Ümit YALDIZ
Yetmez ama evet!
26 Kasım 2015 Perşembe

Açık söyleyeyim. Kabineyi beğenmedim.
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti İzmir’in sadece Binali Yıldırım tarafından temsil edilmesini de yeterli bulmuyorum. Koca kabinede koca Ege’den sadece üç ismin olması da büyük eksiklik.
Kaldı ki Ayfon’u Ege’den sayarsak üç… 26 koltuktan 3…
Başbakan Davutoğlu ‘bölgesel denge’ sözünü de daha ilk dakikadan yemiş oldu.

İzmir özeline dönersek; Binali Yıldırım’ın 11 yıl aralıksız yürüttüğü bir göreve tekrar atanmasının kendisi, yakın çevresi, ekibi hatta hışma uğrayan bürokrat dostları için bir anlamı olabilir.
Lakin bu atama beni hiç heyecanlandırmadı.
Yatırımlardan sorumlu başbakan yardımcılığı ya da ona benzer bir koltuk ‘terfi’ sayılabilirdi belki.
Kimileri ‘bayrak düştüğü yerden kalkar’ edebiyatına sarılsa da Yıldırım’ın durumu için söylenecek en fazla söz “yetmez ama evet” olabilir.
Yıldırım’ın aktif siyasete dönüşünde (1 Kasım listelerinde) izlediği yoldan esinlenerek şu kadarını söyleyebilirim. Lütfü Elvan döneminde görevden alınanların tamamı en kısa sürede koltuklarına döneceklerdir. Yani bakanlıkta taş taş üzerinde kalmayacaktır. İzmir’de de başta TCDD Bölge Müdürlüğü’nden alınıp, garip soruşturmalarla neredeyse düz memur yapılan 3. Bölge Müdürü Selim Koçbay’a gün doğmuştur mesela. Yıldırım’ın dönüşü onun ve onunla aynı kaderi yaşayanlar için ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner’ sözünün ete kemiğe bürünmüş halini akla getirecektir bir kez daha… Elvan’ın ‘Başbakan Yardımcısı’ yapılmasının da bu süreci sekteye uğratacağını sanmıyorum.

Kabineyi neden beğenmediğime gelince; tabi ki Ege’nin, İzmir’in temsilindeki zafiyet en büyük gerekçem… Bir diğer gerekçem Başbakan Davutoğlu üzerindeki Saray vesayetini güçlendirmesi… Mesele Binali Yıldırım meselesi değil.
Kaldı ki Binali Yıldırım bugüne dek imza attığı, hayata geçirdiği işlerle bu iktidarın zaten el üzerinde tutması gereken bir isim. Yani onun bu tartışmaya girmesini de sokulmasını da abesle iştigal buluyorum. Çünkü AK Parti’nin ya da AK Partililerin 14 yıllık iktidarlarında övündüğü ne varsa yüzde 90’ının altında imzası olan isim Binali Yıldırım…
Çünkü Yıldırım çok iyi bir ulaştırma bakanıydı.

Peki, çok iyi bir ulaştırma bakanı olan Yıldırım, iyi bir siyasetçi olabildi mi?
İyi olup olmadığını ya da ne kadar iyi olduğunu tartışmak belki bize düşmez ama Yıldırım’ın çok sadık bir siyasetçi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ekipsel sadakat konusunda da eline çok az kişinin su dökebileceğini ortaya koydu son iki yılda.
Beraber yürüdüğü çok sayıda insan Erdoğan’ı terk ederken Yıldırım 40 yıldan uzun süredir tanıdığı, her fırsatta ‘ustam’ dediği Erdoğan’a sadakatten bir milim olsun sapmadı.
Kariyerinin en zirvesinde olduğu, hakkında geleceğin başbakanı şeklinde yorumlarının yapılmaya başlandığı bir dönemde, Reis’in bekası için, kaybedeceği bir yarışa (2014 İzmir Büyükşehir Adaylığı) girmekten imtina etmedi mesela.
Siyaseten ‘Reis nerede dur diyorsa’ orada durdu.
Yani tüm bu özellikleri nedeniyle kabinede Erdoğan’ın tek bir temsilcisi olsa bu muhtemelen Yıldırım olurdu.
*
Dedim ya mesele Yıldırım meselesi değil…
Kabinenin 4’te 3’ü doğrudan Saray referanslı…
Yani Erdoğan siyasette boşluk bırakmıyor.
Ve Davutoğlu, kritik bazı koltukları korumakla birlikte, vesayetten kurtulamıyor.

Bana göre mecliste olması da yanlış ama damak Berat Albayrak’ın kabinede olması talihsizlik. Ve Türkiye’nin 96 yıl sonra karşılaştığı bir tablo… 
Ferit’ten sonra Berat…
Klasik bir Ortadoğu ülkesi manzarası!
Damatlar, oğullar, kardeşler…
Türkiye Cumhuriyeti’nde enerji bakanlığı yapacak kimse kalmamış gibi.

Tüm bunlar Davutoğlu’nun çaresizliğini ortaya koyuyor. Ali Babacan gibi dünyaya güven veren bir ekonomi uzmanının liste dışı bırakılması da öyle…
Tamam… Saray ile Babacan arasında ekonomi yönetimi konusunda bazı görüş ayrılıkları olduğunu biliyoruz. Babacan’ın ‘5. Parti’ söylentilerinin merkezinde yer alması da doğru değil. Hatta Babacan’ın Gül’e daha yakın olduğunu da cümle alem biliyor. Ama yine de bu onun ekonomi alanında iç ve dış piyasalara güven veren bir isim olduğu gerçeğini değiştirmez. Böylesine bir ismi dışarıda bırakmanın riskleri de vardır tabi ki. Şu andan itibaren Saray mağduru sıfatını resmen taşıyan Babacan, bu hükümetin sekteye uğradığı/uğrayacağı süreçte kademeli olarak içte ve dışta büyümeye, alternatif olma iddiasını büyütmeye devam edecektir. Kimileri için 5. Parti ihtimali ortadan kalkmış gibi gözükebilir. Ama burası Türkiye…
Yarının ne getireceğinin kestirilmesi en zor ülkelerden biri.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
İbrahim Yüncü 29 Kasım 2015 Pazar 10:18

Aile şirketi haline dönüşüm, düşündürücü ! Düşündürücü dediysem, ürkütücü de...

Yorumu oyla      16      6  
İZMİR'Lİ 27 Kasım 2015 Cuma 09:31

Bütün yormlara eyvallah ammma ben İzmir vekili(!)olan Sayın Yıldırım'ın İzmir'e ne derece yatırım yapacağını çoookk merak ediyorum.İşte yetki,işte makma,işte bütçe.Hadi göreleim!!!

Yorumu oyla      17      6  
Bucalı 27 Kasım 2015 Cuma 08:17

Siz piyasalara güven veren kişi olarak Ali Babacan' ın kabinede olmasını istiyor olabilirsiniz ama gerek yüksek faizin indirilmemesi, gerekse ekonominin aşırı şekilde yavaşlatılması (bazı alanlarda taksit yasakları kaldırıldı veya uzatıldı mesela) nedeniyle AKP' li seçmen gözünde ekonominin kriz ortamına girmesinin sorumlusu olarak görülmektedir. Ziraat Bankasının katılım bankası kurması için görüşecek banka kalmamış gibi sonradan BDDK' nın el koyduğu banka ile görüşüp bu bankaya (oluşuma) milyar dolar kaynak aktarmak istemesi de cabası.

Yorumu oyla      15      8  
Lombak 26 Kasım 2015 Perşembe 23:34

İki günlük geçmişe tarih mi diyoruz? Tarihin tekerrürü için bu ülkede çok örnek var. Bence de tarih tekerrürden ibaret.

Yorumu oyla      12      6  
muhalif 26 Kasım 2015 Perşembe 20:27

ne bekliyordunuz ki?

Yorumu oyla      12      7  
TC misafir 26 Kasım 2015 Perşembe 15:16

Bu gidişle damat feritlerden sonra bir ayastefanos antlaşması daha göreceğiz gibime geliyor, malum tarih tekerrürden ibarettir.

Yorumu oyla      16      9  
Lombak 26 Kasım 2015 Perşembe 13:45

Bence kabine oluşumu sürecinde AKP'ye oy veren seçmenin yediği en büyük kazık Efkan Ala'dır. Seçmenin oyunu istikrar, terörle mücadele ve milli birlik ve bütünlük süreci için alıp sonra kontrolü "barış cephanelikleri"nin sorumlusu Ala'ya vermesi konuşulmayan büyük kazık bence. Üstüne tuz biber ekmek gibi olmasın ama Kamu Düzeni Müsteşarı da Murat Özçelik olarak açıklansaydı bari tencere kapak olurdu.

Yorumu oyla      21      14  
26 Kasım 2015 Perşembe 13:03

Valla saptamanız doğru osmanlıdaki damat olayları

Yorumu oyla      18      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva