldır öyle olmuştu.  Çünkü Cumhuriyet’in ne anlama geldiğini iyi biliyorduk.
Çünkü Cumhuriyet ‘Cumhur’un yönetime el koyduğu’ günün adıydı bizim için. Milletçe ‘tebaa’ olmaktan kurtulup fikri hür, vicdanı hür, hukuk önünde eşit birer yurttaşa dönüştüğümüz’ günün adıydı. Padişahların, hükümdarların, şeyhlerin, dervişlerin, beylerin, paşaların değil halkın yani cumhurun iktidarının ilan edildiği günün…
*
Bugün İstanbul’un kenar semti Kasımpaşa’da büyüyen Tayyip Erdoğan 10 yıldır başbakanlık koltuğundaysa hakeza Kayserili Abdullah Gül 6 yıldır Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsa bunu sadece ve sadece Cumhuriyet’e borçluydular.  
Halkın kendi kendini yönetme iradesinin diğer adı olan Cumhuriyet’e…
Yine bugün Anadolu’nun yoksul köylerinden/kentlerinden çıkıp okuyup ‘büyük adam olan ve koca koca kentleri idare etmekle yükümlü kılınan Valiler, makamlarını/mevkilerini sadece ve sadece Cumhuriyet’e borçluydular.
*
Örnekleri arttırmak tabi ki mümkün…
Başbakan Erdoğan’ın da sık sık altını çizdiği ‘Millet iradesi’ ancak ve ancak demokratik cumhuriyetlerde vücut bulabilirdi çünkü. Cumhuriyet! Ama demokratik cumhuriyet… Mustafa Kemal Atatürk’ün hayalindeki gibi fikri hür, vicdanı hür insanların iradelerini sandıkta ortaya koyduğu demokratik bir cumhuriyet…  
*
Hal böyleyken…
Milletçe omuz omuza olmamız gereken bir günde bu kriz, bu gerginlik niye?  Neden 88 yıldır milletçe ve büyük bir coşkuyla kutladığımız bu en büyük bayramı bu yıl krizlerin gölgesinde, gerginliklerin ortasında hatta biber gazlarının, jopların pençesinde kutlamak zorunda kaldık? Gerginliğin faturasını Ankara’da yürümek, İzmir’de, Antalya’da çelenk koymak isteyen birkaç STK’ya, partiye ya da kişiye keserek kurtulabilir miyiz?
Hatta birkaç provakötöre…
Bence gerginliğin asıl faturasını ısrar ve inatla, Danıştay’ın iptal kararına rağmen, o yönetmeliği 19 Mayıs’a yetiştiren zihniyete, anlayışa ve de iktidara kesmemiz gerekiyor.
Ah o yönetmelik yok mu o yönetmelik?
Hepsi onun yüzünden miydi?  
Peki, Nasrettin Hoca misali…
Hırsızın hiç mi suçu yoktu?
*
Siyaset algıları yönetme sanatıdır. Ve bugünkü siyasal iktidarın en iyi yaptığı iş toplumsal algıyı yönetmeyi iyi bilmesidir.
Lakin ‘milli gün ve bayramlar’ konusunda o yönetmelik eliyle yaratılan algıyı doğru okuyamadı siyasal iktidar.
Ya da okudu da işine gelmedi.  
Mayıs ayında apar topar çıkarılan tabiri caizse 19 Mayıs’a yetiştirilen malum yönetmelikle ilk olarak 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı okul bahçelerine hapsettik.
30 Ağustos’u ‘teğet’ geçtik.
9 Eylül’de kurtuluşun simgesi bayrak çekme törenini ‘es’ geçtik.
29 Ekim’e gelindiğinde olan olmuş, bardak dolmuştu çoktan.
Bir kıvılcım yetiyordu fitili ateşlemeye…
Ve o kıvılcımı Ankara Valiliği çıkardı.
Ve beklendiği üzere en küçük bir damlada bardak taştı.
Dedik ya siyaset algıları yönetme işidir diye.
AK Parti’ye dair en yaygın kanı ‘Cumhuriyet’e ve Atatürk’e düşman’ olduğu algısıydı.  
Hatta İzmir’in 10 yıllık direncinin temel nedeni de bu algıydı.
Bağrından çıktığı Refah/Fazilet Partisi’nden baki bu algıyı yok etmek için başlarda çok çalıştı Başbakan Erdoğan ve kurmayları.
Milli Görüş gömleğini çıkardık dediler üstüne basa basa…
Lakin iş ‘ustalık dönemine’ geldiğinde işler değişti sanki.
En azından pratikte yaşananlar toplumsal algıya böyle yansıdı.
Rövanşist tutumdan kaynaklı uygulamalar, eğitim sistemindeki radikal değişiklikler ve ‘milli gün ve bayramlara’ ilişkin o tartışmalı yönetmelik toplumsal algıyı şekillendiren etmenlerin başında geliyordu. Özellikle de siyasal iktidarın kapı gibi arkasında durduğu milli gün ve bayramları zehir eden o yönetmelik. Amaç halkın katılımını sağlamak, bayramları halka açmaktı. Halka ne kadar açıldığını ya da halka ne kadar kapatıldığını bugün Ankara'da gördük. 
*
Dikkat edin kutsal kitaptaki ayetten, Anayasa’daki bir maddeden ya da yasadaki bir hükümden değil altı üstü kıytırık bir yönetmelikten bahsediyoruz.
Sabahtan akşama değiştirilebilecek birkaç sayfalık düzenlemeden...
Peki, siyasal iktidar toplumun geniş kesimlerinde infial yaratan bu yönetmelikten neden taviz vermiyor? Neden son yıllarda defalarca kamplara bölünmüş Türk milletini yeni kamplara ayıran, unutulmuş tartışmaları canlandıran o yönetmeliği yırtıp atmıyor?
Ya da cumhurun tepkilerini dikkate alarak yeniden yazmıyor?
Yahut kurşunu kendi ayağına sıktığı neden/nasıl göremiyor?

Oysaki bugün yapılması gereken budur. Devletin valilerini cumhuriyete, Atatürk’e düşman haline getiren, cumhuriyeti kutlamaya gidenleri tazikli suya biber gazına boğan o yönetmelik derhal yırtıp atılmalıdır. Millet iradesinden, cumhurun iradesinden söz ediyorsak eğer, Cumhur’un Cumhuriyet’i kutlamasının önündeki engeller derhal kaldırılmalı.
Bırakınız yürüsünler! (Yürümekle yollar aşınmaz diyenlerin demokratik olgunluğu yok mu sizde?)
Bırakınız isteyen çelenk koysun, isteyen bayrak assın, slogan atsın. Ne çıkar?
Engelleyerek, yasaklayarak tepkileri daha da büyüttüğünüzü göremeyecek kadar mı körleşti gözleriniz?
Unuttuğumuz tartışmaları güncelleyen bizleri yeni yeni kamplara bölen o yönetmelik bugünden tezi yok, yırtıp atılmalıdır. Ya da en azından güncellenmelidir.
Bugüne dair tek temennim budur.
Neyse ki Cumhuriyet en büyük fazilettir, kazanımdır. En azından bizden aldığı yetkiye dayanarak bizi yönetenler, Padişahlar gibi ‘mezara kadar’ değil sandığın konulacağı ‘pazara kadar’ iş başında kalacaktır.   En büyük kazanım da budur.
Kimilerinin hala ‘tebaa sandığı’ uysal bir koyun muamelesi yaptığı bu millet, 89 yıllık Cumhuriyet tarihinde tarihe geçecek dersler vermiştir aslında.
Dün vezir ettiklerini yarın rezil etmesini dahası verdiği koltuğu geri almasını bilmiştir.
Ve siyaset mezarlığı kendini vazgeçilmez sananlarla doludur.
Not: Kurban Bayramı’nın son günü Şırnak’ta devletin bekasına, ulusumuzun bölünmez bütünlüğüme kast eden hainler bir polisimizi daha şehit etti. Aslında bugün milletçe üzerinde durmamız gereken konu bu olması gerekirken biz nelerle uğraştık görüyorsunuz.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
utku karademir 30 Ekim 2012 Salı 13:50

atatürk cumhuriyeti kurarken padişahtanmı izin aldı halkın bayramıdır cumhuriyet akpden da başbakandan da cumhurbaşkanından da daha üstündür kimseden de kutlama izni almayız

Yorumu oyla      12      5  
C.H.P. MARJİNAL PARTİ ve OLUŞUMLARIN İŞBİRLİKÇİSİ FREKANSINA GİRDİ 30 Ekim 2012 Salı 11:16

BÜYÜK ve

Yorumu oyla      11      8  
yönetmelik 29 Ekim 2012 Pazartesi 22:46

Değiştirdiğiniz bayram yönetmeliğini kendiniz çiğnediniz. Nasıl Kaldırdıysanız Anıtkabire çıkma engelini bilmiyoruz. Tükürdüğünü yalamak buna denir.

Yorumu oyla      13      5  
Chp 29 Ekim 2012 Pazartesi 22:14

Chpnin elindeki son istismar da alınmak üzere bütün hırçınlık burdan

Yorumu oyla      11      7  
yasaklar 29 Ekim 2012 Pazartesi 18:56

Yasaklar Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı algısını toplumda uyandırmış.. Bayraklarını alıp sokaklara dökülerek halk tepkisini koymuştur. Ne oldu yasakladında..ne geçti elinize...

Yorumu oyla      21      7  
C.H.P. nin BÜTÜN DERDİ YASAKLAR VARMIŞ GİBİ ALGI YARATMAK 29 Ekim 2012 Pazartesi 14:51

HİÇ BİR ENGEL TANIMAZ BİR TUTUM SERGİLİYORLAR. Tamam bu mantıkla her alanda haklı,haksız TOPLUM DÜZENİNE KARŞI ÇIKTINIZ. Bunun neresi dogru.Toplum piskolojisi ni zorlamanın,şuursuz bir yöne dogru yönlendirmenin kime ne faydası olur. C.H.P nin YANLIŞ ALGILAMALARA YOL AÇACAK HER TÜRLÜ EYLEM ve SÖYLEMDEN BİR AN ÖNCE VAZGEÇİP. ÜLKEDEKİ BİRLİK ve BERABERLİGİN SAGLANMASI İÇİN CABA SARFETMESİ GEREKİR.Türkiyenin güçlü bir sos yal demokrat ANA MUHALEFET PARTİSİNE İHTİYAÇ İHTİYACI VAR.C.H.P. Nerde.......

Yorumu oyla      14      12  
Metin Turkeli 29 Ekim 2012 Pazartesi 13:20

CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN ! Bayramı milleti bölüp, kardeşleri düşman etmek için istismar vesilesi yapanlara lanet olsun !

Yorumu oyla      15      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
50 yıl önce nasıl katil oldu?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva